22 Haziran 2015 Pazartesi

ÖŞÜR



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلصِّيَامُ جُنَّةٌ مِنَ النَّارِ فَمَنْ أَصْبَحَ صَائِمًا فَلا يَجْهَلْ يَوْمَئِذٍ وَإِنْ امْرُؤٌ جَهِلَ عَلَيْهِ فَلا يَشْتُمْهُ وَلا يَسُبَّهُ وَلْيَقُلْ إِنِّي صَائِمٌ. (ن)
" اوروج جهنم دن ( وبتون فنالقلردان )  قورويان بر قالقان در . سزدن برينز اوروجلى بولوندغى كون جاهللك أديب كوتو سوز سويلمه سين شايت بريسى اونونله إتشير و اونه جركين كلملر قولله نرسه  بن اوروجلويوم دسين . "

Oruç, cehennemden (ve bütün fenâlıklardan) koruyan bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu bulunduğu gün cahillik edip kötü söz söylemesin. Şâyet birisi onunla itişir ve ona çirkin kelimeler kullanırsa; ‘Ben oruçluyum’ desin.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Nesâî)
Hicrî: 5 Ramazan  1436   Fazilet Takvimi 

FIKIH: ÖŞÜR

Öşür arâzisinden çıkan mahsûlün zekâtına, -onda bir (1/10) demek olan- öşür denilmiştir. Öşür; âyet, hadîs ve icmâ ile sâbit bir farzdır. Âyet-i kerîmede
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا اَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبٖيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِاٰخِذٖيهِ اِلَّا اَنْ تُغْمِضُوا فٖيهِ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ غَنِىٌّ حَمٖيدٌ
 (meâlen): Ey îmân edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz (helâl)lerinden infâk edin (zekât ve öşür verin). Gözünüzü yummadan (sıkılmadan) alıcısı olmadığınız şeylerin yaramazını vermeye yeltenmeyin. Ve bilin ki Allah Ganî’dir (sadakalarınız sizin menfaatiniz içindir) ve Hamîd’dir (herkes Allâh’a hamd ve şükür borçludur).”  
(Bakara Sûresi, âyet 267) buyurulmuştur.
Bir arazî, yağmur, çay veya ırmak sularıyla sulanırsa mahsulatı onda bir nisbetinde; dalyanlar, dolablar, hayvanlar veya satın alınacak sular ile bütün sene veya senenin yarısından fazla sulanırsa yirmide bir nisbetinde öşür verilir. Tohumlar veya amele ücretleri vesair masraflar bundan düşülmez.
Öşürde, arâzî sâhibinin akıllı, bâliğ (ergen), zengin olması şart değildir. Öşürde itibâr, arâzî sâhibine değil, arâziyedir. Yânî, mal sâhibi; çocuk, deli veya fakir de olsa öşür ile mükelleftir. Altın, gümüş, para ve ticâret mallarından yılda bir defa zekât vermek lâzımdır. Arâzide ise yılda kaç mahsûl elde edilirse, hepsinden ayrı ayrı öşür vermek lâzımdır. Diğer malların zekâtında, malın-paranın üzerinden bir yıl geçmesi şart olduğu hâlde, mahsûllerde bir yıl geçmesi îcap etmez.
Bal, ceviz, susam, fındık, fıstık, çam fıstığı, payam (badem), zeytin ve benzeri maddeler ile pamuk, palamut, pelit, keten tohumu, şeker kamışı, şeker pancarı, çay yaprağı ve benzeri mahsullerden öşür verilir. Çayır otu, dut yaprağı, fesleğen yaprağı, buğday, mısır, pirinç, nohut, mercimek, bakla, fasulye, soğan, sarımsak, kavun, karpuz, salatalık, üzüm, incir, elma, armut, şeftali, erik gibi her türlü meyvelerden ve yulaf, fiğ, burçak gibi her türlü hayvan gıdâsından öşür verilir.
Öşrü verilen üzüm bağının içinde meyve ağaçları olsa veya bağ arasında soğan, sarımsak ekilse, o ağaçların meyvelerinden, soğan ve sarımsaktan da öşür vermek lâzımdır. Öşür arâzisi içinde, ekilmediği hâlde kendiliğinden çıkan mahsûlden de öşür verilir.
Hülâsa, İmâm-ı A’zam Hazretleri: “Yerden, araziden elde edilen mahsûlün azında da çoğunda da öşür farzdır.” buyurdular.
Hicrî: 5 Ramazan  1436   Fazilet Takvimi 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder