قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ: وَاللهُ فِي عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ.
(د)
" قل ، مؤمن قردشنيك ياردمنده اولديغى متدتجه الله تعالى ده
او قولون ياردنمده در ."
“Kul, mü’min kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allâhü Teâlâ da o kulun yardımındadır.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)
Hicrî: 18 Zilhicce 1436 Fazilet
Takvimi
“EY mü’minler! ALLÂH’IN YARDIMCILARI OLUNUZ…”
Allâh’a yardım: Allâh’ın emrini tutmak, dinine ve resûlüne yardım etmek demektir.
Ey mü’minler! Peygamberin davetine icabet ederek Allah için tam bir îmân ile yardım ediniz. Bütün iradelerinizi Allah yolunda sarf ederek Allâh’ın dinine ve Resûlüne Allah için, Allâh’ın .rızasına kavuşmak için yardımcı olunuz Böyle olursanız bütün düşmanlara gâlib gelir ve Tevbe sûresinin: “O Allah’dır ki o, resûlünü hidâyet kanunu ve hak dini (İslâm) ile bütün dinlerin üzerine geçirmek için gönderdi. Müşrikler, isterlerse hoşlanmasınlar.” meâlindeki 33. âyet-i kerimesindeki müjdelere erersiniz.
Ashâb-ı Kirâm Resûlullâh’ın (s.a.v.) yardımcıları olmuşlardır. Hakikaten Ashâb-ı Kirâm öyle çalıştılar, çok geçmeden müşrikleri ve Hıristiyanları yendiler. Hak dinini izhar eylediler. Öyle izhar eylediler ki İslâm’ın zuhûrunu ve bir Hazret-i Ömer hilâfetinin adaletini hâlâ bütün dünya hayret ve hasretle yâd etmektedir.
Ancak bu emir ve va’d yalnız Ashâb-ı Kirâm’a değil bütün mü’minleredir.
Hâsılı “Ey îmân edenler! Eğer siz Allâh’a yardım ederseniz. O size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz.” meâlindeki Muhammed sûresinin 7. Âyet-i kerîmesinde buyrulduğu üzere: Allâh’a yardım edenler yani îmândan sonra Allâh’ın emirlerini yerine getirmek, rızasına ermek için size şart kılmış olduğu niyet ve gayretlerinizi sarf etmek suretiyle dinine hizmet ederseniz Allah size yardım eder. Sizi düşmanlarınıza gâlip ve muzaffer kılar ve ayaklarınızı sıkı bastırır. Harb meydanlarında, cihad mevkilerinde ayaklarınızı kaydırmaz, sebat ve metânetle sizi pâyidâr eyler.
O halde öyle Allâh’ın yardımcısı olmayanlar, Allâh’ın yardımından mahrum kalıyorlarsa mahrumiyetlerinin sebebini İslâm dininde değil, kendi günahlarında aramalıdırlar. Çünkü Nisa sûresinin 79. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurulmaktadır:
“Sana hayır ve menfaat, taat ve sevap hâsıl olur, her ne ererse bil ki Allah’dandır. Kötülükten de başına her ne gelirse anla ki sendendir. Biz seni bütün insanlara bir resûl olarak gönderdik. Buna şâhid olarak Allah yeter.” (Hak Dîni Kur’an Dili, Saff sûresinin 14. Âyetinin Tefsîri’nden)
Hicrî: 18 Zilhicce 1436 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder