22 Mart 2017 Çarşamba

DUÂ ORDUSU, GAZÂ ORDUSUNUN RÛHUDUR




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى مَا يُنْجِيكُمْ مِنْ عَدُوِّكُمْ وَيَدُرُّ لَكُمْ أَرْزَاقَكُمْ‏؟‏ تَدْعُونَ اللهَ فِي لَيْلِكُمْ وَنَهَارِكُمْ فَإِنَّ الدُّعَاءَ سِلَاحُ الْمُؤْمِنِ. (ع)
رسول الله أفندمز محمد مصطفى ( صلى الله عليه وسلم ) بيوردولر ."    دقت أديك ! دوشماننزدان قورتاراجق ، رزقنزى بوللاشتراجق شيئ سزه خبر وره يممى ؟ كجه و كوندوز دائما اللهه دعا أدينز جونكى دعا مؤمنيك سلاحى در .
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Dikkat edin! Düşmanınızdan kurtaracak, rızkınızı bollaştıracak şeyi size haber vereyim mi? Gece ve gündüz dâimâ Allâh’a duâ ediniz. Çünkü duâ müminin silahıdır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ebû Ya’la)
Hicrî:   23  Cemâziyelâhir   1438  Fazilet Takvimi 

DUÂ ORDUSU, GAZÂ ORDUSUNUN RÛHUDUR


İmâm-ı Rabbânî Hazretleri (k.s.) buyurdular:


إِنَّ الدُّعَاءَ يَرُدُّ الْقَضَاءَ كَمَا قَالَ الْمُخْبِرُ الصَّادِقُ عَلَيْهِ وَعَلَى آلِهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ "لاَ يَرُدُّ الْقَضَاءَ اِلاَّ الدُّعَاءُ" وَالسَّيْفُ وَالْجِهَادُ لَيْسَ فِيهِمَا قُدْرَةُ رَدِّ الْقَضَاءِ فَعَسْكَرُ الدُّعَاءِ مَعَ وُجُودِ الضَّعْفِ وَاْلاِنْكِسَارِ كَانَ أَقْوَى مِنْ عَسْكَرِ الْغَزَاءِ وَأَيْضًا إِنَّ عَسْكَرَ الدُّعَاءِ كَالرُّوحِ لِعَسْكَرِ الْغُزَاءِ وَهُوَ لَهُ بِمَثَابَةِ الْقَالَبِ فَلاَ بُدَّ لِعَسْكَرِ الْغَزَاءِ مِنْ عَسْكَرِ الدُّعَاءِ فَاِنَّ الْقَالَبَ الْخَالِىَ عَنِ الرُّوحِ لَيْسَ بِقَابِلٍ

Muhakkak ki duâ belâları def eder. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Belâyı ancak duâ def eder.” buyurmuşlardır.
Yalnız kılıçla cihadda, belayı def edecek kudret yoktur. Onun için kendilerinde her ne kadar zayıflık ve inkisar olsa da duâ askeri, gaza askerinden daha kuvvetlidir.
Yine duâ askeri, gaza askerinin ruhu gibidir. Gazâ askeri de bu ruhun bedeni gibidir. Bundan dolayı gazâ askeri için elbette bir de duâ askeri lazımdır. Zira ruhsuz bir bedenin canlanıp zafer elde etmesi mümkün değildir... (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 3/ m. 47)

ZİKRE DÂİR BAZI MESELELER

Harâm işlenen bir yerde, tesbîh (sübhânellâh), tekbîr (Allâhü Ekber) ve Peygamberimize salevât-ı şerîfe okunmaz.
Tüccâr kimsenin malını müşterisine gösterirken satabilmek için meselâ: Şerbetçi'nin, şerbet doldururken ‘Allâhü Ekber' demesi yahut “Allâhümme salli alâ Muhammed” demesi uygun değildir. Zira bununla kasdı sırf para kazanmak ve müşteri celbetmektir.
Bir âlim, cemâate vaaz ederken yahut gâzi, düşman karşısında iken silah arkadaşlarına tesbîh ve tekbîr getirmelerini söylemesinde mahzur yoktur. Zira bunda sırf hürmet ve tazim vardır.
Çarşıda ve pazarda -insanlar dünyâ işleri ile meşgul iken- kişinin sevap kazanmak niyetiyle tesbîh ve tehlîl okuması; (meselâ: Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ-şerî-ke-leh lehü’l-mülkü velehü’l-hamdü yuhyî ve yümît vehüve Hayyün lâ-yemût bi-yedihi’l-hayr vehüve alâ-külli şey’in kadîr' demesi) güzeldir.
(Minhatü’s-sülûk fî-şerhi Tuhfetü'l-mülûk, Aynî)
Hicrî:   23  Cemâziyelâhir   1438  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder