قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ اَكَابِرَ مُجْرِمِيهَا لِيَمْكُرُوا فِيهَا وَمَا يَمْكُرُونَ اِلَّا بِاَنْفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ. (سورة الانعام، ١٢٣)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : ( مكه ، ده اولديغى كبى ) هر بلده ده اورالريك كناحلرينى ، او يرلرده هيله كارلق أتسينلر ديه ، بيوك ( طاننمش ) كمسلردن يابطق . حالبوكى اونلر هيله كارليغى ( باشقاسينه دكيل ) آنجق كنديلرينه يابارلر ده فارقنده اولمازلر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: “(Mekke’de olduğu gibi) her beldede oraların günahkârlarını, o yerlerde hilekârlık etsinler diye, büyük (tanınmış) kimselerden yaptık. Hâlbuki onlar hilekârlığı (başkasına değil) ancak kendilerine yaparlar da farkında olmazlar.”
(En’âm Sûresi, âyet 123)
Hicrî: 15 Zilkâde 1445 Fazilet Takvim
EBREHE’NİN ORDUSUNDA BULUNANLARIN AKIBETİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Fîl Sûresi’ni, Kureyş kavmine okuduğunda, Fil Vak‘asına şahitlik etmiş olan nice kimseler vardı. Bundan dolayı Hazret-i Allah, bu hâdiseyi anlatan sûre-i celîle’ye:
“Elem tera... (Görmedin mi?)” buyurarak başladı.
Mekke-i Mükerreme’de bulunan herkes, Ebrehe’nin ordusundaki fili sevk eden iki kişinin daha sonra âmâ olduklarını ve insanlardan dilendiğini görmüşlerdir.
Hattâ Fil Vak’ası’ndan yıllar sonra dünyaya gelen Âişe-i Sıddîka (r.anhâ) vâlidemiz şöyle buyurmuştur: “Ben, fili sevk edenin ve bakıcısının, gözleri görmez ve ayakları tutmaz bir hâlde Mekke-i Mükerreme’de, sürüne sürüne insanlardan yiyecek dilendiklerini gördüm.”
TEVBE ETMENİN BAZI FAYDALARI
Tevbe eden kimsenin kalbi nurlanır, bedeni kuvvetlenir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de bildirildiği üzere Hûd aleyhisselâm, kavmine şöyle buyurmuştur -meâlen-: “Ey kavmim! Rabb’inizden af dileyin, sonra ona tevbe edin ki üzerinize semânın feyzini, yağmurunu bol bol göndersin ve sizin kuvvetinize kuvvet katsın…” (Hûd S., âyet 52).
Hasan-ı Basrî Hazretleri buyurmuştur ki: “Muhakkak bir adam, güzel bir amel işlerse kalbinde bir nur ve bedeninde kuvvet hâsıl olur. Günah işleyen kişinin ise kalbinde zulmet, bedeninde zayıflık hâsıl olur.”
Tâbîinden Mu’temir bin Süleyman (rah.), babasından şöyle nakletti: “Kul, gizlice bir günah işler, fakat o günahın zilleti ve perişanlığı, kendisinde açıkça görülür.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Güzel huyları; kalpte nur, yüzde güzellik, amelde kuvvet olarak buldum. Günahları ise kalpte karanlık, yüzde leke ve amelde gevşeklik olarak gördüm.” buyurmuşlardır. Buradaki kuvvet, sâlih amel işlemeye muvaffak kılınmaktır. Yani güzel amel işleyen, daha fazla güzel amel işlemek için kuvvet kazanır. Günahkâr ise güzel amel işlemeye güç yetiremez. İçinde bulunduğu kötü hâlde ısrar eder, helâke maruz kalır.
Hicrî: 15 Zilkâde 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder