قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ: اَلصِّيَامُ
جُنَّةٌ مِنَ النَّارِ فَمَنْ أَصْبَحَ صَائِمًا فَلا يَجْهَلْ يَوْمَئِذٍ وَإِنْ
امْرُؤٌ جَهِلَ عَلَيْهِ فَلا يَشْتُمْهُ وَلا يَسُبَّهُ وَلْيَقُلْ إِنِّي
صَائِمٌ. (ن)
" اوروج جهنم دن ( وبتون فنالقلردان ) قورويان بر قالقان در . سزدن برينز اوروجلى
بولوندغى كون جاهللك أديب كوتو سوز سويلمه سين شايت بريسى اونونله إتشير و اونه
جركين كلملر قولله نرسه بن اوروجلويوم
دسين . "
“Oruç, cehennemden (ve bütün fenâlıklardan) koruyan bir kalkandır.
Sizden biriniz oruçlu bulunduğu gün cahillik edip kötü söz söylemesin.
Şâyet birisi onunla itişir ve ona çirkin kelimeler kullanırsa; ‘Ben
oruçluyum’ desin.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Nesâî)
Hicrî: 5 Ramazan 1436 Fazilet
Takvimi
FIKIH: ÖŞÜR
Öşür arâzisinden çıkan mahsûlün zekâtına, -onda bir (1/10) demek
olan- öşür denilmiştir. Öşür; âyet, hadîs ve icmâ ile sâbit bir farzdır.
Âyet-i kerîmede
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا اَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبٖيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِاٰخِذٖيهِ اِلَّا اَنْ تُغْمِضُوا فٖيهِ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ غَنِىٌّ حَمٖيدٌ
(meâlen): “Ey îmân edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz (helâl)lerinden infâk edin (zekât ve öşür verin). Gözünüzü yummadan (sıkılmadan) alıcısı olmadığınız şeylerin yaramazını vermeye yeltenmeyin. Ve bilin ki Allah Ganî’dir (sadakalarınız sizin menfaatiniz içindir) ve Hamîd’dir (herkes Allâh’a hamd ve şükür borçludur).”
(Bakara Sûresi, âyet 267) buyurulmuştur.
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا اَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبٖيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِاٰخِذٖيهِ اِلَّا اَنْ تُغْمِضُوا فٖيهِ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ غَنِىٌّ حَمٖيدٌ
(meâlen): “Ey îmân edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz (helâl)lerinden infâk edin (zekât ve öşür verin). Gözünüzü yummadan (sıkılmadan) alıcısı olmadığınız şeylerin yaramazını vermeye yeltenmeyin. Ve bilin ki Allah Ganî’dir (sadakalarınız sizin menfaatiniz içindir) ve Hamîd’dir (herkes Allâh’a hamd ve şükür borçludur).”
(Bakara Sûresi, âyet 267) buyurulmuştur.
Bir arazî, yağmur, çay veya ırmak sularıyla sulanırsa mahsulatı onda
bir nisbetinde; dalyanlar, dolablar, hayvanlar veya satın alınacak sular
ile bütün sene veya senenin yarısından fazla sulanırsa yirmide bir
nisbetinde öşür verilir. Tohumlar veya amele ücretleri vesair masraflar
bundan düşülmez.
Öşürde, arâzî sâhibinin akıllı, bâliğ (ergen), zengin olması şart
değildir. Öşürde itibâr, arâzî sâhibine değil, arâziyedir. Yânî, mal
sâhibi; çocuk, deli veya fakir de olsa öşür ile mükelleftir. Altın,
gümüş, para ve ticâret mallarından yılda bir defa zekât vermek lâzımdır.
Arâzide ise yılda kaç mahsûl elde edilirse, hepsinden ayrı ayrı öşür
vermek lâzımdır. Diğer malların zekâtında, malın-paranın üzerinden bir
yıl geçmesi şart olduğu hâlde, mahsûllerde bir yıl geçmesi îcap etmez.
Bal, ceviz, susam, fındık, fıstık, çam fıstığı, payam (badem), zeytin
ve benzeri maddeler ile pamuk, palamut, pelit, keten tohumu, şeker
kamışı, şeker pancarı, çay yaprağı ve benzeri mahsullerden öşür verilir.
Çayır otu, dut yaprağı, fesleğen yaprağı, buğday, mısır, pirinç, nohut,
mercimek, bakla, fasulye, soğan, sarımsak, kavun, karpuz, salatalık,
üzüm, incir, elma, armut, şeftali, erik gibi her türlü meyvelerden ve
yulaf, fiğ, burçak gibi her türlü hayvan gıdâsından öşür verilir.
Öşrü verilen üzüm bağının içinde meyve ağaçları olsa veya bağ
arasında soğan, sarımsak ekilse, o ağaçların meyvelerinden, soğan ve
sarımsaktan da öşür vermek lâzımdır. Öşür arâzisi içinde, ekilmediği
hâlde kendiliğinden çıkan mahsûlden de öşür verilir.
Hülâsa, İmâm-ı A’zam Hazretleri: “Yerden, araziden elde edilen mahsûlün azında da çoğunda da öşür farzdır.” buyurdular.
Hicrî: 5 Ramazan 1436 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder