قَالَ اللهُ تَعَالَى: فَلَا
وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ
لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا.
(سورة النساء, ٦٥)
الله تعالى بيوردوكى ( مآلاً ) :
" حير ، أى محمد ، ربنه يمين أده رم كى او ( مؤمن ) لر آرالرنده إحتلاف
أتدكلرى شيده سنى حاكم يابيب صكره ده ورديكين حكمدن كونوللرنده هجبر دارلق
دويمقسزين تام بر تسليميتله تسليم اولمادقجه إيمان أتمش اولمازلر ."
Allâhü Teâlâ buyurdu ki (meâlen): “Hayır, ey Muhammed, Rabbine
yemin ederim ki o (mü‘min)ler aralarında ihtilaf ettikleri şeyde seni
hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden gönüllerinde hiçbir darlık
duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îmân etmiş olmazlar.”
(Nisâ Sûresi, âyet 65)
Hicrî: 15 Şaban 1438 Fazilet
Takvimi
RESÛLULLÂH’A TÂBİ OLMAK FARZ-I AYINDIR
Resûlullâh'a tâbi olmak hiçbir halde terki câiz olmayan farz-ı ayındır. Ona muhâlefet etmek de İslam nimetinin yok olmasına çalışmaktır. İnanılması farz olan bir şeye inanmayıp terk etmek îmânı yok eder. Muhakkak Muhammed Aleyhisselam'ın ümmeti, ona tâbî olan kimselerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
“Arzu ve hevâsı benim getirdiklerime tâbi olmadıkça sizden hiçbiriniz îmân etmiş olmazsınız!”
“Kim benim sünnetimi (amel etmeyerek) zâyi ederse, ona şefâatim haram olur.”
“Kim benim sünnetimi ihyâ ederse beni sevmiş olur. Beni seven kimse de kıyâmet günü cennette benimle beraber olur.” (Kenzü'l-Ummâl)
“Kim benim sünnetimi (amel etmek sûretiyle) muhâfaza ederse Allâhü Teâlâ ona dört haslet ikrâm eder: İyilerin kalbinde ona karşı muhabbet, kötülerin kalbinde heybet, rızkında bolluk ve dîninde itimat.”
Müslümanların amel etmesi ve kuvvetle sarılması gereken sünnet; ilk üç asrın, yani Resûlullah Efendimizin ve onu gören Ashâbı'nın ve Ashâbı gören tâ'biîn'in ve onlardan sonra gelenlerin itikâd, amel ve ahlâkına uymaktır.
Bunlardan sonra, dinde onların gittiği yola uymayan şeyler ihdâs etmek ise bid'attir. Dindeki her bid'at dalâlettir, sapıklıktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kim dînimiz hakkında, ondan olmayan bir şey ihdâs ederse bu reddolunmuştur.” buyurdular.
Ashâb-ı Kirâm (rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn), az veya çok olsun, büyük veya küçük olsun, muâmelede veya ibâdette veyahut zikirde olsun, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) zamanında olmayan bir şey ihdâs eden kimselere şiddetle karşı çıkar, onları reddederlerdi.
Müslümanlar, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetine sımsıkı sarılmalı, onunla amel etmeli, başkalarını da buna davet etmeli; bid'atlere meyletmemeli ve bid'at ehlinin sözlerine kulak vermemelidir. (Şerhu Şir'atü'l-İslâm)
Hicrî: 15 Şaban 1438 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder