6 Haziran 2015 Cumartesi

DÜNYA VE ÂHİRETTE EN HAYIRLI AZIK: TAKVÂ



سُئِلَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ    عَنْ أَكْثَرِ مَا يُدْخِلُ النَّاسَ الْجَنَّةَ فَقَالَ تَقْوَى اللهِ وَحُسْنُ الْخُلُقِ . (ت)
" رسول الله ( صلى الله عليه وسلم  )  أفندمزه إنسانلريك جنته اك جوق كيرديرن شى نه در ؟  ديه صورولدى . ’ الله دان قورقمق و كوزل آحلاق ‘ بيوردولار ."
Resûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz’e ‘İnsanları cennete en çok girdiren şey nedir?’ diye soruldu. ‘Allah’tan korkmak ve güzel ahlâk’ buyurdular.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 18 Şaban  1436   Fazilet Takvimi 

DÜNYA VE ÂHİRETTE EN HAYIRLI AZIK: TAKVÂ


Allâhü Teâlâ, Bakara Sûresinin 197. âyet-i celîlesinde buyuruyor ki
 وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوٰى
(meâli): “…Bütün hazırlığınızı görün, azığınızı iyice tedarik ediniz, takvâlı olun. Çünkü en hayırlı zâd (azık) takvâdan ibarettir…”
Âyet-i Kerîmedeki “Zâd” kelimesi yiyecek, içecek, giyecek, binecek vesair ihtiyaçlara sarf edilecek mal demektir ki lisanımızda “levâzım” denilir. Yemenliler hacca azıksız olarak gelirler ve “Biz mütevekkiliz” derler, halka yük olurlardı. Bu Âyet-i Kerîme Yemenliler hakkında nâzil olmuş, dilencilikten ve halka ağırlık vermekten korunup sakınmaları için azık hazırlamaları emredilmiştir.
Bu âyet-i celîle gösteriyor ki takvâ (küfürden imana, isyandan itaata ve gafletten zikre dönmek) taleb edilecek, elde edilmesi için çalışılacak şeylerin en güzîdesi; seçilmişidir. Her fenalıktan korunup takvâ mertebesine ermek için de azığını ve levâzımını tedârik etmek lâzımdır. Bunu tedârik etmeyen ve tedârik etmek için çalışmayanlar, ihtiyaç yüzünden fenalığa, sıkıntıya ve vebâle düşebilirler.
Aynı zamanda insanların diğer azıkları ne kadar bol olsa takvâları bulunmadıkça yine mesûd olamaz, fenalıktan korunamazlar. Nefislerinin helâk edici arzularına bir ihtiyaç gibi atılırlar. O halde azık tedâriki, takvânın tahsiline vâsıta olacağı gibi takvâ hissine sâhip olan da azık tedâriki için elbette çalışırlar. Bu sûretle ‘hayırlı azık takvâdır’ ve ‘takvâ en hayırlı azıktır’ demektir.
Bu âyet-i celîle şunu da anlatıyor ki: “İnsan için iki sefer muhakkaktır. Birisi dünyada sefer, birisi de dünyadan seferdir.”
Dünyada yolculuk için yiyecek, içecek, binecek lâzım olduğu gibi dünyadan âhirete sefer için de bir azık lâzımdır. Bu da Allâhü Teâlâ’yı bilmek ve Allâhü Teâlâ’yı sevmek sûretiyle Allâh’ın korumasına girmek ve Allâh’dan başka her şeyden yüz çevirmek ile Allâh’dan başkasından bir şey istememektir. Ve bu Allâh’ın korumasına götüren takvâ azığı dünyadaki ihtiyaçlar için tedârik edilen diğer azıktan daha hayırlıdır.
Hicrî: 18 Şaban  1436   Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder