قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ. (سورة الصف، ٨)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : ( او كافرلر ) ، اللهيك نورونى ( إسلامى ) آغزلاريله سوندورمك إسترلر ، الله إيسه نورونى تماملايجيدر ، إسترسه كافرلر حوشلانماسنلر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: “(O kâfirler), Allâh’ın nûrunu (İslâm’ı) ağızlarıyla söndürmek isterler, Allah ise nûrunu tamamlayıcıdır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.”
(Saf Sûresi, âyet 8)
Hicrî: 14 Zilkâde 1445 Fazilet Takvim
FİL VAK‘ASI -3
Mekke-i Mükerreme ahâlîsi, Ebrehe’nin ordusundan kalan mal ve eşyaları aldılar. Bu seneye Araplar, Fil Senesi dediler. Bu hâdise, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) dünyayı şereflendirmelerinden 50 veya 55 gün evvel meydana geldi. O sene, Hz. Âmine, Hâtemü’l-Enbiyâ Efendimize hamile kalmış ve Hz. Abdullâh’ın alnındaki nur, Hz. Âmine validemizin alnında görülmüştü. O sıralarda Kureyşliler kıtlıktan çok daralmış iken Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) hürmetine Hak Teâlâ Hazretleri Kureyş’e o kadar bereket vermişti ki hepsi zengin olmuştu. Yine, Hâtemü’l-Enbiyâ Efendimiz hürmetine Kureyş kabilesi hem öyle büyük bir düşmanın şerrinden kurtuldu hem de böyle zahmetsizce bir hayli mal ve ganimete kavuştu.
Kur’ân-ı Kerîm’de Fil Sûresi’nde bu hâdise bildirilmiş ve Allâhü Teâlâ’nın dinine karşı muhalif cephe alan, Peygamber-i Zîşân’a düşmanlık gösteren kimselerin dünyada da nasıl müthiş felâketlere maruz kalacaklarına dair bir misâl-i ibret olmak üzere beyan buyurulmuştur.
Bu sûre-i celîle, bu ibretli kıssayı haber vererek din düşmanlarının, mukaddesâta suikast edenlerin böyle mahvolacaklarını ihtar buyurmaktadır. Resûlullah (s.a.v.) Efendimize de onun ulvî dininin devam edeceğini, bütün beşeriyet âlemine yayılacağını müjdelemektedir. Ayrıca bu vaka, her ne kadar Peygamberimiz (s.a.v.) dünyaya gelmeden evvel olsa da onun mucizelerindendir. Çünkü bu hâdise, Resûlullah (s.a.v.) Efendimizi davasında kuvvetlendirmek için ve onun zuhûruna bir hazırlık olmak üzere meydana gelmiştir.
Hazret-i İbrahim aleyhisselâm’ın zamanından beri Müslümanların mâbedi olan Kâbe-i Muazzama, her ne kadar bir zamanlar müşrikler tarafından putlar ile doldurulmuş ise de bu hâl geçici olup bilâhare Peygamberimizin vasıtası ile Müslümanların kıblegâhı olarak eski hâline getirilmiştir. Kıyamete kadar da ehl-i İslâm’ın mübarek bir ziyaretgâhı olacaktır.
Hicrî: 14 Zilkâde 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder