20 Mayıs 2015 Çarşamba

SALEVÂT-I ŞERÎFENİN FAZİLETİ



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:   مَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ يَتَوَضَّأُ فَيُسْبِغُ الْوُضُوءَ ثُمَّ يَقُولُ أَشْهَدُ أَنْ لَا اِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا فُتِحَتْ لَهُ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ الثَّمَانِيَةُ يَدْخُلُ مِنْ أَيِّهَا شَاءَ. (حم)
" سزدن برى عبدست آلير و عبدستنى اكسكسز اولراق تماملر صكره اشهد ان لا اله الا الله و اشهد ان محمد عبده ورسوله درسه كندسينه جنتين سكز قابىسو آجلر ديله ديغى قابى دان جنته كيرر ."
“Sizden biri, abdest alır ve abdestini eksiksiz olarak tamamlar, sonra ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh’ derse kendisine cennetin sekiz kapısı açılır, dilediği kapıdan cennete girer.” (Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
Hicrî: 2 Şaban  1436   Fazilet Takvimi  

SALEVÂT-I ŞERÎFENİN FAZİLETİ


Resûlullâh Efendimize salevât-ı şerîfe getirmek Allâhü Teâlâ’nın rahmetine ve mağfiretine vesîle olur. En kısa salevat “Allâhümme Salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed” demektir.
Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular:
• “Gece sabaha karşı bir acâib rüya gördüm; ümmetimden bir adam sırât üzerinde güçlükle yürümekte; elleri ve dizleriyle emekleyerek ilerlemeye çalışmaktaydı. Bu sırada bana getirdiği salevâtları geldi ve elinden tutarak onu kaldırdı ve sırâtı geçirdi.” (Taberânî ve Deylemî)
“Bana salevâtı çok getiriniz. Muhakkak kabirde ilk önce benden suâl olunacaksınız. ” (Sehâvî)
İnsan ölüp defnolunduğunda iki melek gelip kabir suâllerini sorarlar: ‘Rabbin kimdir, peygamberin kimdir, dînin nedir?’ derler.
Her kim dünyada kelime-i şehâdeti ve Peygamber Efendimize salevâtı çok okursa bu iki meleğe cevâbı kolay verir:
“Rabbim Allâh’dır, Peygamberim Muhammed aleyhisselâmdır, dînim de İslâm’dır” der. Bundan sonra kabri cennet bahçelerinden bir bahçe olur.
Süfyân-ı Sevrî rahimehullâh buyurdu:
Kâbe’yi tavaf ederken hacılardan Peygamber Efendimize çok salevât getiren bir adam gördüm. Ona “Burası Allâhü Teâlâ’ya duâ edilecek yerdir.” dedim. Dedi ki:
“Bak, sana halimi bildireyim de anla. Memleketimde iken vefâtı yaklaşan bir kardeşim vardı. Ölümü anında yüzünün karardığını gördüm. Kardeşimin bu haline çok üzülmüştüm. Bu sırada yanımıza nurlu yüzü kandil gibi parlayan bir zât geldi. Eliyle meshedince kardeşimin yüzü ay gibi parlamaya başladı. Çok sevindim ve:
“Şu yaptığınızdan dolayı Allâhü Teâlâ sizi hayırla mükâfatlandırsın. Siz kimsiniz” diye sordum,
“Ben Resûlullâh aleyhisselâma salevât-ı şerîfe getirenlerle alakadar olmakla vazifeli meleğim. Vazifemi böyle yaparım. Muhakkak kardeşin çok salevât-ı şerîfe okurdu.” dedi.
Hicrî: 2 Şaban  1436   Fazilet Takvimi  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder