قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ: نَوِّرُوا مَنَازِلَكُمْ بِالصَّلَاةِ وَقِرَاءَةِ
الْقُرْآنِ . (هب)
بيغمبر
أفندز بيوردلر : " أولرينزى ( نافله ) نمز قلاراق و قرآن اوقويارق نورلندرنز
."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Evlerinizi (nafile) namaz kılarak ve Kur’ân-ı Kerîm okuyarak nurlandırınız.”
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-Îmân)
Hicrî:11 Ramazan 1436 Fazilet
Takvimi
KUR’ÂN-I KERÎM’İN MUSHAF HALİNE GELMESİ
Hak Teâlâ Kur’ân-ı azîmüşşânın tamamını levh-i mahfuzdan dünyâ semâsına Kadir gecesinde indirdi. Sonra Resûl-i Ekrem Efendimize (s.a.v.) ceste ceste yirmi yahut yirmi üç senede inzâl buyurdu.
Hazret-i Cebrâîl Kur’ân-ı Kerîm’i getirdiğinde âyetin yerini de öğretir ve şu âyeti şu sûrede şuraya koy der, Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) de vahiy kâtiblerine böylece yazmalarını emrederdi.
Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) zamanında yazılmış olarak muhâfaza olunuyordu. Lâkin nesih ihtimali bulunduğundan bir yere toplanmış değil idi. Resûlullâh Efendimizin vefatından sonra Hazret-i Ebûbekr’in emriyle Mushaf haline getirildi. Sonra Hazret-i Osman’ın emriyle Mushaf çoğaltıldı.
Ashâb-ı kiramdan bazıları Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını hıfzetmiş (ezberlemiş) idi ki onlara “Kurrâ” denirdi. Resûlullâh (s.a.v.) zamanında dört kişi Kur’ân hıfzı ve ta‘lîmi husûsunda meşhûr idi: Muhâcirlerden Abdullah bin Mes‘ûd, Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe; Ensardan ise Muâz bin Cebel ve Übeyyibni Ka‘b’dir. (Radıyallâhü anhüm)
Hicretin 11’nci senesinde Yemâme Harbinde Kurrâ’dan yetmiş zât şehîd oldu. Kurrâ’nın en meşhûr dördünden biri olan Sâlim Hazretleri de bunlar arasında idi.
Hazret-i Ömer, Hz. Ebûbekr’e “Diğer muhârebelerde de Kurrâ’dan vefât edenlerin çoğalıp da Kur’ân’ın büyük bir kısmının onlarla birlikte gitmesinden korkuyorum. Kur’ân-ı Kerîm’i cem etmenizi münâsip görüyorum” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ebûbekir, Zeyd bin Sâbit’e (r.a.): “Sen Resûlullâh zamanında vahiy kâtipliği yaptın ve biz (Ashâb-ı kirâm) sana bu hususta tam itimad ederiz. Şimdi sen Kur’ân’ın ayetlerini araştır ve bir araya topla” dedi.
Hz. Zeyd, Resûlullâh (s.a.v.) zamanında Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını, hafızlardan ve yazılmış olanlardan bir araya topluyordu. İhtiyatının fazlalığından sırf ayetlerin yazılı olmasını kâfi görmüyor, bir ayeti Resûlullâh’dan bizzât işitmiş olan bir kişinin de şâhitliği olmadıkça kabûl etmiyordu. Hâlbuki Kur’ân-ı Kerîm’in tamamı kendisinin de hafızasında idi. Böylece Kur’ân-ı Kerîm Mushaf haline geldi. (Te’lif-i Kur’an, Cevdet Paşa)
Hicrî:11 Ramazan 1436 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder