Hisar Turizm
Hac Nedir ?
Hac İslamın beş esasından biridir. Hem
mali ve hemde bedeni bir ibadettir. Hac, şartları kendisinde bulunan kişiye
ömürde bir defa farzı ayındır. Mali durumu müsait olduğu halde, ömrünün sonuna
kadar sıhhati müsait olmazsa vekil gönderir. Hac; lugatte tazim edilecek
mekanları ziyaret kasdında bulunmaktır. İstilahda;
قَصْدُ مَكَانٍ مَخْصُوصٍ فِى زَمَانٍ مَخْصُوصٍ
بِفِعْلٍ مَخْصُوصٍ
Hususi mekanı(Kabe-i muazzama ve
civarındaki mukaddes mekanları) hususi zamanda(Hac ayları; şevval, zilkade,
zilhiccede), Hususi fiille (Hac menasiki; haccın farzları, vacipleri,
sünnetlerine riayetle) ziyaret etmektir. Peygamber efendimiz(S.A.V) buyurmuşlar
ki; İslam beş temel esas üzerine kurulmuştur. Bunlar Allah(c.c)’dan başka ilah
olmadığına ve Muhammed (sav)’in Allah’ın peygamberi olduğuna şehadet etmek,
namaz kılmak, zekat vermek, ramazan orucu tutmak ve Kabeyi haccetmek tir.
HACCA
GİTMEDEN ÖNCE YAPILACAK HAZIRLIKLAR
1 - Manevi
Hazırlıklar
Kul hakkı
olma riskine karşı akraba, komşu, iş çevresi vs. ile mutlaka helalleşmek çok
önemlidir.
Hac yolculuğuna çıkmadan önce günahlarımızdan arınmak için çokça İstiğfar-ı Şerif okumak önemlidir.
Hac yolculuğunda Peygamber efendimizi ziyaret edeceğimiz için ona elimiz boş gitmemek için hediye olarak çokca Salavat-ı Şerife okumak lazımdır.
Bunun yanında yine manen hazırlanmak için hac yolculuğuna çıkmadan evvel Yasin-i Şerif, İhlas-ı Şerif ve benzeri duaları okumak faideli olacaktır.
Mübarek hac yolculuğuna çıkmadan tesbih namazı, Duha, Evvabin ve Teheccüd namazı gibi nafile namazları kılmak çok faideli olacaktır.
Hac yolculuğuna gitmeden evvel Kuran-ı Kerim okumayı bilmiyorsanız öğrenmek çok faideli olacaktır. Kuran-ı Kerimi öğrenmek için grup hocanızı arayabilirsiniz.
Şirketinizin hac yolculuğuna çıkmadan önce yapılan seminerlere mutlaka katılmanız gerekmektedir. Seminer tarihleri için grup hocanızı veya 444 59 60 nolu telefonumuzdan bilgi alabilirisiniz.
Yapılan hac seminerinde mutlaka grup hocanızla tanışın ve Suud telefonunu almayı unutmayın eğer alamadıysanız 444 59 60 nolu telefonumuzdan alabilirsiniz.
Seminerlerde sizlere anlatılan; hac yolculuğunda lazım olacak almanız gereken İhram, terlik, bel kemeri gibi malzemeleri almayı unutmayın.
Hac yolculuğuna giderken uçak ve otobüste mümkün ise uyumadan abdestli olarak gidilmesinin çok önemlidir, onun için yolculuğa çıkılacağı gün iyi bir şekilde istirahat ediniz.
Hac yolculuğa çıkmadan evvel gusül abdesti alarak Mübarek beldelere mümkün ise boy abdesti ile ayak basmak uygun olacaktır.
Gitmeden 24 saat önce sıvı tüketiminin azaltılması, dolayısı ile yolda abdest sıkıntısı çekmemeniz için önemlidir.
Hac yolculuğuna çıkmadan önce günahlarımızdan arınmak için çokça İstiğfar-ı Şerif okumak önemlidir.
Hac yolculuğunda Peygamber efendimizi ziyaret edeceğimiz için ona elimiz boş gitmemek için hediye olarak çokca Salavat-ı Şerife okumak lazımdır.
Bunun yanında yine manen hazırlanmak için hac yolculuğuna çıkmadan evvel Yasin-i Şerif, İhlas-ı Şerif ve benzeri duaları okumak faideli olacaktır.
Mübarek hac yolculuğuna çıkmadan tesbih namazı, Duha, Evvabin ve Teheccüd namazı gibi nafile namazları kılmak çok faideli olacaktır.
Hac yolculuğuna gitmeden evvel Kuran-ı Kerim okumayı bilmiyorsanız öğrenmek çok faideli olacaktır. Kuran-ı Kerimi öğrenmek için grup hocanızı arayabilirsiniz.
Şirketinizin hac yolculuğuna çıkmadan önce yapılan seminerlere mutlaka katılmanız gerekmektedir. Seminer tarihleri için grup hocanızı veya 444 59 60 nolu telefonumuzdan bilgi alabilirisiniz.
Yapılan hac seminerinde mutlaka grup hocanızla tanışın ve Suud telefonunu almayı unutmayın eğer alamadıysanız 444 59 60 nolu telefonumuzdan alabilirsiniz.
Seminerlerde sizlere anlatılan; hac yolculuğunda lazım olacak almanız gereken İhram, terlik, bel kemeri gibi malzemeleri almayı unutmayın.
Hac yolculuğuna giderken uçak ve otobüste mümkün ise uyumadan abdestli olarak gidilmesinin çok önemlidir, onun için yolculuğa çıkılacağı gün iyi bir şekilde istirahat ediniz.
Hac yolculuğa çıkmadan evvel gusül abdesti alarak Mübarek beldelere mümkün ise boy abdesti ile ayak basmak uygun olacaktır.
Gitmeden 24 saat önce sıvı tüketiminin azaltılması, dolayısı ile yolda abdest sıkıntısı çekmemeniz için önemlidir.
2 - Maddi
Hazırlıklar
HACCIN
HİKMETİ
Haccın farz olmasındaki pek çok
hikmetten bazıları: İslam’ın izzetini, Müslümanların birliğini, kardeşliğini
temine vesiledir. Her taraftan gelip toplanmış olan Müslümanlar, birbirinden
çok istifade ederler. Hac, en faydalı, Kutsi bir seyahattir. Orada toplanmış,
dünya elbisesinden soyulmuş, beyaz ihramlara burunmuş olan muazzam bir kitle,
mahşerden bir numunedir. Hacda nefsi öldürme vardır. Her hacı, ailesinden ve
dostlarından ayrılmış, zevklerini bırakmış, birtakım sıkıntı ve eziyetleri göze
almış fedakar bir Müslüman dır. Arafat, Arasat’tan bir numunedir. Hacer-i
Es’ad’ı istilam (selamlama) yevm-i misaktaki ahdi tecdid (yenilemek) demektir.
Hacda “Ölmenizden evvel olunuz.” sırrı tecelli eder. “Hacda büyük bir topluluk
meydana gelir. İslam alemi birbirlerinin hallerini öğrenip, birbirlerine
iyilikte ve takvada yardım ederler. Bir kavim diğerinden nice ibretler öğrenip
hikmet alırken, Müslüman kardeşlerinin çokluğu ve dünyadaki gayretleri ile de
manen güçlenir.”
HACCIN FAZİLETİ
إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ
وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكاً وَهُدًى لِّلْعَالَمِينَ ۞ فِيهِ آيَاتٌ بَيِّـنَاتٌ مَّقَامُ إِبْرَاهِيمَ
وَمَن دَخَلَهُ كَانَ آمِناً وَلِلّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ
اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ الله غَنِيٌّ عَنِ
الْعَالَمِينَ ۞
آل عمران
٩٦ / ٩٧
Meali: “Şüphesiz alemler için, çok feyizli ve aya-ı hidayet olmak üzere,
konulan ilk ev (ma‘bed) elbette Mekke’de olandır. Orada apaçık alametler,
İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emin olur. Ona bir yol
bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hac (ve ziyaret) etmesi Allah’ın insanlar
üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şüphesiz ki Allah alemlerden
gani(müstağni) dir.” Dünya ve ahiret hayatı bakımından mühim bir dönüm noktası
olan hac, ihlas ve samimiyetle eda edildiği zaman Hz. Allah katında yüksek
dereceleri ihraz etmeye vesile olur ve kişiyi her hususta mükemmelleştirir.
Nitekim Rasulullah (s.a.v.)Efendimiz buyurdular ki:
وَمَنْ حَجَّ هَذَا
الْبَيْتَ فَلَمْ يَرْفُثْ وَلَمْ يَفْسُقْ رَجَعَ كَمَا وَلَدَتْهُ أُمُّهُ !
Manası: “Kim Allah’a Teala için haccederse,kötü söz ve davranışlardan
sakınır ve günahlara sapmazsa, anasından doğduğu gibi günahlardan temizlenmiş
olarak döner.” “Cabir (r.a)’dan Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in şöyle buyurduğu
rivayet olunmuştur: “Hacc-ı mebrur icin cennetten başka mükafat yoktur. ” Bunun
üzerine: – “Onun mebrur olması ne (ile) dir?” diye soruldu:
Resûl-i Ekrem (s.a.v.): – “Yemek yedirmekle, hoş kelam (konuşmakladır.)
iledir” buyurdu.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِىَ اللَّهُ
عَنْهُ قَالَ سُئِلَ النَّبِىُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ "
أَىُّ الْعَمَلِ أَفْضَلُ قَالَ إِيمَانٌ
بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ قِيلَ ثُمَّ مَاذَا قَالَ جِهَادٌ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
قِيلَ ثُمَّ مَاذَا قَالَ حَجٌّ مَبْرُورٌ
Manası: Ebû Hureyre (r.a.)’dan şöyle dediği rivayet olunmuştur. Peygamber
Efendimiz’e (s.a.v.) : – “Hangi amel daha fazîletlidir?” diye sorulduğunda –
“Allah ve Resûlüne îman etmektir.” cevabını verdi. – “Sonra hangisi denildi?”.
– “Allah yolunda cihaddır.” buyurdu. – “Daha sonra hangi (amel) dir?” denildi.
– “Hacc-ı mebrûrdur.” buyurdular.
اِنَّ هَذَا الْبَيْتَ
دِعَامَةٌ مِنْ دَعَائِمِ الاسْلاَمِ ، فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوْ اعْتَمَرَ
فَهُوَ ضَامِنٌ عَلَى اللَّهِ فَاِنْ مَاتَ أَدْ يُدْخَلَهُ الْجَنَّةَ ، وَإِنْ
رَدَّهُ رُدَّ اِلَى اَهْلِهِ رَدَّهُ بِاَجْرٍ وَغَنِيمَةٍ "
Manası: “Hiç şüphe yok ki, şu bayt (-i şerif), İslam’ın direk
(mesabesindeki rükün)lebinden biridir. Kim hac ve umre yaparsa, kefaletini
Allah’ın üzerine havale etmiş demektir. Eğer (bu yolculukta) vefat ederse Allah
onu cennete koyar, şayet ehil(-i bayt)inin yanına döndürürse ecir ve ganimetle
geri çevirir.”
اَلْحُجَّاجُ
وَالْعُمَّارُ وَفْدُ اللَّهِ دَعَاهُمْ فَاَجَابُوهُ وَسَاَلُوهُ فَاَعْطَاهُمْ "
Manası: “Hac ve umre yapanlar Allahu Teâlâ’nın elcileridir. Hazret-i Allah
onları hacca Çağırdı, hemen icabet ettiler, onlar da Allah’tan istekte
bulundular, Cenab-ı Hak da dileklerini kendilerine verdi.”
اَلنَّفَقَةُ فِى الْحَجِّ
كَالنَّفَقَةِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ بِسَبْعِ مِائَةِ ضِعْفٍ
Manası: “Hacda harcanan para, Allah (c.c.) yolunda (cihad için) sarf edilen
nafaka gibi, yedi yüz kat fazlası ile verilecektir.” Allah rızası için yapılan
hayır ve ibadeti ifa için harcanan paralar, budanmış bir asmanın daha çok uzum
vermesi gibi, sahibinin malında bir bereketin husulüne vesile olur.
مَنْ اَرَادَ الْحَجَّ
فَالْيَسْتَعْجِلْهُ
Manası›: “Kim hac yapmayı dilerse acele etsin.” Bir müminin, haccı ifada
acele etmesinin ihtiyata uygun olduğu bir gerçektir. Sıhhati yerinde
bulunurken, gençliğini güç ve kuvvetini kaybetmeden, elindeki mali imkan
sarsılmadan ve can tende, para kesede iken yapmalıdır.
مَنْ لَمْ يَمْنَعْهُ عَنِ
الْحَجِّ حَاجَةٌ ظَاهِرَةٌ ، اَ وْ سُلْطَانٌ جَائِرٌ ، اَوْ مَرَضٌ حَابِسٌ ،
فَمَاتَ وَلَمْ يَحُجَّ ، فَلْيَمُتْ إِنْ شَاءَ يَهُودِيًّا ، وَإِنْ شَاءَ
نَصْرَانِيًّا "
Manası›: “Kim açık(ta görülen) bir ihtiyaç, (yolculuğuna) mani olan bir
hastalık veya zalim bir hükümdar engellemediği halde haccetmezse, dilerse
Yahudi, dilerse Nasrani olarak olsun.”
HAC İLE ALAKALI BAZI TABİRLER
Beyt-i Mamur
: Meleklerin
Kâbesi.
Mescide-i Haram : Mekke-i Mükerreme’nin ortasında Kabe-i Muazzama’nın bulunduğu Mescid-i Şerif’dir.
Hac : Hususi mekanı, hususi zamanda, hususi fiille ziyaret etmektir.
Hacc-ı ifrad : Umresiz yapılan hacdır.
Hacc-ı Temettu : Aynı senenin hac aylarında umre ve haccı ayrı ayrı ihramlarla eda etmektir.
Hacc-ı Kıran : Bir ihramla umre ve haccı beraber yapmaktır.
Hac ayları : Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on günüdür.
Menasik-i Hac : Hac fiilleri; haccın farzları, vacipleri ve sünnetleri.
Hacc-ı Mebrur : İnsanlara ikram ederek, güzel konuşarak ve günah karıştırmadan yapılan makbul hacdır. Alameti, hacdan, üzerinde bulunduğu halden
daha hayırlı olarak gelmek ve günahlara dönmemektir.
Umre : ihramlı olarak Beytullah’ı tavaf etmek,
Safa ile Merve arasında sa’y etmektir.
İhram : Niyet ve telbiyeden ibarettir ki, hacca yahut umreye ve kırana göre her ikisine niyet ederek harama dahil olmaktır.
İzar : Peştamal gibi belden aşağıya tutulan örtü.
Rida : Peştamal gibi omuzdan örtülen havlu veya benzeri örtü.
Mescide-i Haram : Mekke-i Mükerreme’nin ortasında Kabe-i Muazzama’nın bulunduğu Mescid-i Şerif’dir.
Hac : Hususi mekanı, hususi zamanda, hususi fiille ziyaret etmektir.
Hacc-ı ifrad : Umresiz yapılan hacdır.
Hacc-ı Temettu : Aynı senenin hac aylarında umre ve haccı ayrı ayrı ihramlarla eda etmektir.
Hacc-ı Kıran : Bir ihramla umre ve haccı beraber yapmaktır.
Hac ayları : Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on günüdür.
Menasik-i Hac : Hac fiilleri; haccın farzları, vacipleri ve sünnetleri.
Hacc-ı Mebrur : İnsanlara ikram ederek, güzel konuşarak ve günah karıştırmadan yapılan makbul hacdır. Alameti, hacdan, üzerinde bulunduğu halden
daha hayırlı olarak gelmek ve günahlara dönmemektir.
Umre : ihramlı olarak Beytullah’ı tavaf etmek,
Safa ile Merve arasında sa’y etmektir.
İhram : Niyet ve telbiyeden ibarettir ki, hacca yahut umreye ve kırana göre her ikisine niyet ederek harama dahil olmaktır.
İzar : Peştamal gibi belden aşağıya tutulan örtü.
Rida : Peştamal gibi omuzdan örtülen havlu veya benzeri örtü.
Telbiye :
لَبَّيْكَ اَللَّهُمَّ لَبَّيْكَ ، لَبَّيْكَ
لاَشَرِيْكَ لَكَ لَبَّيْكَ . اِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ ، لاَشَرِيْكَ
لَكَ .
“Lebbeyk.
Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. innel-hamde vennimeteleke
vel-mulk. La şerike lek.”
Tehlil:
لَا
إِلَهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ
وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“La ilahe
illa’llahu vahdehu la şerike leh, lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve ala
kulli şey’in kadir.”
Temcid:
لاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ
بِاللَّهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
“La havle
vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim”.
Hatim : Kabe’nin kuzeyinde yarım daire
şeklindeki duvar.
Hicr : Kabe’nin, hatimle cevrilmiş olan kısmıdır. Kabe’den sayıldığı için tavaf Hatim’in dışından yapılır.
Hacer-i Esved : İçerisinde insanların ruhlar aleminde verdikleri ahitlerinin bir nushasının bulunduğu,Cennet-i Ala’dan gelmiş bembeyaz ve büyükçe bir yakuttur. Aslında bembeyaz iken günahkarların ellerini ve yüzlerini sürmelerinden dolayı siyahlaşmış ve Hacer-i Esved denilmiştir.
Mültezem : Hacer-i Esved’in konulduğu köşe ile Kabe’nin Kapısı arasıdır. Duaların makbul olduğu yerlerdendir.
Hicr : Kabe’nin, hatimle cevrilmiş olan kısmıdır. Kabe’den sayıldığı için tavaf Hatim’in dışından yapılır.
Hacer-i Esved : İçerisinde insanların ruhlar aleminde verdikleri ahitlerinin bir nushasının bulunduğu,Cennet-i Ala’dan gelmiş bembeyaz ve büyükçe bir yakuttur. Aslında bembeyaz iken günahkarların ellerini ve yüzlerini sürmelerinden dolayı siyahlaşmış ve Hacer-i Esved denilmiştir.
Mültezem : Hacer-i Esved’in konulduğu köşe ile Kabe’nin Kapısı arasıdır. Duaların makbul olduğu yerlerdendir.
Makam-ı
İbrahim: İbrahim
Aleyhisselam’ın ayak izlerinin üzerinde aşikar olarak görüldüğü mübarek bir
taşdır.
Mizabu’r-rahme : Altın oluk.
Zemzem : Cebrail Aleyhisselam’ın çıkardığı mübarek sudur.
Şavt : Kabenin etrafını bir defa dolaşmaya denir.
Tavaf : Kabe-i Muazzama’nın etrafında yedi defa dolaşmaktır. Yani yedi şavta, bir tavaf denir.
Tavaf-ı Kudum (Kudum Tavafı): Mekke-i Mükerreme’ye varılınca yapılan tavaftır. Bu tavaf, afakiler (Mekke dışından gelen) için sünnettir.
Tavaf-ı ifaza (Ziyaret Tavafı) : Arafat’tan inildikten sonra yapılan farz tavaftır.
Tavaf-ı Sader (Veda Tavafı): Afakiler için Mekke-i Mukerreme’den ayrılmazdan önce yapılan vacip tavaftır. Hac fiilleri bununla tamam olur.
Izdıba : Sonunda sa’y olan tavafa başlamazdan evvel rida’nın bir ucunu sağ koltuk altından gecirip, sol omuz üzerine atmaktır. Böylece sağ omuz ve kol ihramın dışında kalır. Kendinden sonra sa’y olan tavafların her şavtında erkeklere sünnettir.
İstilam : Tavafa başlarken ve tavaf esnasında Hacer-i Esved’in hizasına her gelişte dönerek namaza durur gibi iki eli kulak hizasına kaldırıp “Bismillahi Allahu Ekber, la ilahe illallahu vallahü ekber” diyerek hacer-i esvede elini koyarak
öpmektir. Bu mümkün olmuyorsa el işareti ile uzaktan selamlayıp sağ elin içini öpmektir.
Remel : Izdıba halinde ilk üç şavtta adımlar kısaltılmak ve omuzlar silkelenmek suretiyle süratli ve çalımlı yürümektir. Diğer dört şavtta normal olarak yürünür.
Safa ve Merve : Mescid-i Haram’ın doğusunda, sa’yin yapıldığı 350 m. aralıklı iki tepedir.
Sa’y : Safa’dan Merve’ye dört gidiş, Merveden Safa’ya ise üç geliş olmak üzere yedi şavttır. Sa’y, haccın ve umrenin vaciplerindendir.
Hervele : Erkeklerin, Safa ile Merve arasında her geliş ve gidişte iki yeşil direk arasında koşmalarıdır.
Vakfe : Arefe günü öğle namazından sonra Bayram günü fecir tulu edinceye kadar bir anda olsa Arafta bulunmaktır. Bir de Müdelife vakfesi vardır ki bayramın birinci günü imsak ile güneşin doğması arasında Müzdelife sınırları içerisinde bulunmaktır.
Arafat : Mekke-i Mükerreme’nin güney doğusunda yaya altı saatlik (25 km) mesafede bulunan bir mevkidir. Haccın rüknünden biri olan Arafat vakfesi orda yapılır.
Müzdelife : Mina ile Arafat arasında Harem sınırları içerisinde bir bölgenin adıdır.
Meş’ar-i Haram : Müzdelife’deki Kuzah tepesidir.Şimdi üzerine mescit yapılmıştır.
Mina : Harem sınırları içerisinde, Kabe ile Müzdelife arasında bir mevkidir. Mescid-i Haram’a 6,5 km mesafededir. Cemreler (şeytan taşlanacak yerler) Mina’dadır.
Cemre : Ufak taş veya ufak taş yığını.
Cemre-i Ula : Cemrelerden Mina tarafında olanıdır.
Cemre-i Vusta : İkinci cemre.
Cemre-i Akabe : Mekke-i Mükerreme tarafında bulunan cemredir. Halk dilinde cemrelere sıra ile “küçük şeytan, orta şeytan, büyük şeytan” denilir.
Remy-i Cimar : Cemrelere ufak taş atmaktır.
Hedy : Harem bölgesinde, Hac ile alakalı olarak kesilen kurban olup Minada kesilmesi
sünnettir.
Udhiyye : Kurban bayramında belirli şartları haiz kimselerin kesmesi vacib olan kurban.
Cinayet : Hacda cezayı icabeden fiil ve davranışlar.
Dem : Koyun ve keçi cinsinden olan kurban
Bedene : Deve ve sığır cinsinden olan kurban.
Harem : Mekke-i Mükerreme ve civarıdır ki hududları tayin edilmiş ve nişan dikilmiştir.
Hill : Harem ile mikat sınırları arasında kalan yerlerdir.
Mikat : İhram için belirlenmiş yerler olup ihramsız geçmek caiz değildir.
Mekki : Mikat dahilinde ikamet edenlerdir.
Afaki : Mikat haricinden Mekke’ye gelenlerdir.
Eyyam-ı Teşrik : Zilhicce’nin on birinci, on ikinci ve on üçüncü günleridir. Bu günlerde teşrik tekbirleri getirildiği için teşrik günleri denilmiştir.
Zemzem : Cebrail Aleyhisselam’ın çıkardığı mübarek sudur.
Şavt : Kabenin etrafını bir defa dolaşmaya denir.
Tavaf : Kabe-i Muazzama’nın etrafında yedi defa dolaşmaktır. Yani yedi şavta, bir tavaf denir.
Tavaf-ı Kudum (Kudum Tavafı): Mekke-i Mükerreme’ye varılınca yapılan tavaftır. Bu tavaf, afakiler (Mekke dışından gelen) için sünnettir.
Tavaf-ı ifaza (Ziyaret Tavafı) : Arafat’tan inildikten sonra yapılan farz tavaftır.
Tavaf-ı Sader (Veda Tavafı): Afakiler için Mekke-i Mukerreme’den ayrılmazdan önce yapılan vacip tavaftır. Hac fiilleri bununla tamam olur.
Izdıba : Sonunda sa’y olan tavafa başlamazdan evvel rida’nın bir ucunu sağ koltuk altından gecirip, sol omuz üzerine atmaktır. Böylece sağ omuz ve kol ihramın dışında kalır. Kendinden sonra sa’y olan tavafların her şavtında erkeklere sünnettir.
İstilam : Tavafa başlarken ve tavaf esnasında Hacer-i Esved’in hizasına her gelişte dönerek namaza durur gibi iki eli kulak hizasına kaldırıp “Bismillahi Allahu Ekber, la ilahe illallahu vallahü ekber” diyerek hacer-i esvede elini koyarak
öpmektir. Bu mümkün olmuyorsa el işareti ile uzaktan selamlayıp sağ elin içini öpmektir.
Remel : Izdıba halinde ilk üç şavtta adımlar kısaltılmak ve omuzlar silkelenmek suretiyle süratli ve çalımlı yürümektir. Diğer dört şavtta normal olarak yürünür.
Safa ve Merve : Mescid-i Haram’ın doğusunda, sa’yin yapıldığı 350 m. aralıklı iki tepedir.
Sa’y : Safa’dan Merve’ye dört gidiş, Merveden Safa’ya ise üç geliş olmak üzere yedi şavttır. Sa’y, haccın ve umrenin vaciplerindendir.
Hervele : Erkeklerin, Safa ile Merve arasında her geliş ve gidişte iki yeşil direk arasında koşmalarıdır.
Vakfe : Arefe günü öğle namazından sonra Bayram günü fecir tulu edinceye kadar bir anda olsa Arafta bulunmaktır. Bir de Müdelife vakfesi vardır ki bayramın birinci günü imsak ile güneşin doğması arasında Müzdelife sınırları içerisinde bulunmaktır.
Arafat : Mekke-i Mükerreme’nin güney doğusunda yaya altı saatlik (25 km) mesafede bulunan bir mevkidir. Haccın rüknünden biri olan Arafat vakfesi orda yapılır.
Müzdelife : Mina ile Arafat arasında Harem sınırları içerisinde bir bölgenin adıdır.
Meş’ar-i Haram : Müzdelife’deki Kuzah tepesidir.Şimdi üzerine mescit yapılmıştır.
Mina : Harem sınırları içerisinde, Kabe ile Müzdelife arasında bir mevkidir. Mescid-i Haram’a 6,5 km mesafededir. Cemreler (şeytan taşlanacak yerler) Mina’dadır.
Cemre : Ufak taş veya ufak taş yığını.
Cemre-i Ula : Cemrelerden Mina tarafında olanıdır.
Cemre-i Vusta : İkinci cemre.
Cemre-i Akabe : Mekke-i Mükerreme tarafında bulunan cemredir. Halk dilinde cemrelere sıra ile “küçük şeytan, orta şeytan, büyük şeytan” denilir.
Remy-i Cimar : Cemrelere ufak taş atmaktır.
Hedy : Harem bölgesinde, Hac ile alakalı olarak kesilen kurban olup Minada kesilmesi
sünnettir.
Udhiyye : Kurban bayramında belirli şartları haiz kimselerin kesmesi vacib olan kurban.
Cinayet : Hacda cezayı icabeden fiil ve davranışlar.
Dem : Koyun ve keçi cinsinden olan kurban
Bedene : Deve ve sığır cinsinden olan kurban.
Harem : Mekke-i Mükerreme ve civarıdır ki hududları tayin edilmiş ve nişan dikilmiştir.
Hill : Harem ile mikat sınırları arasında kalan yerlerdir.
Mikat : İhram için belirlenmiş yerler olup ihramsız geçmek caiz değildir.
Mekki : Mikat dahilinde ikamet edenlerdir.
Afaki : Mikat haricinden Mekke’ye gelenlerdir.
Eyyam-ı Teşrik : Zilhicce’nin on birinci, on ikinci ve on üçüncü günleridir. Bu günlerde teşrik tekbirleri getirildiği için teşrik günleri denilmiştir.
İhram Nedir ?
İhram: Niyet ve telbiyeden
ibarettir ki hacca yahut umreye veya kırana göre her ikisine niyet ederek
harama dâhil olmaktır. Bu esnada erkeklerin büründükleri rida ve izar denilen
iki parça örtüye halk arasında ihram denilmektedir (hanımların ihramları normal
elbiseleridir). Hac ve umre ibadetlerini eda etmek için bir kısım mubahları
haram kılmaktır. (İnaye c.2,s.429)
İhrama girmenin esrarı ve hikmeti: Dünya
ziyneti olan elbiselerden soyunarak; doğumu ve ölülerin diriltilmesini, mahşer
yerini, hesap gününü, mizanı düşünmek, temiz olarak fuyuzatı ilahiyyeye nail
olmaktır. İhramsız hac ve umre yapılamaz.
İhrama girecek kimse evvela tırnaklarını keser, koltuk altı ve kasık
kıllarını temizler, gerekiyorsa saç ve sakal traşı olup, bıyığını düzeltir. Mümkünse
gusleder. Gusletme imkanı yoksa yalnız abdest alır. İhrama girerken yapılacak
gusul sunnet-i müekkededir.Bu gusul, hadesten taharet için değil, maddi temizlik içindir. Bu bakımdan hayız ve nifas halindeki kadınlar da gusledebilirler. Gusülden sonra vücutta renk ve iz bırakmayan güzel bir koku sürünür. Vücud sadece izar ve rida ile örtülür.
Baş açık ve ayaklar çıplak bırakılır. Ancak ayaklarına topukları ve üzeri açık terlik giyer. İzar ve ridaya büründükten sonra 2 rekat namaz kılar: Birinci rek’atta Fatiha-i Şerife’den sonra Kafirun suresini, ikinci rek’atta Fatiha-i Şerife’den sonra ihlas suresini okur. Namazdan sonra kıbleye dönüp hac veya umreden hangisine niyet edecekse ona niyet eder. (Vekil ise falan kimse adına der) Ara vermeden 3 kere:
“Lebbeyk, Allahumme lebbeyk, lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnnel-hamde ve’n-ni‘mete leke ve’l-mülk. La şerike Lek.” diye telbiye getirip peşinden tekbir ve Salavat-ı şerife okur. Boylece ihrama girilmiş olur. Artık yol boyunca telbiye, Peygamber Efendimiz’e bol bol salavatlar getirilir, dualar yapılır; zikir, tesbih ve tehlilde bulunulur. Farz namazların ardından da çokça telbiye getirilir. Telbiyeleri yüksek sesle söylemek, erkekler için müstehaptır. Kadınlar seslerini yükseltmeden söylerler.
İHRAMDAN NASIL ÇIKILIR
İhramdan çıkmak için erkekler saçlarını ya ustura ile tıraş ettirirler veya en az saçlarının dörtte birini, parmak uçları kadar (1,5-2 santim) kısalttırırlar. Başı tıraş ettirmek, kısalttırmayı efdaldir. Kadınlar ise tıraş olmazlar, saclarının uçlarından 1-2 santim kısaltırlar. Böylece ihramdan çıkmış olurlar.
İHRAMA NEREDE GİRİLİR
İhrama girmek için muayyen yerler vardır. Bunlara “Mikat mahalli” denir.
Beytullah’a ulaşmak isteyen afakinin, Kabe-i Muazzama’ya ta’zim icin ihramlı olması
ve mikat mahallinden ihrama girmesi lazımdır. Mikat hususunda insanlar üç
kısımdır:1- Afaki olanlar: mikat mahallerinin dışından gelenlerdir.
2- Hill ehlidir: mikat mahalleri ile harem arasında ikamet edenler.
3- Harem ehlidir: Mekke ve civarında ikamet edenler.
İHRAMIN ŞARTLARI
1- Kan aldırmak.
2- Kıl koparmadan vücudun herhangi bir yerini veya başını kaşımak.
3- Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak.
4- Sıcaktan korunmak için bir ağaç, ev, çadır altına sığınılabileceği gibi, başa değdirmeden şemsiye taşımak.
5- Kemer takmak, silah kuşanmak, yüzük ve saat takmak, kokusuz sürme çekmek.
6- Topukları ve üzeri açık ayakkabı giymek.
7- Diş çektirmek, iğne vurdurmak.
8- Kollarını giymeden palto veya ceket gibi bir elbiseyi omuza almak.
9- Yorgan, battaniye veya herhangi bir örtü
ile, yüz ve baş hariç vücudun diğer kısımlarını örtmek.
İHRAMIN VACİBLERİ
1- Mikat hududunu geçmeden ihrama girmek.
2- İhramın yasaklarından korunmak
18 Tirmizi, Hac, 14/828.
İHRAMIN SÜNNETLERİ
1- İhrama girmeden önce, koltuk altı ve kasık kıllarını temizlemek, tırnak kesmek ve güzel koku sürünmek.
2- İhrama girerken gusletmek veya abdest almak.
3- Erkekler,izar ve rida denilen iki parça örtüye sarınmak.
4- İhrama niyyet ettikten sonra kerahet vakti değilse iki rek’at ihram namazı kılmak.
5- İhramlı bulunduğu surede her fırsatta telbiye söylemek.
6- Telbiyeyi üç defa tekrarlamak.
7- Telbiyeden sonra teşrik tekbiri, salevat-ı şerife, dua ve niyazda bulunmak.
İHRAM’IN MÜSTEHAPLARI
1- Gusul’e ihram için niyet etmek.
2- İhramın beyaz, yeni veya yıkanmış olması
3- Nalin veya naline benzeyen terlik giymek
4- Misvak kullanmak.
5- Saclarını taramak.
6- Bıyıklarını sünnete uygun kesmek.
İHRAMIN SAHİH OLMASININ ŞARTLARI
1- Niyet etmek.
2- Telbiye getirmek veya telbiye yerine geçen bir zikirde bulunmak.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikamette arzın son hududuna kadar devam eder18”.
İHRAMIN YASAKLARI
Bir kimse hac veya umre için niyet edip, telbiye yapmakla ihrama girmiş olur. İhramdan çıkıncaya kadar kendisine bazı fiil ve davranışlar haram olur. Bu haramlara ihram yasakları denir.
A- İhramlının kendi vücudu ile alakalı yasaklar:
1- Koku sürünmek,
2- Kokulu sabun kullanmak,
3- Traş olmak, bıyıkları kesmek,
4- Süslenmek maksadıyla kına sürmek, ruj ve oje gibi maddeler kullanmak,
5- Tırnakları kesmek,
6- Vücudundan herhangi bir yerinden kıl koparmak veya kesmek.
7- Kasık ve koltuk altı kıllarını yolmak veya traş etmek.
B- Giyim kuşam ile alakalı (erkeklere) yasaklar:
1- Başa takke giymek veya sarık sarmak,
2- Pantolon, palto, gömlek gibi dikişli elbiseler giymek.
3- Çorap, eldiven veya üstu ve topukları kapalı ayakkabı giymek.
C- Cinsi yasaklar:
1- Cinsi münasebette bulunmak,
2- Öpüşüp, oynaşmak,
3- Cinsi münasebete sebep olabilecek söz, fiil ve davranışlarda bulunmak.
D- Başkalarına zarar veren yasaklar:
1- Kavga etmek,
2- Münakaşa ve mücadelede bulunmak,
3- Sövüp saymak, hakaret etmek, gönül kırmak.
E- Harem bölgesi ile alakalı yasaklar:
1- Kendiliğinden biten yeşil otları ve ağaçları koparmak, budamak, ezmek,
2- Zararsız hayvanları öldürmek. (Muhit-i Burhani, 2/458.)
F- Kara hayvanlarının avı ile alakalı yasaklar:
1- Eti yensin veya yenmesin her turlu kara hayvanını avlamak,
2- Avcıya işaretle bile olsa yardımda bulunmak,
3- Av hayvanlarına zarar vermek.
HANIMLARIN İHRAMI
İhram ile alakalı aşağıdaki hususların haricinde kadınlar da erkekler gibidir.
1. Her türlü dikişli elbise, eldiven, çorap ve mest giyebilirler. Başlarını örtebilir, fakat yüzlerini açık bulundururlar.
2. Telbiyede seslerini yükseltmezler.
3. Tavafta remel de bulunmaz ve sa’yda hervele yapmazlar.
4. Başlarını tahlik yani kökten kazıtmazlar ancak kısaltırlar.
5. İzdiham varsa Hacer-i Esved’i öpmeden istilam ederler. Erkekler topluluğundan kaçarlar.İzdihamlı zamanlarda Makam-ı İbrahim’in yanında namaz kılmazlar.
6. Hayız ve nifas halinden dolayı veda tavafını terk ettiği veya ziyaret tavafını tehir ettiğinden kurban kesmeleri gerekmez. (Lubab Şerhi s.78)
Tavaf Nedir?
Tavaf, Haceru-l Esved’in bulunduğu
köşeden başlayarak Kabe’yi solumuza alıp, etrafında yedi defa dolaşmaktır.
Kabe-i Muazzama’nın etrafında her bir dolanmaya şavt denir. 7 şavt bir tavaf
olur. Her tavafın yapılışı aynıdır. Aradaki fark, niyeti tayindedir. Bu
bakımdan tavaf yapacak olan kimse niyetiyle tavafın nev’ini belirler. Ziyaret
tavafı: Haccın rükünlerinden olan farz tavaftır. Yapılış zamanı, Kurban
Bayramı’nın birinci günü fecrin doğuşundan itibaren ömrün sonuna kadardır.
Ancak bu tavafın, kurban bayramı günleri içinde (üçüncü günü güneş
batmazdan evvele kadar) yapılması vacibdir. Üçüncü günden sonraya
bırakılması halinde ceza kurbanı vacibdir. Tamamıyla terki halinde ise hac
bozulur, fasit olur.
TAVAFIN
NEVİLERİ
1- Kudüm
tavafı: Hacc-ı ifrad ve hac-ı kıranda bulunan afakiler (Mekke-i Mükerreme’nin
dışından gelenler) için sünnettir.
2- Ziyaret tavafı: Haccın farz olan tavafıdır.
3- Veda tavafı: Afakiler üzerine vacib olan tavaftır.
4- Umre tavafı: Umrenin farzlarından olan tavaftır.
5- Nezir tavafı: Nezir edilen (adanan) tavafdırki vacibdir.
6- Tahiyyetül-mescid tavafı: Mescid-i Haram’a ne zaman girilirse yapılması sünnet olan tavaftır.
7- Nafile tavaf: Farz veya vacib tavafların dışında bir Müslümanın dilediği kadar yapabileceği tavaftır.
2- Ziyaret tavafı: Haccın farz olan tavafıdır.
3- Veda tavafı: Afakiler üzerine vacib olan tavaftır.
4- Umre tavafı: Umrenin farzlarından olan tavaftır.
5- Nezir tavafı: Nezir edilen (adanan) tavafdırki vacibdir.
6- Tahiyyetül-mescid tavafı: Mescid-i Haram’a ne zaman girilirse yapılması sünnet olan tavaftır.
7- Nafile tavaf: Farz veya vacib tavafların dışında bir Müslümanın dilediği kadar yapabileceği tavaftır.
TAVAFIN
VACİBLERİ
1. Hadesten
taharet (cünüp ise gusletmek, abdestsiz ise abdest almak).
2. Setr-i avret.
3. Özürlü değilse tavafı yürüyerek yapmak.
4. Tavafa Hacer-i Esved veya hizasından başlamak.
5. Tavafı Kabe’yi sol tarafına alıp rukn-u Iraki yönüne ilerleyerek yapmak.
6. Tavaf› Hatim’in dışından yapmak.
7. Tavaf bitince iki rek’at tavaf namazı kılmak.
8. Tavafı yedi şavta tamamlamak.
9. Ziyaret tavafını bayram günlerinde yapmak. Tavafın vaciblerinden herhangi birinin terki, cezayı gerektirir. Tavaf yeniden yapılırsa ceza düşer.
2. Setr-i avret.
3. Özürlü değilse tavafı yürüyerek yapmak.
4. Tavafa Hacer-i Esved veya hizasından başlamak.
5. Tavafı Kabe’yi sol tarafına alıp rukn-u Iraki yönüne ilerleyerek yapmak.
6. Tavaf› Hatim’in dışından yapmak.
7. Tavaf bitince iki rek’at tavaf namazı kılmak.
8. Tavafı yedi şavta tamamlamak.
9. Ziyaret tavafını bayram günlerinde yapmak. Tavafın vaciblerinden herhangi birinin terki, cezayı gerektirir. Tavaf yeniden yapılırsa ceza düşer.
TAVAFIN
SÜNNETLERİ
1-
Necasetten taharet.
2- Tavafa başlarken, Hacerü’l-Esved’in hizasına, Rukn-i Yemani tarafından gelmek.
3- Tavafa başlarken ve her şavtın sonunda Hacer-i Esved’i istilam etmek.
4- Sonunda sa’y olan tavaflarda erkeklerin ıztıba ve remel yapması
5- Şavtları ara vermeden yapmak.
6- Tavaf esnasında zikir, tekbir, tehlil ve dua ile meşgul olmak.
7- Ziyaret tavafını bayramın birinci günü yapmak.
8- Tavafa başlarken Hacer-i Esved’in karşısında “Bismillahi Allahü ekber” derken ellerini kaldırmak.Tavafın sünnetlerinin mazeretsiz terki mekruhtur.
Fakat mazeretsiz de terkedilmiş olsa cezayı gerektirmez.
2- Tavafa başlarken, Hacerü’l-Esved’in hizasına, Rukn-i Yemani tarafından gelmek.
3- Tavafa başlarken ve her şavtın sonunda Hacer-i Esved’i istilam etmek.
4- Sonunda sa’y olan tavaflarda erkeklerin ıztıba ve remel yapması
5- Şavtları ara vermeden yapmak.
6- Tavaf esnasında zikir, tekbir, tehlil ve dua ile meşgul olmak.
7- Ziyaret tavafını bayramın birinci günü yapmak.
8- Tavafa başlarken Hacer-i Esved’in karşısında “Bismillahi Allahü ekber” derken ellerini kaldırmak.Tavafın sünnetlerinin mazeretsiz terki mekruhtur.
Fakat mazeretsiz de terkedilmiş olsa cezayı gerektirmez.
TAVAFIN
YAPILIŞI
Hangi tavaf
yapılacaksa, ona niyet edilir. Rukn-i Yemani tarafından Hacer-i Esved’in
bulunduğu yere gelinir. Mümkünse tekbir ve tehlil ile Hacer-i Esved öpülür.
Mümkün olmadığı takdirde, Hacer-i Esved’e dönülür ve “Bismillahi Allahü ekber”
diyerek istilam yapılıp, sağ elin içi öpülür. Daha sonra tekbir, tahmid ve
salavat getirilir. Tavaf esnasında telbiye getirilmezİstilamdan sonra Kabe sol
tarafa alınarak tavafa başlanır. Her dönüş bir şavttır. Yedi şavt bir
tavaftır.
Kabe’nin kapısında ve rükünlerin her birinde duaları okunur, salat u selam, tekbir ve tehliller getirilir. Tavaf, Hatim’in dışından yapılır. Rukn-i Yemani’ye gelince el sürülür veya selamlama yapılıp, el öpülmez. Hacer-i Esved’e gelince tekrar istilam edilir. Birinci şavt tamamlanmış olur. Hanımlar, dua, tekbir ve tehlillerde seslerini yükseltmezler. Tavaflarını en tenha yerden yaparlar.Tavaf bittikten sonra mümkünse Makam-ı İbrahim’de, değilse Mescid-i Haram’ın müsait bir yerinde, kerahet vakitleri haricinde iki rek’at tavaf namazı kılınır. Bu namaz vacibdir. Birinci rek’atta Kafirun, ikinci rek’atta ihlas sureleri okunur.
Tavaf namazı kerahet vakitlerinde kılınmaz. Akşamın farzından sonra, önce tavaf namazı, sonra da akşamın sünneti kılınır. Tavaf namazından sonra, Kabe-i Muazzama’ya dönerek ayakta bol bol zemzem içilir,ihlas ve samimiyetle dua edilir.
Kabe’nin kapısında ve rükünlerin her birinde duaları okunur, salat u selam, tekbir ve tehliller getirilir. Tavaf, Hatim’in dışından yapılır. Rukn-i Yemani’ye gelince el sürülür veya selamlama yapılıp, el öpülmez. Hacer-i Esved’e gelince tekrar istilam edilir. Birinci şavt tamamlanmış olur. Hanımlar, dua, tekbir ve tehlillerde seslerini yükseltmezler. Tavaflarını en tenha yerden yaparlar.Tavaf bittikten sonra mümkünse Makam-ı İbrahim’de, değilse Mescid-i Haram’ın müsait bir yerinde, kerahet vakitleri haricinde iki rek’at tavaf namazı kılınır. Bu namaz vacibdir. Birinci rek’atta Kafirun, ikinci rek’atta ihlas sureleri okunur.
Tavaf namazı kerahet vakitlerinde kılınmaz. Akşamın farzından sonra, önce tavaf namazı, sonra da akşamın sünneti kılınır. Tavaf namazından sonra, Kabe-i Muazzama’ya dönerek ayakta bol bol zemzem içilir,ihlas ve samimiyetle dua edilir.
SA’Y NEDİR ?
Sa’y; hac ve umrenin menasikinden olup,
Safa ile Merve arasında yedi defa gidip gelmektir. Allahü Teala, Hacer Validemizin
itaat ve sadakatine ithafen umre ve hac yapan herkese onun gibi sa’yi vacip
kıldı.
SA'YIN
VACİBLERİ
1- Sa’yi
yürüyerek yapmak (Hasta, yaşlı ve sakat olanlar arabaya binebilirler).
2- Sa’yi yedi şavta tamamlamak.
2- Sa’yi yedi şavta tamamlamak.
SA'YIN
SÜNNETLERİ
1- Tavaf
bitince ara vermeden sa’ye başlamak.
2- Necasetten taharet
3- Hadesten taharet.
4- Sa’ye giderken Hacer-i Esved’i istilam etmek.
5- Her şavtta Safa ve Merve tepelerinde, Kabe’nin görülebileceği yere çıkmak.
6- Safa ve Merve’de Kabe’ye donerek tekbir, tehlil ve dua etmek.
7- Erkekler iki yeşil direk arasında “hervele” yapıp, diğer kısımlarda yavaş yürümek.
8- Bütün şavtları ara vermeden yapmak.
9- Sa’y esnasında tekbir, tehlil ve dua ile meşgul olmak.
2- Necasetten taharet
3- Hadesten taharet.
4- Sa’ye giderken Hacer-i Esved’i istilam etmek.
5- Her şavtta Safa ve Merve tepelerinde, Kabe’nin görülebileceği yere çıkmak.
6- Safa ve Merve’de Kabe’ye donerek tekbir, tehlil ve dua etmek.
7- Erkekler iki yeşil direk arasında “hervele” yapıp, diğer kısımlarda yavaş yürümek.
8- Bütün şavtları ara vermeden yapmak.
9- Sa’y esnasında tekbir, tehlil ve dua ile meşgul olmak.
SA'YIN
YAPILIŞI
Hacer-i
Esved istilam edildikten sonra Safa’ya gidilir ve niyet edilir. Safa tepesine
çıkınca Beytullah’a dönülür.Duada olduğu gibi eller kaldırılır. Hamd ve sena
edilir. Üç defa tekbir getirilir. Tehlilde bulunulur. Salevat-ı şerife
getirilir.Kendisi ve Müslümanlar için dua ettikten sonra, dualarla Merve’ye
doğru yavaş, yavaş yürünür.Yeşil direğe gelince ‘Hervele’ yapılıp, ikinci yeşil
direğe kadar koşulur. İki yeşil direk arasında şöyle dua edilir:
İkinci yeşil
direkten sonra normal şekilde yürünür. Merve’ye gelindiği zaman Beytullah’a
dönülür. Safa’da olduğu gibi tekbir, zikir ve dua edilir. Böylece sa’yın
birinci şavtı tamamlanmış olur. Aynı şekilde Safa’dan Merve’ye dört
gidiş, Merve’den Safa’ya üç dönüş olmak üzere, yedi şavt yapılınca sa’y
tamamlanmış olur. Sa’ydan sonra Mescid-i Haram’da iki rek’at namaz
müstehabtır. Merve’de namaz kılınmaz.
MEDİNE-İ
MÜNEVVERE
Medine-i
Münevvere Arabistan’ın kuzey batısında, Kızıldeniz’e 130 km. uzaklıkta olup
deniz seviyesinden yüksekliği 619 m.dir. Bugün Medine-Mekke arasında ulaşım,
hicret yolu olarak bilinen 418 km.lik otoyol vasıtasıyla sağlanmaktadır. Şehrin
kurulduğu geniş düzlüğün Kuzeyi Uhud Dağı, güneyi Âir Dağı, Doğusu Vâkım ve
Batısı da Vebere hareleriyle (volkanik lav akıntısının oluşturduğu siyah bazalt
taşlıklar) kuşatılmıştır. vardır. Bu günkü nüfusu 900.000 civarındadır. (Kasım
2006) Eski ismi Yesrib olan bu şehre, Rasülüllah Efendimiz’in bu şehri
nurlandırması ile Dârulhicre, Medînetünnebi, Medine-i Münevvere denilmektedir
MEDİNE-İ
MÜNEVVERE
Medine-i
Münevvere Rasulullah Efendimiz’in hicret vatanıdır
Başkaları
yardım elini çekerken, yardım elini uzatan şehirdir.
İslam
devletinin ilk başşehridir
Dini mübini
İslamı tebliğ için yabancı ülkelere elçiler göndererek onları İslama davet
ettiği şehirdir.
Mekke-i
Mükerreme’den sonra en mübarek şehirdir.
Kuran-ı
Kerim’in yarıdan fazlasının indirildiği yerdir.
O nurlu
şehir ki;
Hâtemül
Enbiya orada, huzuruna varanlarla mesafe yok arada
Rasülüllah’ın
dünya ve ahiret arkadaşları iki şehit, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer orada,
Âhirete
açılan dünya penceresi, cennet bahçesi (Ravza-i Mutahhara) orada. (Ravza-i Mutahhara’dan
başka yeryüzünde cennetten olduğu bildirilen başka bir yer yoktur.)
Başta Hz
Osman (r.a.) olmak üzere 10 bin sahabinin medfun bulunduğu “Cennetü-l Bakî”
orada
Başlarında
Hz. Hamza’nın bulunduğu 70 şehitle kendisine bakan gözleri nurlandıracak Uhud
Dağı orada
Kıblemizin
değiştiği “Mescid-i Kıbleteyn” orada,
Takva
üzerine bina edilen “Mescid-i Kubâ” ve “Yedi Mescidler” orada.
Nasıl
gözyaşı dökülmez ve gaflet edilir burada? Mekke-i Mükerreme ve Medine-i
Münevvere’nin bütün beldelerden üstün olduğu üzerine ittifak vardır.
Peygamber
Efendimiz buyuruyorlar ki:
ألمدينة قبة الاسلام ودارالإيمان وأرض الهجرة
ومثوى الحلال والحرام
“Medine,
İslam’ın kubbesi, imanın yurdu, hicret mahalli, helal ve haramın açıklandığı
makamdır.” (Terğib, 2/228)
من إستطاع أن يموت بالمدينة فليمت بها فإنى
أشفع لمن يموت بها
“Kimin
Medine’de ölmeye gücü yeterse orada vefat etsin, muhakkak ben, burada vefat
edenlere şefaat edeceğim.” (Terğib, 2/223)
Medine-i
Münevvere’ye saygı ve hürmet gerekir. Burada yapılan ibadetlerin gerek
füyûzâtında, gerekse neticede ihsan olunan sevaplarda üstünlük ve fazlalık
vardır. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de ikamet etmek, nefsine
güvenip oranın haklarına ve edeblerine riayet edemeyecekler için mekruhtur.
(Lübab Şerhi, s.351)
İmam-ı Malik
Medine’ye girdiği zaman, binmesi için katır getirdiklerinde yürüyemezdurumda
mazereti olduğu halde, “Rasülüllah Efendimiz’in mübarek ayaklarıyla bastığıbir
yeri katırın ayakları ile çiğnemek bana münasip değildir” diyerek katıra
binmeyi reddetmiş ve Rasülüllah’ın huzuruna zorlukla ulaşmıştır.
Şair Nâbi
bir heyetle beraber hacca gider. Medine-i Münevvere’ye yaklaştıkları zaman
heyetteki bir paşanın ayağını uzatıp yattığını görür ve seslice şu beyti okur:
Sakın!
Terk-i edebden gûyi mahbub-i Hüdâ’dır bu.
Nazargâh-ı
ilâhidir makâm-ı Mustafâ’dır bu.
Habib-i
kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette,
Tefevvügu
kerde-i arş-ı cenâb-ı kibriyâ’dır bu.
Murââtı edeb
şartıyla Nâbi gir bu dergâha,
Metâf-ı
kudsiyan’dır, Bûsegâh-ı enbiyâ’dır bu.
Manası:
Peygamberimiz’in
beldesine girerken edebsizlikten sakın.
Çünki burası
Nazargâh-ı İlâhidir, Makâm-ı Mustafâdır.
Bu makam
Habib-i Kibriyânın istirahat ettiği yerdir.
Fazilet
bakımından Arş-ı Âlânın dahi üstündedir.
Ey Nâbi, bu
dergâha edebe riayetle gir. Çünki burası;
Enbiyânın
yüz sürdüğü, rûhâniyetin tavaf ettiği yerdir.
Sabah olunca
müezzinlerin minârelerden bu beyitlerini söylediklerini görünce sorarlar:
Siz bu
beyitleri kimden öğrendiniz? Cevap verirler: “Bu gece Efendimiz bize bu
beyitleri talim ettirdi ve minarelerden söylememizi emir buyurdular” derler.
Ecdadımız bu
mübarek beldeye çok saygı göstermişler: Abdülhamid Han Hazretleri Hicaz
Demiryolunun yapımı sırasında demiryolunu yapan ekibe (hürmet ve tazim ifadesi
olarak) şu talimatı vermiş: “Medine-i Münevvere’ye yaklaştığınız zaman mümkin
olan aletlerin üzerine keçe sarınız ki, fazla gürültü olmasın. Peygamber
Efendimiz’in, Ehl-i
beytin ve
burada yaşayanların ruhları rahatsız olmasın.”
Ey bâd-ı
sabâ, uğrarsa yolun semt-i Harameyn’e Ta’zimimi arzeyle, Resûlü’s-sekaleyne.
1- CENNETÜ’L
BAKÎ
Medine’nin
Bakî’ veya Bakî’u-garğad adı verilen mezarlığı şehrin güneydoğusunda Mescid-i
Nebevi’nin yakınında yer almaktadır.
İlk defa
Rasülüllah (s.a.v.) tarafından bezarlık haline getirilen bu alan daha
önce“Garğad” adı verilen bir tür çalılıkla kaplı idi. Türkler arasında daha çok
“Cennetü’-bakî” adıyla meşhurdur. Bu mezarlığa muhacirlerden ilk defnedilen
Peygamberimiz’in sütkardeşi Osman İbn-i Ma’zun” , ensardan ise Es’ad b.
Zürâre’dir.
3. halife
Hz. Osman Bakî kabristanlığında medfundur.
Peygamberimizin
amcası Hz. Abbas, halası Safiye ve bazı torunları da buradadır.
Efendimiz’in
oğlu İbrahim, kızları Rukiye ve Zeyneb, Hz. Fâtıma ile oğlu Hasan da
buraya
defnedildiler. Kerbelâ’da şehid edildikten sonra Şam’a götürülen Hz. Hüseyin’in
başı,
Muaviye
tarafından Medine’ye gönderilince annesinin yanına defnedildi.
Bakî’a
defnedilenler arasında Rasül-ü Ekrem’in “benim ikinci annem” dediği Hz.Ali’nin
annesi Fâtıma binti Esed ile mübarek zevceleri-mü’minlerin annelerinden Hz.
Âişe, Hz. Hafsa, Hz. Ümmü Seleme, Hz. Zeyneb binti Huzeyme, Hz. Zeyneb binti
Cahş, Safiye, Reyhâne ve Mâriye bulunmaktadır.
Cennetü’l-Baki’a
Ehl-i beytin ileri gelenlerinin yanında başta Abdurrahman b. Avf,Sa’d b. Ebû
Vakkas, Abdullah b. Mes’ûd, Suheyb er-Rûmî ve Ebû Hureyre olmak üzere on bin
civarında sahabe, tabiinden bir çok zevat, günümüze kadar bir çok evliya
medfundur.
Rasülüllah
Efendimiz zaman zaman Cennetü’l-Bak’i’a giderek orada medfun
bulunanlara
dua ederdi. Bakî’ ehlini ziyaret müstehaptır.
Kabristanlıkta
Hz. Osman, Allah’ın Rasülünün amcaları Abbâs, Hz. Âişe, Hz. Hasan gibi
sahabilerin kabirleri üzerine inşa ettirilen türbelerle diğer mezar yapıları
daha sonradan ortadan kaldırılmış, mezarlar sadece baş ve ayak uçlarına konulan
küçük taşlarla belirlenmiştir.
Genişlemelerle
birlikte günümüzde 180.000 m2’ye ulaşan Cennetü’l-Baki’ yine Medine mezarlığı
olarak kullanılmaktadır.
2- MESCİD-İ
ĞAMÂME (MUSALLÂ)
Rasül-ü
Ekrem bayram namazlarını Mescid-i Nebevî’de değil, buraya güneybatı yönünde 500
m. mesafedeki açık alanda kıldırırdı. Bazen yağmur duası için de kullanılan ve
Medine’ye gelen kafilelerin konakladığı Menâha adlı bu yerin bir bölümü musallâ
haline getirilmişti.
Ömer b.
Abdülaziz Medine valiliği esnasında burayı imar etmiş ve bundan sonra “Mescid-i
Musallâ” adıyla anılmıştı.
Rasülüllah
(s.a.v.) bayram namazı ve yağmur duası için buraya çıktığı zaman kendisini bir
bulutun gölgelemesi sebebiyle sonraki dönemlerde Ğamâme Mescidi adıyla meşhur
oldu.
Sultan I.
Abdülmecid tarafından yeniden inşa edilen 32,5 x 23,5 m. ölçüsündeki Mescidi
Ğamâme güney tarafında büyük bir kubbe, kuzey tarafında ise bu büyük kubbeyle
uyumlu beş küçük kubbe ile örtülüdür.
Sultan II.
Abdülhamid döneminde ve 1990’da kapsamlı bir tamirattan geçirilen mescid,
Osmanlı mimari tarzını hâlâ korumaktadır.
3- MESCİD-İ
EBÛ BEKİR ES-SIDDÎK
Medine
musallâsında yer alan mescidlerden biridir. Mescid-i Musallâ’sının
kuzeybatısındaki Amîdiyye sokağının başındadır. Hz. Ebu Bekir (r.a.) halifeliği
sırasında burada bayram namazı kıldırdığı için bu adı almıştır. Bu yerde Peygamber
Efendimiz de bayram namazı kıldırmıştır.
İlk defa
Ömer b. Abdülaziz tarafından inşa edilen mescid, 1838’de Sultan II. Mahmud
tarafından yenilenmiştir. 1990’da tamirattan geçirilen ve 292 m2’lik bir alanı
kaplayan mescid halen Osmanlı mimari tarzını korumaktadır
4- MESCİD-İ
ALİ B. EBÛ TÂLİB
1662’de
Medine’yi ziyaret eden Ebû Sâlim el-Ayyâşî, Peygamber Efendimiz’in muhtelif
yerlerde bayram namazı kıldırdığını, bunlardan üç tanesinin meşhur olduğunu
kaydeder. Bunlardan biri de Mescid-i Ebu Bekir’in hemen kuzeyinde, Hz. Osman
evinde isyancılar tarafından kuşatıldığında Hz. Ali’nin Medine musallâsında
bayram namazını kıldırdığı yerdir.
İlk defa
Ömer b. Abdülaziz tarafından inşa edilen Mescid-i Ali, 1990’da 882 m2’lik
biralan üzerine eski tarzına benzer bir şekilde inşa edilmiştir
5- MEDİNE
İSTASYONU
1900 yılında
yapımına başlanan ve 1908’de Medine’ye ulaşan Hicaz Demiryolu ile
Medine-İstanbul arasında bağlantı kurulmuştur. I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı
Devleti’nin bölgeden çekilmesinin ardından Hicaz Demiryolu âtıl hale gelmiştir.
Bugün
yeniden canlandırılmaya çalışılan Hicaz Demiryolunun son durağı olan
Medine’deki istasyon binasıyla yanındaki Osmanlı tarzı cami hâlâ ayaktadır.
6- UHUD DAĞI
Uhud Dağı
Medine-i Münevvere’nin kurulduğu düzlüğü kuzeyden kuşatır. 8 km. uzunluğunda ve
110 m. yüksekliğindedir. Mescid-i Nebevi’ye uzaklığı 5 km.dir.
Tek başına
bulunduğu, bölgedeki herhangi bir dağ silsilesine bağlı olmadığı için bu adı
almıştır. Uhud Dağı, bugün doğuda Medine Havaalanı yoluyla, batıda Tarîkuluyûn
ile kuşatılmış ve gelişen şehre dâhil olmuştur.
Mekke
müşrikleriyle yapılan mücadelenin önemli safhalarından olan Uhud Savaşı burada
gerçekleşmiş ve adını buradan almıştır.
Hz. Enes
(r.a.) buyurdu ki:
“Rasülüllah
(s.a.v.) yanında Ebu Bekir, Ömer ve Osman Radıyallahü anhüm ecmain oldukları
halde Uhud’a çıktılar. Uhud Dağı sevincinden sallandı. Rasülüllah ayağı ile
Uhud’a vurarak şöyle seslendi:
“Sabit ol ey
Uhud! Çünkü senin üzerinde bir nebi, bir sıddık, iki de şehit var.”
Diğer
hadis-i şeriflerinde buyurdular ki:
إن احدا جبل يحبنا ونحبه
“Uhud bir
dağdır. O bizi sever, biz de onu severiz.
أحد ركن من أركان الجنة
“Uhud cennet
köşelerinden bir köşedir.” (Etterğîb ve’t terhib c.2, s.223)
UHUD SAVAŞI
Bedir
Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğrayan Kureyşliler intikam hisleri ile
topladıklar 3000 kişilik bir ordu ile Bedir’den bir yıl sonra Medine’ye
yürüdüler. Peygamberimiz Medine-i Münevvere’de kalıp müdafaa harbi yapmak
istiuordu. Fakat Bedir Harbi’ne katılmamış bazı gençler ile ashabdan
bazılarının ısrarı üzerine Uhud’a gitmeye karar verdi.
700 sahabi
ile Uhud Dağı’nın eteklerine gelen Rasülü Ekrem, stratejik önem taşıyan Ayneyn
(Okçular) tepesine 50 okçu yerleştirdi ve onlara savaşın seyri ne olursa olsun
kendisinden talimat gelmedikçe yerlerinden ayrılmamalarını emretti.
Müslümanlar
başlangıçta galip görünse de Ayneyn tepesindeki okçuların burayı terk etmeleri
üzerine müşrikler arkadan saldırıp savaşın seyrini değiştirdiler.
Rasül-ü
Ekrem’in öldürüldüğüne dair bir haberin yayılması üzerine harb yavaşladı.
Müslümanlar
Uhud Dağı’nın eteklerine çekilirken müşrikler Ebu Süfyan’ın etrafında
toplandılar. Böylece iki ordu birbirinden ayrıldı ve savaş sona erdi. (3/625)
Çok çetin
geçen bu harpte Allah’ın Rasülü’nün dişi kırıldı, dudağı ve yanağı yaralandı.
Ayrıca
aralarında Hz. Hamza’nın da bulunduğu 70 sahabi şehid oldu.
Peygamber
Efendimiz şehidlerin hepsini Uhud’da toprağa verdirip namazlarını kıldı.
UHUD
ŞEHİTLERİNİ ZİYARET
Uhud
şehidleri anıldığı zaman “Allah’a yemin ederim ki, ashabımla birlikte şehid
olup Uhud Dağı’nın eteğinde gecelemeyi ne kadar isterdim” (Beyhaki, Delâil-i
Nübüvve 3,304) buyurmuşlardır.
Efendimiz
(a.s.) zaman zaman Uhud Şehidliği’ni ziyaret eder ve yüksek sesle şu ayeti
kerimeyi okurdu:
سلام عليكم بما صبرتم فنعم عقبى الدار
“Sabrettiğiniz
için size selam olsun, ahiret saadeti ne güzeldir.” (Ra’d, 24)
Peygamber
Efendimiz Uhud şehidlerini bizzat ziyaret ettiği, ashabına da ziyaret etmeyi
teşvik etmiştir.
Peygamber
Efendimiz Uhud şehidlerinin başı ucunda: “Ben sizin Allah katında diriler
olduğunuza şahidim.” Eshâb-ı Kirama dönerek; “Bunları ziyaret edin ve
selamlayın, Allah’a yemin ederim ki, bunlar kıyamete kadar selamlayana karşılık
verir” buyurdular.
(Mirâtü-l
Haremeyn, c.2, s.1026)
Rasülüllah
Efendimiz bir defasında şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Kulun ve Rasülün onların
şehid olduklarına şahitlik eder; onlar da kıyamet gününe kadar kim kendilerini
ziyaret eder ve selam verirse kendisine mukabelede bulunurlar.” (Beyhaki,
3,307)
Peygamber
Efendimiz’den sonra halifeleri de burayı ziyaret etmeyi adet edinmişlerdir.
Hz. Fatıma
validemiz de fırsat buldukça, bazen iki üç günde bir Uhud’a gider, amcası Hz.
Hamza’nın kabrini ziyaret eder, ağlar, dua eder ve kabrini düzeltirdi.
Rasülüllah’ın
hanımı Ümmü Seleme (r. Anhâ) buraya giderek şehidleri selamlardı.
Sa’d b. Ebû
Vakkas (r.a.) Medine-i Münevvere’den ayrılırken mutlaka Uhud
Şehidliği’ni
ziyaret eder, kendilerine üç defa selam verir ve daha sonra yanındakilere
dönerek; “siz, selamınıza karşılık verecek bir topluluğa selam vermez misiniz
ki, onlar kıyamete kadar selam verene mukabele edecekler” derdi
UHUD
ŞEHİTLERİ
Uhud Şehidliği’nin
bulunduğu yerin bir kısmının sel yatağına yakın olması ve Medine-i
Münevvere’nin su ihtiyacını karşılayan kanalın geçmesi sebebiyle bazı kabirler
46 yıl sonra Cennet’ül Bakî’ye nakledilmiş, Hz. Hamza (r.a.) başta olmak üzere
bazıları burada kalmıştır.
Emeviler
döneminde Ömer b. Abdülaziz’in Medine Valiliği sırasında başlattığı
Peygamberimiz’in hatıralarının korunmasına yönelik faaliyetler Abbasiler
devrinde de sürdü. Rasülüllah Efendimiz’in yaralandığı alan ile Uhud’da şehid
olanların kabirlerinin bulunduğu yerlere açıklayıcı işaretler konuldu. Bazı
kabirlerin üzerine kubbeli mezarlar yapıldı.
Abbasi
Halifesi Nasır Lidinillah’ın annesi Hz. Hamza’nın mezarını türbe haline
getirdi. Bu türbede Hz. Hamza’nın yanı sıra Mus’ab b. Umeyr ve Abdullah b. Cahş
(r.a.)’ın kabirleri vardır. Türbenin yanında bugün “Mescid-i Hamza” adıyla
mevcut olan mescid yapıldı.
Kanuni
Sultan Süleyman çeşitli dönemlerde tamirat geçiren Meşhed-i Hamza’yı 1543’de
yeniden yaptırdı. Şehidliğin kuzey tarafında Rasül-ü Ekrem’in yaralandığı alana
1849 yılında Sultan 1. Abdülmecid tarafından “Kubbetü’senâyâ” adı verilen bir
kubbe yaptırıldı. Mescid-i Hamza’nın doğusunda Hz. Hamza’nın şehid olduğu
alanda yaptırılan kubbeye de “Kubbetülmesrâ” adı verilmiştir. Bugün hiçbir
türbe ve mezar yapısının bulunmadığı Uhud Şehidliği, etrafı duvarla çevrili bir
alan olarak ziyaret edilmektedir.
7- MESCİD-İ
KIBLETEYN
Medine-i
Münevvere’nin kuzeybatısındaki Vebere haresinde ve Mescid-i Nebevi’nin 5 km.
uzağında yer almaktadır. İlk adı, içinde bulunduğu kabile bölgesinden dolayı
Benî Seleme Mescidi iken Rasülü Ekrem’in burada öğle namazını kıldırdığı sırada
kıblenin Kudüs’deki Mescid-i Aksâ’dan Kabe’ye çevrilmesi üzerine “iki kıbleli
mescid” manasına gelen “Mescid-i Kıbleteyn” adını almıştır.
İslamiyetin ilk
yıllarında kıble, Kudüs’deki Mescid-i Aksâ idi. Peygamber Efendimiz ve ona iman
edenler Mekke döneminde olduğu gibi hicretten sonra da an altı veya on yedi ay
Kudüs’deki Mescid-i Aksâ istikametine dönerek namazlarını eda
ediyorlardı.Mescid-i Nebevî ile Mescid-i Kubâ’nın mihrapları buraya yönelik
olarak yapılmıştı. Fakat Rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz Kudüs’e yönelerek namaz
kılmakla beraber, içinde hep Kabe-i
Muazzama’ya
yönelmek arzusu vardı. Bu hususta dua ediyor ve vahyin gelmesini arzu ediyordu.
Medine’de
Yahudiler de yaşıyordu… Onların da kıblesi Kudüs… Bundan Yahudiler kendilerine
pay çıkarttılar.
“Ne acaib
iştir! Dini bizden ayrı, fakat kıblesi bizim gibi!” sözler sarfediyorlardı. Bu
sözler Resulullah efendimize kadar geldi. Bu söylentilerden, kalb-i şerifleri
incindi. Bir gün Cebrail aleyhisselam geldiğinde, ona buyurdular ki: “Ey
Cebrail! Allahü teâlânın,
yüzümü,
Yahudilerin kıblesinden Kabe’ye çevirmesini arzu ediyorum.”
Cebrail
aleyhisselam da; “Ben, ancak bir kulum. Bunu, Allahü teâlâdan niyaz et!” diye
cevap verdi.
Hicretten 18
ay kadar sonra Şaban ayının 15. günü Rasülüllah (s.a.v.) Seleme Oğulları
yurdundaki bu mescidde öğle namazını kıldırıyordu. Namazın iki rekatı eda
edilmişti ki, kıblenin çevrilmesi ile alakalı aşağıdaki ayet-i kerime nazil
oldu.
قال الله تعالى : قد نرى تقلب وجهك فى السماء
فلنولينك قبلة ترضاها
فول وجهك شطرالمسجدالحرام وحيث ما كنتم فولوا
وجوهكم شطره .
“Yüzünün gök
yüzüne çevrilmekte olduğunu görüyoruz. Seni elbette hoşlanacağın kıbleye
döndüreceğiz. O halde yüzünü hemen Mescid-i Haram’a doğru çevir. Ey müminler,
yüzlerinizi onun yönüne çevirin.” (Bakara, 144)
Peygamber
Efendimiz yönünü Beyt-i Makdis’den Kabe-i Muazzama’ya çevirdi. Cemaat da
safları ile birlikte döndüler ve son iki rekatı Kabe’ye doğru kıldılar. Bundan
dolayı bu mescide “Mescid-i Kıbleteyn” (iki kıbleli mescid) denilmiştir.
Bu
değişiklik her tarafta duyuldu. Karalamak için bahane arayan Yahudiler ve onun
gerisinde saklı münafıklar hemen ortaya atıldılar:
– Önce bir
yöne sonra başka yöne, bu ne demek? Ve devam ettiler:
“Eğer bizim
kıblemizde kalsaydı, kitaplarımızda geleceği haber verilen peygamber O’dur
derdik”
Bu söze
kendileri de aslında inanmıyorlardı. Maksatları zihinleri karıştırmaktı… Pek
ala onlar da biliyordu ki, Resulullah kitaplarında bildirilen Peygamberdi.
Fakat kabul etmediler.
Çünkü
kendilerinden değildi… Bunu hazmedemediler.
Namazdan
sonra Eshabı kiramdan bazıları sordu:
– Ey Allahın
Resulü! Ya bizim bu zamana kadar kıldığımız namazlar ne olacak?
Cevap ayet-i
kerimeymle geldi:
“Allah sizin
imanınızı (namazlarınızı) zayi etmez!”
Ömer b.
Abdülaziz, Medine valiliği sırasında Mescid-i Kıbleteyn de dahil olmak üzere
Rasulullah Efendimiz’in namaz kıldığı bütün mescidleri yenilemiştir.9 Memlük
Sultanı Kayıtbay zamanında tavanı yenilenmiş, avlusu da bir duvarla
çevrilmiştir.
Mescid-i
Kıbleteyn’in ilk ciddi imarı Kanuni Sultan Süleyman devrinde 1543-44’te
gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde cami iki kıblesinde de yer alan revaklarla
birlikte 425 m2 lik bir alanı kaplıyordu ve üzeri daha önce olduğu gibi ahşap
bir çatıyla örtülmüştü.
1987’de
Suudi Hükümeti tarafından genişletilerek yeniden inşa edilmiştir. Caminin içi
modern tarzda süsleme motifleriyle ve Türk hattatı Hasan Çelebi’nin yazdığı
celî sülüs ve kûfî hatlarla bezenmiştir
8- MESCİD-İ
KUBÂ
Kuyuları ve
hurma bahçeleriyle meşhur verimli bir vaha üzerinde kurulmuş olan ve adını
buradaki bir kuyudan alan Kubâ, Mekke yolu üzerinde bulunan bir köydü.
Rasülüllah Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicretleri esnasında Medine’ye yaya
bir saatlik mesafede bulunan Kubâ’ya ulaştı. 14 gün müsafir kaldı. Bu süre
içerisinde Evs’in bir kolu olan Amr b. Avf oğullarından Gülsûm b. El-Hedm’in
evinde misafir kaldı; genişliğinden dolayı daha uygun gördüğü Sa’d b. Hayseme
el-Ensari’nin evinde de ashabıyla sohbet etti. İnşaatında bizzat kendilerinin
de çalıştığı İslam’da ilk mescidi yaptırdı. Burada namaz kıldı. Sa’d b.
Hayseme’nin evinde Rasülüllah’ın (s.a.v.) namaz kılarak ashabıyla sohbet ettiği
yer 1985’te
gerçekleşen son imara kadar korunmuş, bu genişletmede Kubâ Mescidi’ne dâhil
edilmiştir.
Kubâ
Mescidi, Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksâ’dan sonra en faziletli
mesciddir.
Kubâ
Mescidi’nde namaz kılmayı umreyle eşdeğer gören Peygamber Efendimiz,
Medine’de
bulunduğu zamanlar Cumartesi, bazen da Pazartesi günleri ve Ramazan’ın 17. günü
Mescid-i Kubâ’ya giderek namaz kılar, burada verilen Kur’an-ı Kerim derslerini
denetler, kendisine sorulan soruları cevaplandırırdı.
Kur’an-ı
Kerim’de Tevbe Suresinin 108. ayetinde sözü edilen mescidin Kubâ Mescidi olduğu
kabul edilir:
قال الله تعالى : لمسجد أسس على التقوى من
أولويوم أحق أن تقوم فيه. فيه رجال
يحبون أن يتطهروا والله يحب المطهرين
“Tâ ilk
günden takva üzere tesis edilen mescid içinde namaz kılman elbette daha
layıktır. Onun içinde çok temizlenmeyi sevenler vardır. Allah da çokca
temizlenenleri sever.” (Tevbe, 108)
Âyet-i
Kerimede zikri geçen “temizliği seven erkekler” ifadesi ile Kubâ halkı
kastedilmiştir. Çünkü onlar su ile istincayı âdet haline getirmişlerdi
(Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, ilgili âyetin tefsiri).
Kuba
Mescidini ziyaret etmek ve burada namaz kılmak müstehaptır. Burası, Hz.
Peygamber (s.a.s)’in, düzenli olarak Cumartesi günleri, zaman zaman da
Pazartesi günleri ziyaret etmeyi âdet haline getirdiği bir mesciddi. Oraya
bazen binekli olarak bazen yaya gider ve namaz kılardı.
Bir hadîs-i
şeriflerinde bunu müslümanlara da tavsiye ederek şöyle buyururlar:
“Kim evinde
güzelce temizlenip abdest aldıktan sonra başka maksatla değil, sadece namaz
kılmak için Kuba Mescidi’ne giderse bir umre yapmış gibi sevap kazanır.”
(Tecrid c.4,
s.212
9- CUMA
MESCİDİ
Peygamber
(s.a.v.) Efendimiz Hicret sırasında Kubâ’ya ulaşarak burada Mekke’den gelecek
olan Hz. Ali (r.a.) ve diğer muhacirleri beklemek üzere 14 gün kaldı.
24 Eylül 622
Cuma günü Medine’ye hareket etti. Yaklaşık 500 metre sonra Ranuna vadisinde
Beni Sâlim kabilesinin içinden geçerken kabile halkı Efendimiz (sallallahu
aleyhi vesellem)i bırakmadılar. İkramda bulundular.
Rânûnâ’ya
vardıklarında öğle vakti olmuştu. Cumanın farziyyeti ile alakalı ayet-i kerime
nazil olunca buradaki namazgâhta ilk Cuma hutbesini okudu ve ilk cuma namazını
kıldırdı.
Daha sonra
bu ilk Cuma namazının hatırasını yaşatmak için “Mescid-i Cuma” adıyla meşhur
olan bir mescid yaptırıldı.
Bu mescide
“Âtike” veya Beni Sâlim kabilesi içerisinde olduğu için “Beni Sâlim” mescidi de
denir. Ayrıca mescidi “vadi” de denir. Çünkü bu mescid “Ranuna vadisi”nin
içerisindedir.
Bu mescid
1990’lı yıllarda yeniden yapıldı. Türk mimarisini andıran yapısıyla arzı endam
eden bu mescid, Kubâ mescidinin 350 m. kuzeyine düşmektedir. Mimarı Mahmut
Kirazoğlu dur.
10- MESCİD-İ
ZÜLHULEYFE (MÎKÂT MESCİDİ)
Zülhuleyfe,
Medine yönünden Mekke’ye gideceklerin ihram yeri (mîkât) olarak Peygamber
Efendimiz tarafından belirlenmiştir. Bugün Hz. Ali’ye nisbetle “Âbâr-ı Ali”
(Ebyâr-ı Ali) adıyla anılan Zülhuleyfe’deki bu mescidin Mescis-i Nebevî’ye
uzaklığı yaklaşık 11 km.dir. Medine’nin güneybatı sınırı buraya kadar
ulaşmıştır. Rasülüllah Efendimiz daha önce iki umre yolculuğunda yaptığı gibi,
Vedâ Haccı sırasında da Zülhuleyfe’de geceleyerek semûre adlı bir ağacın
altında namaz kılmıştır. 1 Bundan dolayı buraya Mescid-i Şecere adı da verilir.
Peygamberimizden sonra Medine’den Mekke’ye gidenler burada ihrama girmişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanından itibaren inşa edildiği bilinen mescide onun
namaz kıldığı yer, yakın zamana kadar belirgin hale getirilerek muhafaza
edilmişti. Sonraki dönemlerde çeşitli tamiratlar geçiren Mescid-i Zülhuleyfe,
Melik Fahd zamanında yeniden inşa edildi ve çevresi umre ve hac ihramına girmek
için buraya geleceklerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde modern bir tarzda
düzenlendi.
Hisar Turizm - 2016 - Tüm Hakları
Saklıdır.
Merhaba bende inşallah yakın bir tarihte umreye gitmek istiyorum. Umre fiyatlarını araştırıyorum bu aralar uygun bir firma bulursam gitmek istiyorum. https://ammarturizm.com/umre-fiyatlari bu firmayı çok duydum inşallah sizlere de gitmek nasip olur.
YanıtlaSil