7 Ocak 2015 Çarşamba

SAĞIR, DİLSİZ ve ÂMÂ MEKTEBİ




قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَادَ اَعْمَى اَرْبَعِينَ خُطْوَةً غَفَرَ اللهُ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.
   ( الجامع الصغير )
" كيم بر أعمى يه ( كوزلرى كورمينه ) قرق آديم ياردمجى اولور ، يول كوستررسه كجمش ( كوجوك )كوناحلرى مغفرت اولونور ."
 ( حديث شريف )
Kim bir âmâya (gözleri görmeyene) kırk adım yardımcı olur, yol gösterirse geçmiş (küçük) günahları mağfiret olunur.
(Hadîs-i Şerîf,
Hicrî: 16 Rebîulevvel 1436   Fazilet Takvimi

SAĞIR, DİLSİZ ve ÂMÂ MEKTEBİ


Osmanlı devrinde dilsizlere (konuşamayanlara) “bî-zebân” denilirdi. Bunların bir kısmı sarayda, Enderûn-ı Hümâyun’da hizmete alınırdı. Herhangi bir işi olmayıp muhtaç bulunanlarına da “muhtâç maaşı” verilirdi.
Sağır, dilsiz ve âmâlar için ilk defa Sultan İkinci Abdülhamid Han devrinde bir mektep açıldı. Mektep ücretsiz olup ilk yıl, 6 ile 20 yaş arasındaki sağır ve dilsizlere hizmet verdi, sonra âmâları da kabul etti. Öğrencilerinin çoğu dilsiz olduğu için Dilsiz Mektebi diye meşhur oldu. Mektep, Eylül 1889’da Sultanahmet’teki Hamidiye Ticâret Mektebi bünyesinde husûsî bir kısım olarak açıldı.
Mektepte milletlerarası alfabe, küçük değişiklikler yapılarak kabul edildi. Sağırlar, alfabe harflerini parmaklarıyla husûsî şekillerde ifâde ediyorlardı. Âmâlar için kabartma harflerle kitaplar hazırlanmıştı. Mektebi başarı ile bitiren talebeler çok kere oraya muallim oluyorlardı. Konuşulan sözlerin, alınan kararların gizli kalması için dilsizlerin bir kısmı da Bâbıâli’de (hükümet konağında) istihdam ediliyordu.
Mektep yatılı değildi. Talebelere mektebe gelip giderken tramvaylarda, şehir hatları vapurlarında ve köprü geçişlerinde tenzîlât; indirim yapılıyordu. Talebelerin üniformaları, halkın şefkat ve merhamet nazarını üzerine çekecek şekilde hazırlandı. Talebelerin kıyâfeti kırmızı çuhadan ceketle, kalın ve kırmızı şeritli siyah pantolondu. Halk sokakta bu kıyâfetteki çocuklara rastlayınca ya kör, ya sağır olduğunu derhal anlar ve alâkadar olurlardı.
Osmanlı devrinde saray halkı her Ramazan ayının on beşinci günü Hırka-i Şerîfi merâsimle ziyâret ederdi.
Dilsiz Mektebi talebeleri Yıldız’dan Topkapı Sarayı’na giden alayın geçeceği yolda, dikkat çekecek bir yerde dururlar ve husûsî işâretlerle “Pâdişâhım sağlığına biz de duâcıyız” derlerdi. Pâdişâh ve saray halkı da bu talebelere çeşitli yardımlarda bulunurlardı.
Hicrî: 16 Rebîulevvel 1436   Fazilet Takvimi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder