26 Ekim 2016 Çarşamba

ALLAH’IN HUZURUNDA, ZÜHD VE VERÂ EHLİ OLACAKTIR




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَلَا إِنَّ رَبَّكُمْ وَاحِدٌ وَإِنَّ أَبَاكُمْ وَاحِدٌ أَلَا لَا فَضْلَ لِعَرَبِيٍّ عَلَى أَعْجَمِيٍّ وَلَا لِعَجَمِيٍّ عَلَى عَرَبِيٍّ وَلَا لِأَحْمَرَ عَلَى أَسْوَدَ وَلَا أَسْوَدَ عَلَى أَحْمَرَ إِلَّا بِالتَّقْوَى. (حم)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."          أى إنسانلر ! دقت أديك  محقق ربكز بردر ، بابانز بردر .  دقت أديك ، عراب ، يك عجم ، ءَ ، عجم ، يك  عراب  ، ءَ بياضيك سياحه ، سياحيك بياضه اؤستونليغو يوقدر . اؤستونلوك آنجق طقوى ( الله قورقوصو ) إيله در ."
Ey insanlar! Dikkat edin. Muhakkak Rabbiniz birdir, babanız birdir. Dikkat edin, Arab’ın Acem’e, Acem’in Arab’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ (Allah korkusu) iledir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî:   25  Muharrem   1438  Fazilet Takvimi 

ALLAH’IN HUZURUNDA, ZÜHD VE VERÂ EHLİ OLACAKTIR


İmam-ı Rabbânî Hazretleri Mektûbât’ında buyuruyor:
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
‘Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Ey kulum, sana farz kıldıklarımı edâ et ki insanların en âbidi (en çok ibâdet edeni) olasın. Yasak kıldıklarımdan da sakın ki insanların en verâlısı (harama düşme korkusundan şüphelilerden sakınanı) olasın. Sana rızık olarak verdiklerime de kanâat et, râzî ol ki insanların en zengini olasın.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Ebû Hureyre’ye (r.a.)
“Haram ve şüphelilerden sakın ki insanların en âbidi (en çok ibâdet edeni) olasın.” buyurdular.
Hasan-ı Basrî (rah.) buyurdular:
“Zerre kadar verâ, bin zerre ağırlığındaki nâfile sadaka, oruç ve namazdan daha hayırlıdır.”
Ebû Hureyre (r.a.) buyurdular:
“Yarın (cennette) zühd ve verâ ehli Allâhü Teâlâ’nın huzurunda oturacaklardır.”
Allâhü Teâlâ Mûsâ aleyhisselama şöyle vahyetti:
“Bana (rızâma) yaklaşanlar verâ ile yaklaştıkları gibi (başka bir şeyle) yaklaşamazlar.”…

( أَيُّهَا الْمَخْدُومُ الْمُكَرَّمُ الْمُشْفِقُ اْلأَكْرَمُ ) إِنْ تَيَسَّرَتِ التَّوْبَةُ عَنْ جَمِيعِ الذُّنُوبِ وَحَصَلَ الْوَرَعُ وَالتَّقْوَى مِنْ جَمِيعِ الْمُحَرَّمَاتِ وَالْمُشْتَبِهَاتِ فَذٰلِكَ نِعْمَةٌ عَظِيمَةٌ وَدَوْلَةٌ قُصْوَى وَإِلاَّ فَالتَّوْبَةُ مِنْ بَعْضِ الذُّنُوبِ وَالْوَرَعُ مِنْ بَعْضِ الْمُحَرَّمَاتِ أَيْضًا مُغْتَنَمَةٌ ؛ وَلَعَلَّ بَرَكَاتِ ذٰلِكَ الْبَعْضِ وَأَنْوَارَهُ تَسْرِي فِي اْلاَبْعَاضِ اْلاُخَرِ وَيَتَيَسَّرُ التَّوْفِيقُ لِلتَّوْبَةِ وَالْوَرَعِ مِنْ سَائِرِ الْمَعَاصِي أَيْضًا وَمَا لاَيُدْرَكُ كُلُّهُ لاَ يُتْرَكُ كُلُّهُ

Kıymetli evlâdım, bütün günahlardan tevbe etmeye, bütün haram ve şüpheli şeylerden uzak durmaya muvaffak olursan bu senin için büyük bir nimet ve yüce bir devlettir.
Bazı günahlardan tevbeye ve bazı haram ve şüphelilerden sakınmaya muvaffak olursan bu da bir nimet ve ganimettir. Umulur ki bir kısmına muvaffak olmanın bereketi ve nurları diğerlerine sirâyet eder de bütün günah ve haramlardan tevbeye ve sakınmaya muvaffak olunur. Çünkü tamamı elde edilemeyen, yapılamayan bir şey tamamen de terk edilmez…..” 
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbâni, 2/ m. 66)
Hicrî:   25  Muharrem   1438  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder