قَالَ
صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ وَلِيَ مِنْكُمْ عَمَلًا
فَأَرَادَ اللهُ بِهِ خَيْرًا جَعَلَ لَهُ وَزِيرًا صَالِحًا إِنْ نَسِيَ
ذَكَّرَهُ وَإِنْ ذَكَرَ أَعَانَهُ. (ن)
" سزدن برينز بر اش باشنه كجر ده الله تعالى ده او كمسيه حير
مراد ادرسه اونه صالح بر وزير ( آرقاداش و
ياردمجى ) إحسان أدر . او آرقاداش اونوتدوغى شيء حطرلاتر ، حطرلاديغنى ده
يابماسينه ياردمجى اولور ."
“Sizden biriniz bir iş başına geçer de Allâhü Teâlâ da o kimseye
hayır murad ederse, ona sâlih bir vezir (arkadaş ve yardımcı) ihsan
eder. O arkadaş unuttuğu şeyi hatırlatır, hatırladığını da yapmasına
yardımcı olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Nesâî)
Hicrî: 22 Şaban 1436 Fazilet
Takvimi
İCTİHAD VE İCMA
Peygamber Efendimize (s.a.v.) vahiy gelir ve ümmetine tebliğ buyurur idi. Peygamberimizin vefatından sonra ise Kur’ân-ı Kerîm ile, Kur’ân-ı Kerîm’de açıklanmayan meseleler için ise Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine uyarak amel edildi. Ashâb-ı Kirâm, bir meseleyi eğer Peygamberimizin sünneti ile de halledemezlerse re’y ve kıyas ile ictihad ederek amel ederlerdi.
İslâm çağlarının en hayırlısı sahabe zamanıdır. Onlar hep hidayet yıldızlarıdır. Ashâb-ı Kirâm, ilim ve hikmeti, ilim ve hikmet madeni olan Peygamberimizden almışlardı. Bu gibi incelikleri herkesten iyi bilirlerdi. Kur’ân-ı Kerîm’in tefsiri, onlardan öğrenildi. Bunca hadîs-i şerîfler, onlardan işitildi. Dînin hükümleri, onlardan alındı. Onlardan öğrendiğimiz dînin kâidelerini ele alıp da onların hareketlerini tenkid etmek bizim haddimiz mi?
Ashâb-ı güzînin ihtilâfları, hep içtihadlarındandı. Dünyâ maksatlarından değildi. Onların pâk ve nurlu kalbleri baş olma sevgisi ve siyasetten uzak idi. İctihadda ihtilaf etseler de hak ve doğruyu anladıklarında hemen doğruya teslim olur; ittifak ediverirlerdi.
İşte bu cihetle İslâm’ın ilk asrında bir ictihad kapısı açıldı. Gerek Ashâb-ı Kirâm, gerek diğer müctehidler bir meselede ittifak edince artık tereddüd ve şüpheye mahal kalmadı ve işte buna “İcmâ-ı ümmet” denildi.
Bir meselede ittifak edilerek icma da olmazsa içtihada salahiyetli âlimler içtihat ettiler. Her müctehid, kendi rey’i ile ictihad etti, insanlar da tâbi’ oldukları müctehidin içtihadı ile amel ettiler.
Peygamberimizin (s.a.v.) vefat buyurdukları gün halife kim olacağı hakkında hadîs-i şerîflerde ona dâir bir açıklık olmadığından Ashâb-ı Kirâm arasında fikir ihtilâfı oldu. Ashâb-ı Kirâm, İslâm milletinin fikirleri bir olarak hareket edip kuvvet kazanması için bir doğru yol aradılar.
Onların icmâı neticesinde de Peygamberimizin zaman-ı saadetinden sonra hilâfet adı ile bir emaret-i İslâmiyye (İslâm idâresi) teşekkül etti ki âlemde hiç bir vakit öyle üstün bir hükûmet teşkil olunmamıştır. (Kısas-ı Enbiyâ, A. Cevdet P.)
Hicrî: 22 Şaban 1436 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder