قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : لَا يَسْتَقِيمُ إِيمَانُ عَبْدٍ حَتَّى يَسْتَقِيمَ قَلْبُهُ وَلَا يَسْتَقِيمُ قَلْبُهُ حَتَّى يَسْتَقِيمَ لِسَانُهُ. (حم)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : قلبى دوروست اولمادان ( قلبنده عبادتلره صاريلب كوناحلردان صاقنمه عزيم و غيرتى اولمادان ) هيجبر قلون إيمانى ( و عملى ) دوروست اولماز . ديلى دوروست اولمادان ده قلبى دوروست اولماز . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kalbi dürüst olmadan (kalbinde ibadetlere sarılıp günahlardan sakınma azim ve gayreti olmadan) hiçbir kulun imanı (ve ameli) dürüst olmaz. Dili dürüst olmadan da kalbi dürüst olmaz.”
(Müsned-i Ahmed)
Hicrî: 28 Şevval 1445 Fazilet Takvim
KALBİ SAF VE İHLASLI OLANIN ECRİ BOL OLUR
İsmail Hakkı Bursevî (rah.) Hazretleri buyurmuştur ki:
İnsanın kalbi, bir ağacın kökü gibidir. O iyi olursa bütün âzâları iyi olur; o kötü olursa bütün âzâları kötü olur.
Binâenaleyh, işlenen amelin sevabının kat kat olması ve netice elde edilebilmesi, kalbin hâline bağlıdır. Bundan dolayı zekât ve sadaka vermeyi, müsafire ikram etmeyi ve her iyiliği, ihlâs ve gönül hoşluğu ile yapmak gerekir. Zira Allâh’ın rızâsı ümit olunan şeyleri isteksizce yapmak doğru değildir. Bunların karşılığı da âhirette verilir.
Mekke-i Mükerreme’de bir berber, ehlullâhtan bir zâtı yanında verecek parası veya başka bir şeyi olmadığından, Allâh rızası için ücretsiz tıraş etmişti. O tıraş olan zât da “Eğer bugün elime bir şey geçerse şu berbere vereyim.” diye niyet etti. Tıraştan sonra Mescid-i Harâm’a gitti. Mescide girdiği sırada birisi gelip eline, içerisinde bin altın bulunan bir kese verdi. O zât bunu alınca hemen gidip berbere vermek istedi. Berber ise “Heyhât, ben de seni ârif bir zât zannederdim, ben seni Allah rızası için tıraş etmedim mi? Peki Allah için işlediğim işin karşılığında nasıl ücret alabilirim?” dedi ve parayı kabul etmedi.
İşte berberin hâlini ve kalbinin temizliğini, tıraş olan zâtın da ahde vefâsını ve cömertliğini iyi düşünmek gerekir. Zira Hak yolunda olan gerçek müminlerin sıfatları budur.
Kalbin böyle saf olması, ya doğuştandır, Cenâb-ı Hak, onu saf olarak yaratmıştır (ki böyle zâtlar pek azdır) yahut sonradan tezkiye ile hâsıl olur. Tezkiye yani kulun kalbini mâsivâdan temizlemesi, gayet güç ve zordur. Bu sebepten, aynanın cilası için cilacıya ihtiyaç olduğu gibi kalbin tezkiyesi için de bir mürşid-i kâmile mürâcaat etmek lâzım gelir.
Hicrî: 28 Şevval 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder