İnsanoğlu eskiden üst üste apartmanlar, rezidanslarda ve sitelerde yaşamıyordu. Başını sokabileceği bir eve sahip olmak için konut kredisine değil, biraz mucit olmaya ihtiyacı vardı ve bu konuda da oldukça başarılıydı. Bu yüzden kandovan ve Palangan coğrafyaya uygun mimarisi ile nadir köyler arasında yer alısda yer aldı.
[ Aişe Hümeyra Bulovalı ]
İran/Fars coğrafyası, Hazreti Ömer(r.a) zamanında İslam ile müşerref olan bir ülke. Kapalı çarşıları, tarihi eserleri ve özellikler de köyleriyle Anadolu coğrafyasına çok benziyor.
Nice dervişlerin gelip Anadolu’ya geçtiği bu toprakları tek yazıda anlatmak mümkün değil… Çünkü bölge Perslerden, Moğollardan, Selçuklulara zengin bir tarihi ihtiva ediyor. Fars coğrafyasının tarihi derinlikleri M.Ö 4000’lere kadar uzanıyor.
İran coğrafyasına bakıldığında anlatılabilecek çok yer ve konu var. Kendine has coğrafî görüntüsüyle Dünyanın yakından tanıdığı Palangan Köyü ile Kandovan Köyü bunlardan ikisi. Mimari şekli ile merak uyandıran köyler görülmeye ve anlatılmaya değer. Çünkü coğrafyanın şekillendirdiği, şaşırtıcı manzaralı köyler nadir bulunuyor.
20 Su Kaynaklı Palangan Köyü
İran’ın, Kamiyaran şehrine bağlı Palangan köyü, tabiî güzellikleri, dağların yamacında merdiven misali dizilmiş evleri ile Tahran’ın 660 km güneybatısında, Şirwan Nehri’ne akan bir vadinin yanında yer almakta. Bu masalsı yerleşim merkezindeki köylerin dikkat çeken yönü ise hanelerin hemen hepsi taştan yapılmış ve merdiven gibi devamlı desen halinde sıralanmasıdır. Bir evin çatısı başka bir evin bahçesi olabilmektedir.
Köyün kuruluş tarihi Farsça kaynaklarda yer almış, Samanyan İmpatorluğu’ndan ve Safevi Devleti’ zamanına kadar uzabıyor. Rivayetlere göre Palangan, Selçuklular zamanında da stratejik olarak çok önemli bir konuma sahip bir köy imiş. Köyün 800 metre yakınında bir kale mevcut. Vakti zamanında kalenin sahibi olarak geçen Kelhur prensleri, bölgenin hâkimiyet kuranları olarak adlandırılmakta. Ve sonra yine rivayetlere göre Erdalan Ailesi, Kelhur Prensleri’nin elinden kaleyi ve bölgenin hâkimiyetini ele aldığı söylenmektedir.
Köy defalarca yıkılımış, tekrar inşa edilmiş. Günümüzdeki Palangan Köyü ise 500 yıl evvel eski köyden 2 km uzakta kurulmuştur.
Dağın zor şartlarına rağmen ayakta duran köylerin en büyük zenginliği, köy içerisinde bulunan 20 tane su kaynağı.
Bu su kaynakları köyün dört tarafında birleşmekte.
Köylüler, bu su kaynaklarını değerlendirerek balık besleme havuzları kurmuş. Diğer geçim kaynakları ise ziraat. Arpa, buğday ve birçok meyve çeşitleri yetiştirilmektedir. Köyü aynı zamanda meşhur kılan bir de nar bahçeleri var. Ve köyde özel olarak nar salçası yapılmakta. El işçiliğinde ise geleneksel Give’den yapılmış ayakkabı ve cecim adı verilen halılar dokunulmakta.
Köylülerin de söylediklerine göre dağda en güzel geçen mevsim bahar. Bahar mevsiminde göçebeler Palangan’a gelir.
Ve köyün etrafına çadırlar kurarlarmış. Göçebeler geldikten sonra köyde festivaller yapılmakta, çocuk şenlikleri, köy oyunları sergilenmektedir. Aynı zamanda turistik bir merkez olan Palangan en çok bahar aylarında ziyaret edilmekte.
700 Yıllık Mağara Evleri: Kandovan Köyü
Rivayete göre köyün ilk sakinleri, Moğol istilasından kaçarak gelen Azeriler. Bugün hâlâ kullanılan bu mağara evlerde 600’den fazla insan yaşamakta. İran’ın Kapadokyası olarak da bilinen Kandovan, Türkiyedeki Kapodakya’nın küçük bir maketi diyebiliriz. Aynı zamanda tabii güzelliği ve şifalı sularıyla da tanınan Kandovan, İran’ın en önemli turistik merkezlerinden…
Kandovan, Doğu Azerbaycan eyaletinin başkenti olan Tebriz yakınlarında volkanik Sehent Dağı’nın eteklerinde kurulu 700 yıllık tarihe sahip. Ekserisinin Azeri nüfusun olduğu köyün özelliği ise Dünya’nın en meşhur mağara evlerine sahip olması. İnsanoğlu günümüzdeki gibi üst üste apartmanlar, rezidanslarda ve sitelerde yaşamıyordu. Başını sokabileceği bir eve
sahip olmak için konut kredisine değil, biraz mucit olmaya ihtiyacları vardı ve bu konuda da oldukça başarılıydı.
Bir zamanlar insanlar, coğrafyayı değiştirmeden, mağaraları kendilerine ev edinmişti. Bu evlerin bazıları hazır bir halde sakinlerini bekliyordu, bazılarının ise üzerinde çalışmak gerekiyordu. Ve İnsanoğlu aletleri geliştirerek, volkanik kayaları oyarak inşa ettiği bu evlerin bir kısmı dört kata kadar çıkabiliyor. En alt kat genellikle hayvanlar için kullanılıyor. Üst katlarda ise insanlar yaşıyor.
Yörede en büyük geçim kaynağı ise arıcılık. Ve bunun yanı sıra köy halkının hazırladığı peynir, yoğurt gibi süt ve süt ürünleri en çok da turistlere satması bir geçim kaynağı halini almış. İlkbahar ve yaz aylarında turistik ziyaret akımına uğrayan Kandovan, en büyük kazancı bu aylarda sağlamakta. ‘Modern dünya’dan uzak ve zor şartlarda hayatını sürdüren köy halkı ekonomik açıdan, şehirde iş imkânlarının kısıtlı olması yüzünden, yaşadıkları mağara gibi evlerin, atalarından kendilerine miras kaldığının farkındalar. Bunun içindir ki anne ve babalarının emekleri ile olan bu haneleri, kültürlerine sahip çıkmaları gerektiğini vurgulayarak terk etmiyor. Tavsiyem, yolu Tebriz’e düşenlerin seyahat planlarına eklenmesi gereken yerlerden biri…