22 Temmuz 2025 Salı

RİYÂKÂRIN HÂLİ


 

قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِيَّاكُمْ وَشِرْكَ السَّرَائِرِ، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللهِ وَمَا شِرْكُ السَّرَائِرِ؟ قَالَ: يَقُومُ الرَّجُلُ فَيُزَيِّنُ صَلَاتَهُ جَاهِدًا لِمَا يَرَى مِنْ نَظَرِ النَّاسِ إِلَيْهِ فَذٰلِكَ شِرْكُ السَّرَائِرِ. (هب)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ‘‘ أى إنسانلر ! كزلى شركدن صاقننز ’’ بيوردولر .آصحاب كرام ؛ ‘‘ يا رسول الله ، كزلى شرك نه در ؟ ’’ ديه سؤآل أتديلر . ‘‘ بر آدام قالقار ، إنسانلريك باشقه لرينه كوزل كورونمك غيرتيله نمازنى سوسلر ، كوزل قلار . إشته بو ، كزلى شركدر .’’ بيوردولر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  Ey insanlar! Gizli şirkten sakınınız!” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “Yâ Resûlallah, gizli şirk nedir?” diye suâl ettiler. “Bir adam kalkar, insanların bakışlarına güzel görünmek gayretiyle namazını süsler, güzel kılar. İşte bu, gizli şirktir.” buyurdular.

(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

Hicrî:  27  Muharrem   1447  Fazilet Takvim

 

 

RİYÂKÂRIN HÂLİ

 

Allâhü Teâlâ, ancak ihlasla; sırf kendi rızâsı için yapılan ameli kabul eder, böyle olmayan ameli ise kabul etmez. Allah rızası olmadan amel işleyene, âhirette hiçbir sevap yoktur ve onun gideceği yer, Cehennem’dir. Buna delil de “Her kim (amelinin sevabını dünyada) peşin isterse, istediğimize dilediğimiz kadar peşin (dünyalık) veririz.” meâlindeki İsrâ Sûresi, 18. âyet-i kerîmesidir. Yani kim işlediği amel ile dünya menfaati ister de âhiret sevabı istemezse biz onlardan helâkini istediğimize dilediğimiz kadar dünya malı ve menfaati veririz. Kendisine de işlediği amellerden dünyada ancak sıkıntı ve yorgunluk kalır; hiçbir sevap elde edemez.

Nitekim Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Nice oruç tutanlar vardır ki, onun oruçtan nasibi ancak susuzluk ve açlıktır. Nice gece kalkıp namaz kılanlar da vardır ki onların bundan nasîbi ancak uykusuzluk ve ayakta durmaktır.” Yani ibadetler, sırf Allah rızası için olmazsa onu işleyen için hiçbir sevap yoktur.

Hikmet sahibi bir zât, riyakâr kimselerin hâlini şöyle temsil etmiştir: “Riyâ ve süm’a için, yani başkaları görsün ve duysun diye amel eden kimse, pazara çıkarken kesesini taşla dolduran kimse gibidir. Onun kesesinin dolu olduğunu gören insanlar, şu adamın kesesi ne kadar da dolu, derler. Fakat ona, insanların bu konuşmalarından başka hiçbir menfaat yoktur. Şâyet kesesindeki taşlarla bir şey satın alacak olsa, ona kimse bir şey vermez.

İşte aynı bunun gibi, riyâ ve süm’a (yani insanlar görsün ve işitsin) için amel edenlerin amelinden ona, insanların konuşmalarından başka hiçbir fayda yoktur, âhirette, onun için bir sevap da yoktur.” Nitekim Allâhü Teâlâ, Furkân Sûresi’nin 23. âyet-i kerîmesinde kâfirlerin hayır sûretinde işledikleri sıla-i rahim, fakirlere yardım, yetimlere ikram gibi amelleri hakkında, “Onları, havaya saçılmış zerre/toz hâline getiririz.” buyurarak bu amellerin kabul olunmayacağını bildirmiştir.

Hicrî:  27 Muharrem  1447  Fazilet Takvim

 

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder