قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
اَكْثِرُوا مِنَ الْاِسْتِغْفَارِ فِي شَهْرِ رَجَبَ
فَاِنَّ للهِ فِي كُلِّ سَاعَةٍ مِنْهُ عُتَقَاءَ مِنَ النَّارِ وَاِنَّ للهِ
مَدَائِنَ لَا يَدْخُلُهَا اِلَّا مَنْ صَامَ شَهْرَ رَجَبَ. (كنز)
"
رجب آينده جوقجه إستغفار أدينز الله تعالى
نيك بو آيك هر آننده جهنم دن آزاد أتدغى قوللرى واردر محقق الله تعالى نيك ( جنتته ) اؤيله كوشكلرى
واردركى اورايه آنجق رجب آينده اوروج طوطان كره بلر ."
“Receb ayında çokça istiğfar ediniz. Allâhü Teâlâ’nın bu ayın her
anında cehennemden azad ettiği kulları vardır. Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın
(cennette) öyle köşkleri vardır ki oraya ancak Receb ayında oruç tutan
girebilir.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 11 Recep 1436 Fazilet
Takvimi
“AMEL DEFTERİNDE ÇOK İSTİĞFÂR BULUNAN KİMSEYE MÜJDELER OLSUN”
Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi vesellem buyurdular:
“Muhakkak kalblerde demirin paslandığı gibi pas meydana gelir. Onun cilâsı istiğfardır; Allâhü Teâlâ’dan günahlarının bağışlanmasını istemektir”
“Amel defterinde çok istiğfâr bulunan kimseye müjdeler olsun”
Akıllı kimseye layık olan çok istiğfâr getirmesi, Allâhü Teâlâ’dan affını ve mağfiretini taleb etmesidir. Zira Hak Teâlâ Tevvâb’dır; kendisine tevbe ve istiğfâr edenin tevbesini kabûl eder, günahlarını affeder. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا الَّلَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّ الَّلُ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلَى مَا فَعَلُوا وَهُمْ يَعْلَمُونَ سورة ال عمران: ١٣٥
Meâlen- şöyle buyurmuştur: “Ve onlar ki bir kabahat yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri vakit Allâhü Teâlâ’nın azâbını veya azametini anarlar da derhal günahlarına istiğfar ederler. Günahları da Allah’dan başka kim mağfiret eder? Hem yaptıklarına bile bile ısrar etmezler.”
(Âl-i İmrân s., âyet 135)
Resûlullâh Efendimiz aleyhisselâm buyurdular:
وقال النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم فِيمَا يَحْكِي عَنْ رَبِّهِ عَزَّ وَجَلَّ: (أَذْنَبَ عَبْدٌ ذَنْباً فَقَالَ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي. فَقَالَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى: أَذْنَبَ عَبْدِي ذَنْباً فَعَلِمَ أَنَّ لَهُ رَبّاً يَغْفِرُ الذَّنْبَ وَيَأْخُذُ بِالذَّنْبِ. ثُمَّ عَادَ فَأَذْنَبَ، فَقَالَ: أَيْ رَبِّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي. فَقَالَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى: عَبْدِي أَذْنَبَ ذَنْباً فَعَلِمَ أَنَّ لَهُ رَبّاً يَغْفِرُ الذَّنْبَ وَيَأْخُذُ بِالذَّنْبِ. ثُمَّ عَادَ فَأَذْنَبَ فَقَالَ: أَيْ رَبِّ اغْفِرْ لي ذَنْبِي. فَقَالَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى: أَذْنَبَ عَبْدِي ذَنْباً فَعَلِمَ أَنَّ لَهُ رَبّاً يَغْفِرُ الذَّنْبَ وَيَأْخُذُ بِالذَّنْبِ، اعْمَلْ مَا شِئْتَ فَقَدْ غَفَرْتُ لَكَ) متفق عليه واللفظ لمسلم. أي: ما دمتَ تذنب ثم تتوب غفرت لك.
النسائي في سننه الكبرى
“Bir kul günah işler de:
“Ya Rabbi, bir günah işledim, onu mağfiret et” diye duâ eder. Rabbi de:
“Kulum günahlarının hesâbını soracak ve bağışlayacak Rabbi olduğunu bildi mi? İşte ben de kulumu bağışladım” buyurur. Sonra Allâh’ın dilediği kadar müddet geçtikten sonra bir günah daha işler. Kul yine:
“Ya Rabbi bir günah daha işledim, onu da bağışla” der. Hak Teâlâ da:
“Kulum günahlarının hesabını soracak ve bağışlayacak Rabbi olduğunu bildiği için ben de onun günahını bağışladım” buyurur. Sonra Allâh’ın dilediği kadar müddet geçtikten sonra bir günah daha işler. Kul yine:
“Ya Rabbi, bir günah daha işledim, onu da bağışla” der. Hak Teâlâ:
“Kulum günahlarının hesâbını soracak ve bağışlayacak Rabbi olduğunu bildi mi? Ben onun günahını bağışladım” buyurur. Böyle ne kadar tekrar etse yine Allâhü Teâlâ onu bağışlar.
“Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: Kim benim günahları mağfirete kudret sâhibi olduğumu bilirse onu mağfiret ederim. Bana hiçbir şeyi şirk koşmadıkça onun günahının çokluğuna bakmam.”
Hicrî: 11 Recep 1436 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder