16 Ocak 2015 Cuma

RİYÂKÂRIN ÂKIBETİ




قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:    اِنَّ مَكَارِمَ الْاَخْلَاقِ مِنْ اَعْمَالِ اَهْلِ الْجَنَّةِ. (قضاعى)
"   محقق كوزل آحلاق جنت لكلريك عملرندندر  "  
 ( حديث شريف قوضاء شهاب الاخبار )
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
Muhakkak güzel ahlâk cennetliklerin amellerindendir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Kuzâî, Şihâbü’l-Ahbâr)
Hicrî: 25 Rebîulevvel 1436   Fazilet Takvimi  

RİYÂKÂRIN ÂKIBETİ


عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " يُؤْمَرُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِنَاسٍ إِلَى الْجَنَّةِ حَتَّى إِذَا دَنَوْا مِنْهَا ، وَاسْتَنْشَقُوا رَائِحَتَهَا ، وَنَظَرُوا إِلَى قُصُورِهَا وَمَا أَعَدَّ اللَّهُ لأَهْلِهَا فِيهَا ، نُودُوا اَنِ اصْرِفُوهُمْ عَنْهَا ، لا نَصِيبَ لَهُمْ فِيهَا ، فَيَرْجِعُونَ بِحَسْرَةٍ مَا رَجَعَ الأَوَّلُونَ بِمِثْلِهَا ، فَيَقُولُونَ : رَبَّنَا لَوْ أَدْخَلْتَنَا النَّارَ قَبْلَ أَنْ تُرِيَنَا مَاأرَيْتَنَا مِنْ ثَوَابِكَ وَمَا أَعْدَدْتَ فِيهَا لأَوْلِيَائِكَ كَانَ أَهْوَنَ عَلَيْنَا ، قَالَ : ذَلِكَ أَرَدْتُ بِكُمْ إِذَا خَلَوْتُمْ بَارَزْتُمُونِي بِالْعِظَامِ ، وَإِذَا لَقِيتُمُ النَّاسَ لَقِيتُمُوهُمْ مُخْبِتِينَ تُرَاءُونَ النَّاسَ بِخِلافِ مَا تُعْطُونِي مِنْ قُلُوبِكُمْ ، هِبْتُمُ النَّاسَ وَلَمْ تَهَابُونِي ، وَأَجْلَلْتُمُ النَّاسَ وَلَمْ تُجِلُّونِي ، وَتَرَكْتُمُ لِلنَّاسِ وَلَمْ تَتْرُكُوا لِي ، فَالْيَوْمَ أُذِيقُكُمْ أَلِيمَ الْعَذَابِ مَعَ مَا حَرَمْتُكُمْ مِنَ الثَّوَابِ "
Kıyâmet gününde bazı insanlara cennete girmeleri emredilir. Bunlar cennete yaklaşır, cennetin kokusunu alırlar. Cennet saraylarına ve Allâh’ın cennet ehli için hazırlamış olduğu nimetlere bakarlar.
“Onları oradan uzaklaştırın! Onların orada nasibi yoktur!” diye nidâ olunur. Bunun üzerine büyük bir üzüntü ve pişmanlıkla geri dönerler. Daha evvel hiç böyle pişmanlık ile dönen olmamıştır. Derler ki:
“Yâ Rabbi! Keşke, dostların için hazırladığın nimetleri göstermeden bizi cehenneme atsaydın.”
Allâhü Teâlâ şöyle buyurur:
“Ben bunu size göstermek istedim. Siz, kimsenin görmediği yerlerde bana karşı büyük günahlar işlediniz. İnsanlarla karşılaştığınızda kalbinizdekinin aksine, amellerinizde riyakârlık yaparak kendinizi Allah’tan korkan, itâatkâr ve mütevâzı kimseler gibi gösterdiniz, insanlardan korktunuz da benden korkmadınız. İnsanları yücelttiniz de bana ta’zîm etmediniz. İnsanlar görmesin diye günahları terk ettiniz, ama benim rızam için terk etmediniz. Bugün mükâfâttan mahrum edilmenizle birlikte elem veren şiddetli azâbı size tattırıyorum.”

“OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ”

Sultan Üçüncü Mustafa, “Lâleli Baba Câmii veya Lâleli Camii” olarak bilinen camii ve çevresindeki diğer hayır eserlerini inşâ ettirdiği esnada Lâleli Baba’nın şöhretini duyar ve kendisini saraya dâvet eder, görüşme esnasında:
Pâdişâh, bir hayır duâda bulunmasını ricâ edince Lâleli Baba: “Padişahım, hayâtın müddetince âfiyetle ye, iç ve hâcetini gör” diye duâ eder. Bu duâ hünkârın hoşuna gitmez. Bu esnâda Lâleli Baba “Peki öyleyse yiyin, için lâkin aslâ hâcet etmeyin” der. Bu görüşmeden sonra Üçüncü Mustafa kabız olur. Tedavî mümkün olmayınca bunun Lâleli Baba’nın kalbinin kırılmasından olduğu anlaşılır ve tekrar saraya dâvet edilir. Pâdişâh, kendisini affetmesini ve âcilen bu sıkıntıdan kurtarmasını ricâ eder. Lâleli Baba da câmiye kendi adının verilmesi şartı ile sultanı tedavi eder.
Hicrî: 25 Rebîulevvel 1436   Fazilet Takvimi  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder