Kabe'nin Tarihi
KABE’NİN TARİHÇESİ
Hz. İbrahim ve Kabe
Hz. İbrahim'in zamanında, Mezopotamya Ovasında yaşayan kavimler taştan ve ağaçtan heykelcikler yapıyor ve bunlara tapıyorlardı.
Hz. İbrahim, kavminin taptığı bu sahte ilahlara tapmayı reddetmiş ve sadece tek ilah olan Allah'a inanmıştı. Kavminede putlara tapmamalarını, kainatın yaratıcısı yüce Allah'a inanmalarını sürekli olarak anlatıyordu. Ancak başta babası Azer olmak üzere kavmi Hz. İbrahime inanmayıp inkar etmişlerdi.
Kuran'ı Kerim'de bu durum şöyle anlatılır.
Hz. İbrahim'in zamanında, Mezopotamya Ovasında yaşayan kavimler taştan ve ağaçtan heykelcikler yapıyor ve bunlara tapıyorlardı.
Hz. İbrahim, kavminin taptığı bu sahte ilahlara tapmayı reddetmiş ve sadece tek ilah olan Allah'a inanmıştı. Kavminede putlara tapmamalarını, kainatın yaratıcısı yüce Allah'a inanmalarını sürekli olarak anlatıyordu. Ancak başta babası Azer olmak üzere kavmi Hz. İbrahime inanmayıp inkar etmişlerdi.
Kuran'ı Kerim'de bu durum şöyle anlatılır.
İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti:
Sen
putları (kendine) ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini
apaçık bir sapıklık içinde görüyorum." (Enam Suresi, 74)
Hz. İbrahim bir gün kavminin taptığı putları kırmış ve oların hiçbir işe yaramadığını göstermeye çalışmıştı. Buna çok kızan Babil halkı Hz. İbrahim'i yakalayarak Nemrut'a teslim etmişlerdi.
Hz. İbrahim, Nemrut'un ateşinden ve zülmünden Allah'ın verdiği mucize ile kurtulduktan sonra ailesini de yanına alarak göç eder. Şam ve Mısır'da bir süre kaldıktan sonra Mekke civarında bir yere gelir. Burada Allah'tan gelen vahiy üzerine konaklayarak, bir ev inşa eder. İşte o ev bugün Müslümanların kıblesi olan ve yeryüzünün ilk mabedi olan kutsal Kabe'dir. Bu durum Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
"Hani Biz İbrahim'e Beytullah'ın yerini belirlediğimiz zaman şöyle emretmiştik. Bana hiç bir şeyi ortak koşma, benim mabedimi tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve secdeye varanlar için evimi (Kabe'yi) tertemiz tut." (Hac Suresi, 26)
Hz. İbrahim bir gün kavminin taptığı putları kırmış ve oların hiçbir işe yaramadığını göstermeye çalışmıştı. Buna çok kızan Babil halkı Hz. İbrahim'i yakalayarak Nemrut'a teslim etmişlerdi.
Hz. İbrahim, Nemrut'un ateşinden ve zülmünden Allah'ın verdiği mucize ile kurtulduktan sonra ailesini de yanına alarak göç eder. Şam ve Mısır'da bir süre kaldıktan sonra Mekke civarında bir yere gelir. Burada Allah'tan gelen vahiy üzerine konaklayarak, bir ev inşa eder. İşte o ev bugün Müslümanların kıblesi olan ve yeryüzünün ilk mabedi olan kutsal Kabe'dir. Bu durum Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
"Hani Biz İbrahim'e Beytullah'ın yerini belirlediğimiz zaman şöyle emretmiştik. Bana hiç bir şeyi ortak koşma, benim mabedimi tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve secdeye varanlar için evimi (Kabe'yi) tertemiz tut." (Hac Suresi, 26)
Bu
mübarek ayette Hz. İbrahim'in Kabeyi yeniden inşa etmesi ve Kabe'yi
ziyaret edenler için temiz ve güvenli bir şekilde bulundurmaya
görevlendirildiği bildiriliyor.
Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in Kabe'yi inşa etmeleri Bakara Suresinde ise şöyle bildirilir.
İbrahim, İsmail ile birlikte Beytullah'ın (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor. (Bakara Suresi 127)
Ayeti
Kerimede İbrahim A.S. ve İsmail A.S. tarafından Kabe'nin temellerinin
yükseltildiğinin belirtilmesi, Kabe'nin ilk olarak Hz. İbrahim
tarafından inşa edilmediğini göstermektedir.
Bu
Ayetin ışığında, İslam'da genel görüş olarak Kabe'nin ilk olarak
Hz. Adem tarafından yapıldığı ancak ondan geriye sadece temellerinin
kaldığı, sonra Hz. Şit Peygamber tarafından yeniden inşa edildiği ve Nuh
tufanı sırasında kumlara gömüldüğü ve sonrasında ise ayette
belirtildiği üzere Hz İbrahim’in Allah’ın emri ile Kabe’nin bulunduğu
yere gittiği ve Kabe’nin temellerini bularak o temeller üzerine bugünkü
mevcut Kabe’yi inşa ettiği kabul edilmiştir.
500'lü Yıllarda Kabe'nin Tasviri
Kabe’nin Tarihçesi
Hz. İbrahim Kâbe'yi yaklaşık olarak dörtgen şeklinde inşa etmişti. Hz. İbrahim sonrasında yıkılan ve harap olan Kabe, önce Curhum Kabilesi tarafından daha sonrasında Amalikler Kabilesi tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Kâbe'nin yönetimi, hicretten önce ikinci yüzyılda Peygamberimizin atalarından Kusay b. Kilab'ın eline geçince, harap durumdaki Kabe’yi yıkıp yeniden sağlam bir şekilde inşa etmiştir.1700'lü Yıllar Kabe'nin Tasviri
Miladi 605 yılında, fırtına ve sel sonucunda Kâbe yıkılmıştı. Kureyşliler Kabe’yi yeniden inşa ettiler, Sıra Hacer-ül Esved 'in
yerleştirilmesine gelince, onu yerine koyma onuruna kimin sahip
olacağı hususunda aralarında ihtilaf çıktı. Kureyşin ileri gelenleri
toplandılar ve aralarında uzlaşarak Hz. Muhammed'in (S.A.V.) hakemliğine başvurmaya karar verdiler.
Peygamberimiz (S.A.V.) o sırada otuz beş yaşındaydı ve henüz Peygamberlik gelmemişti. Kureyşliler onu akıllı, ileri görüşlü, doğru biri olarak biliyorlardı ve Hacer-ül Esved’i yerine koyması için onu seçmişlerdi.Kureşliler bu isteklerini Hz Muhammed'e bildirdiler, o da bu isteği kabul etti.
Peygamberimiz (S.A.V.) o sırada otuz beş yaşındaydı ve henüz Peygamberlik gelmemişti. Kureyşliler onu akıllı, ileri görüşlü, doğru biri olarak biliyorlardı ve Hacer-ül Esved’i yerine koyması için onu seçmişlerdi.Kureşliler bu isteklerini Hz Muhammed'e bildirdiler, o da bu isteği kabul etti.
Hacer-ül Esved’in bugün durduğu yere sevgili Peygamberimiz yerleştirmiştir. Kureyşliler Kabe’yi bugünkü şekil üzerine tek kapılı olarak inşa etmişler ve Hicr-i İsmail’i dışarıda bırakmışlardır.
Kâbe, Emeviler dönemine kadar bu şekilde kaldı. Emeviler döneminde sahabilerden Abdullah b. Zübeyr, Emevi halifesi Yezid b.Muaviye'ye biat etmemiş ve ona karşı çıkarak Mekke ve Medine’de hilafetini ilan etmişti.
Bunun üzerine Emevi Halifesi Muaviye, İbn-i Zübeyre karşı savaş ilan etmiş ve bu savaşta Kâbe mancınık atışlarından dolayı isabet almış ve bir bölümü yıkılmıştır.
Muaviye'ye karşı galip gelen İbn-i
Zübeyr, savaştan sonra harap olan Kâbe'yi tamamen yıkmış ve yeniden
inşa etmiştir. Öncekinden farklı olarak Hacer-ül Esved Kabe içine
alındı, Hicr-i İsmail Kâbe'ye dahil edildi ve karşı duvarda bir kapı
daha açılarak Kabe çift kapılı hale getirildi. Kâbe'nin onarımı Hicri
64/Miladi 683 yılında tamamlandı ve üzeri halis ipek kumaş ile örtüldü.Kâbe, Emeviler dönemine kadar bu şekilde kaldı. Emeviler döneminde sahabilerden Abdullah b. Zübeyr, Emevi halifesi Yezid b.Muaviye'ye biat etmemiş ve ona karşı çıkarak Mekke ve Medine’de hilafetini ilan etmişti.
Bunun üzerine Emevi Halifesi Muaviye, İbn-i Zübeyre karşı savaş ilan etmiş ve bu savaşta Kâbe mancınık atışlarından dolayı isabet almış ve bir bölümü yıkılmıştır.
1880 Kabe'nin Çekilmiş İlk Resimi ve Kabe Çevresindeki Yapılar
Hicri 72/Miladi 691 yılında, beşinci Emevi Halifesi Abdulmelik b. Mervan, Mekke’yi tekrar ele geçirmek için komutanlarından Haccac b.Yusuf'u Mekke'ye gönderdi.
Mekke'de karşılaşan Haccac ile İbn-i Zübeyr arasında çıkan savaşta İbn-i Zübeyr yenildi ve öldürüldü. Haccac, Kâbe'ye girdi ve İbn-i Zübeyr'in Kabe’de yaptığı değişiklikleri gördü ve bunları Halife Mervan'a bildirdi.
Halife Mervan, Kâbe'nin derhal eski haline döndürülmesini emretti. Bunun üzerine Haccac, Kâbe'yi Kureyş'in attığı temel üzerinden yeniden inşa etti. Hacer-ül Esved’i eski yerine koydurdu, Batıya bakan kapıyı kapatarak Kabe'yi tekrar tek kapılı hale getirdi.Hicr-i İsmail’i dışarıda bıraktı. Ayrıca Kabe’nin çatısına bir yağmur oluğu yaptırdı.
1911 Yılında Kabe
Mekke'de karşılaşan Haccac ile İbn-i Zübeyr arasında çıkan savaşta İbn-i Zübeyr yenildi ve öldürüldü. Haccac, Kâbe'ye girdi ve İbn-i Zübeyr'in Kabe’de yaptığı değişiklikleri gördü ve bunları Halife Mervan'a bildirdi.
Halife Mervan, Kâbe'nin derhal eski haline döndürülmesini emretti. Bunun üzerine Haccac, Kâbe'yi Kureyş'in attığı temel üzerinden yeniden inşa etti. Hacer-ül Esved’i eski yerine koydurdu, Batıya bakan kapıyı kapatarak Kabe'yi tekrar tek kapılı hale getirdi.Hicr-i İsmail’i dışarıda bıraktı. Ayrıca Kabe’nin çatısına bir yağmur oluğu yaptırdı.
1911 Yılında Kabe
1941 Yılındaki Selden Sonra Kabe
1950 Yılında Kabe
1963 Yılında Kabe
1970 Yılında Kabe Zemzem Kuyusu Girişi
Hicri 960/1553 tarihinde Osmanlı Sultanlarından Kanuni Sultan Süleyman tahta gelince, Kâbe'nin yıpranan çatısını onardı. Haccac’ın yaptırdığı oluğu, Gümüş Oluk olarak değiştirdi.
Kâbe'nin etrafını çeviren ve Kâbe yüksekliğini aşmayan sayıları 500'ü bulan kubbeli revaklar Sultan II.Selim (1566-1574) zamanında yapılmış, planlarını ise Mimar Sinan hazırlamıştır.
Osmanlı atalarımızdan Kabe'de kalan bu son mirasıda Suud Hükümeti
yıkmaya çalışıyor. İnşallah bu emellerine nail olamazlar.
Sultan I. Ahmed
Hicri 1021/1612 yılında, Kabe'nin büyük oranda yıpranmış yapısını
desteklemek için payandalar ve üzerine bir demir kemerle çevirerek
yapıyı sağlamlaştırdı. Kabe'nin çatısının büyük bölümü değiştirildi,
duvarlarındaki hasar onarıldı. Kabe'nin yağmur oluğu altın işlemeli
olarak yenilendi. Kabe'nin tavanını tutan üç ahşap sütun altın ve gümüş
ile süslendi.
Hicri 1040/1630 yılında Kabe büyük bir fırtınaya maruz kalmış ve duvarlarından ikisi yıkılmıştır. Bunun üzerine Sultan Dördüncü Murat,
Kabe’nin en son ve büyük onarımını gerçekleştirmiştir. Kabe’nin bütün
duvarları yıkılmış, sadece Hacer-ül Esved yerinde bırakılmış ve
orijinaline sadık kalınarak 6 ay içinde yeniden inşa edilmiştir. Şimdiki
mevcut bina bu tarihte inşa edilen yapıdır.
Sultan Abdülmecit Han,
Hicri 1273/1857 tarihinde Kabe’nin çatısına konması için altın bir oluk
göndermiştir. Bugünkü Altınoluk Sultan Abdülmecit’in gönderdiği
oluktur.2000 Yılında Kabe
2010 Yılında Kabe'nin Gelecekteki Durumu.İnşaallah Olmaz
Suudi Hükümeti ise çeşitli dönemlerde Kabe’de ve çevresinde yenileme ve büyütme çalışmaları yapmıştır. Kabe’nin çevresindeki Hz. İbrahim Makamı hariç bütün yapılar daha kolay tavaf yapılabilmesi amacıyla kaldırılmıştır.
Kabe'nin Krokisi
Kabe’nin Yapısı
Kabe'nin duvarları Mekke tepelerinden getirilen toplam 1614 adet siyah taşdan yapılmıştır. 25 cm yükseklikte ve 30 cm kadar çıkıntılı bir mermer kaide üzerinde bulunmaktadır.
Kabe kapısının bulunduğu duvarın boyu 12 m, yan duvarlarsa 10 m'dir. Yerden yaklaşık 2,5 m
yükseklikte bulunan Kabe kapısı, yer yer gümüş kaplamalı olup altın
yaldızlarla süslüdür Bu kapıya daraç denen, tekerlekli özel bir
merdivenle çıkılır.
Kabe'nin İçi
Kabe’nin
tabanı ve duvarları beyaz ve yeşil mermerler ile kaplıdır. Kapıdan
içeri girdiğinizde tam karşısındaki duvarda 9 oyma 1 adet altın olmak
üzere toplam 10 kabartma levha vardır. Altın kabartmalı ve üzerinde
ayetler olan levha aslında bir kapı ve Kabe'nin çatısına çıkan merdivene
açılıyor.Kabe'nin içi 145 metrekare bir alana sahip olup tavanı üç
ahşap sütun üzerine oturtulmuştur. Ahşap sütunlar arasında altın ve
gümüş kandiller asılıdır. Kabe'nin içinde ayrıca işlemeli tahta bir
sandık, tütsü ocağı ve metal zemzem ibrikleri vardır. Kabe'nin içinde
kıble söz konusu olmadığı için her yöne namaz kılınabiliyor.
Kabe'nin Krokisi
Kabe Köşeleri
Kabe köşeleri rükün olarak adlandırılır. Kuzey köşesine(Irak tarafını gösterir) Rükn-ül Iraki, batı köşesine (Şam tarafını gösterir) Rükn-ül Şami, güney köşesine (Yemen tarfını gösterir) Rükn-ül Yemani, Hacerül Esved'in bulunduğu doğu köşesinede Rükn-ül Hacer-ül Esved denir.Doğu köşesinde, yerden 1,5 m yükseklikte Hacer-ül-Esved (Kara Taş) vardır. Hacer-ül-Esved ile Kabe kapısı arasında kalan kısıma El Mültezem denir. Kabe'nin kuzey köşesi ile batı köşesi arasında Altınoluk bulunur. Kuzeybatı duvarının karşısında El Hatim adı verilen daire biçiminde bir duvar daha vardır. İsmail peygamber ile annesi Hacer'in mezarları olduğu rivayet edilen bu alana Hicr-i İsmail denir
Kabe'nin duvarları, Sitare adı verilen örtü ile örtülüdür. Osmanlı hükümdarları, Kabe örtüsünü özel olarak Mısır'da dokutur, bordürlere sırma ile Kur'an'dan ayetler işletir ve Sürre alayı denen bir kervanla Mekke'ye gönderirlerdi.
Merhaba;
YanıtlaSilkonuyla ilgili kaynakları nereden bulabilirim?
Kabe ilk inşa edildiğinde de taş mıydı?