قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : حَسْبُ امْرِئٍ مِنَ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ. (هـ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ‘‘ بر كمسنيك ، مؤمن بر قردشنى حكير كورمسى ، ( او كشيه ) شر ( كوتولك ) اولرق يتر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kimsenin, mümin bir kardeşini hakîr görmesi,(o kişiye) şer (kötülük) olarak yeter.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 28 Muharrem 1447 Fazilet Takvim
KÖTÜ BİR AHLÂK: SÛİZAN
Sûizan, bir kimsenin fiilleri ve hareketleri hakkında katî malumatı olmadığı hâlde o kimse hakkında kötü kanaat beslemektir.
Allâhü Teâlâ, Hucurât Sûresi’nin 12. âyet-i kerîmesinde, “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakınınız. Çünkü zannın bazısı günahtır...” buyurmuştur.
İmâm Gazâlî (rah.) Hazretleri, bu âyet-i celîlenin izahında, sûizannın günah olmasının sebebini şöyle ifade etmiştir: “Kalplerde gizlenen şeyleri ancak gayblerin tamamını bilen Hazret-i Allah bilir. Başkasının kötülüğüne inanman, senin için uygun olmaz. Ancak (onun kötülüğünü) tevil kabul etmeyecek şekilde apaçık surette görürsen müstesna. Böyle bir vaziyette sadece bildiğine ve şahit olduğuna inanman lâzımdır. Gözünle görmediğin, kulağınla işitmediğin hâlde senin kalbine gelenler, muhakkak şeytanın sana verdiği vesveselerdir. (Bundan kurtulmak için) İblîs’i tekzip etmen lâzımdır. Çünkü o, en büyük yalancıdır.
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:
“Kötü zanda bulunmaktan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır.”
“Allâhü Teâlâ, bir Müslümana, diğer Müslümanın kanını, malını ve ona kötü zanda bulunmayı haram kılmıştır.”
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri şöyle buyurmuştur:
“Zan, ikidir. Günah olan zan ve günah olmayan zan. Günah sayılan zan; zannen bildiği (katî olarak bilmediği) şeyi konuşmaktır. Günah olmayan zan ise, zannedip de konuşmadığı şeydir.”
Hikmet sahibi zâtlar buyurmuşlardır ki: “Sûizan, şeytanın, insanın kalbine yerleştirdiği vesveselerin en büyüklerindendir.”
“Başkasının günahlarından (kötülüklerinden) sükût ederek lisanını muhafaza etmen vacip olduğu gibi sûizannı terk ederek de kalbini muhafaza etmen vaciptir. Sûizan, kalbin gıybetidir.”
Hicrî: 28 Muharrem 1447 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder