25 Mayıs 2024 Cumartesi

EN HAYIRLI ÜMMET


 

قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ ... (سورة آل عمران، ١١٠)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : ( أى آصحاب كرام، أى أمة محمد ) ، سز إنسانلر إيجن ( ميدانه ) جقارلمش أك خيرلى بر أمتسنز . زيرى سز ، إيليكى أمأدرسنز ، كوتولكدن من أيلرسنز و الله تعالى يه إيمان أدرسنز . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen:  “(Ey Ashâb-ı Kirâm, ey Ümmet-i Muhammed), siz insanlar için (meydana) çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. Zira siz, iyiliği emredersiniz, kötülükten meneylersiniz ve Allâhü Teâlâ’ya iman edersiniz…”

(Âl-i İmrân Sûresi, âyet 110)

Hicrî:    17  Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

 

EN HAYIRLI ÜMMET

 

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri, bir mektubunda şöyle buyuruyor:

Allâhü Teâlâ, Resûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem’i yaratmış olmasaydı, mahlûkatı yaratmaz ve Rab olduğunu izhar etmezdi. Hazret-i Âdem, su ile çamur arasında iken o, peygamber idi. Beşeriyetin Efendisi olan böyle bir Resûl-i Kerîm’i tasdik edenler, şüphesiz en hayırlı ümmettir. Allâhü Teâlâ’nın, “Siz (ey ümmet-i Muhammed), insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmet olmak üzere vücuda geldiniz.” (meâlindeki, Âl-i İmrân Sûresi, 110.) âyeti, onların hâlini anlatır. Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’i inkâr edenler (ona inanmayanlar) ise, âdemoğlunun en şerlileridir...

Resûlullah Efendimizin râzı olunan şerîatine ve sünnet-i seniyyesine uyma devleti ile müşerref olanlara ne mutlu! Bugün, Resûlullah Efendimizin getirmiş olduğu dinin hak olduğunu tasdik ederek yapılan az bir amel, çok amel yerine geçer. Bunda şaşılacak bir şey yok. Zira görmez misin, Ashâb-ı Kehf, elde ettikleri bütün derecelere bir tek iyi amel vâsıtasıyla nâil oldular. Onların yaptığı amel, inkâr edenlerin istila ettiği bir zamanda, yakînî iman nuru sebebiyle Allâhü Teâlâ’nın düşmanlarına boyun eğmeyip hicret etmekti.

Bu, şuna benzer; düşmanların galip olduğu ve muhaliflerin istila ettiği bir zamanda, askerin yapacağı küçük bir hareket, emniyetli bir vakitte meydana gelen ve bundan kat kat üstün hareketin ulaşamayacağı bir derecede makbul ve muteber olur.

Kezâ, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem, âlemlerin Rabbi’nin mahbûbu (sevgilisi) olunca, şüphesiz ona tâbi olanlar da, ona tâbi olmaları sebebiyle mahbûb olma mertebesine ulaşırlar. Zira seven kimse, sevdiği kimsenin hâllerinden birini bir şahsın üzerinde gördüğü zaman, bu münasebetle o şahsı da sever. Muhâlefet edenlerin hâlini de sen buna göre kıyâs et.

(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1/ m. 44, Fazilet Neşriyat)

Hicrî:    17 Zilkâde  1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder