5 Mayıs 2014 Pazartesi

TEVBE VE İSTİĞFAR



Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
 "Her derdin devası vardır. Günahların devası da istiğfardır."
(Kenzü 'l-Ummâl)
Hicrî:4 Recep 1435   •Fazilet Takvim

TEVBE VE İSTİĞFAR


Allâhü Teâlâ Hadîs-i Kudsî'de buyurdu ki:
 "Ey Âdemoğlu, muhakkak sen bana dua edip ümid ettiğin müddetce günahlarına bakmam, seni mağfiret eder; bağışlarım."
Yani seni günahların için ateşe atmam ve günahlarının çokluğuna bakmam. Zira günahlar ne kadar çok olsa yine mahduddur, sınırlıdır. Cenâb-ı Hakk'ın affı ve mağfireti ise sonsuzdur. Yedi okyanusa karışan bir damlanın hükmü neyse Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti yanında da öyledir.
Ancak kul hakkı bundan hariçtir. Zira kul hakkı şehitten bile affedilmemiştir. Allâhü Teâlâ hasımları başka bir sûretle razı ederse o hariç. Lâkin kâfir ve hayvan haklarında da iş zordur.
"Ey Âdemoğlu, günahların gökte bulutlar kadar olsa sonra bana istiğfar edip bağışlamamı dilesen seni mağfiret ederim."
İstiğfâr, suçun bağışlanmasını istemektir. "Allâhümmağfirlî" yahut "estağfirullâh" demek gibi.
Lâkin iyi bilmelidir ki bir kimse bir günahı işleyip tevbe etmeden bir daha işlerse günahta ısrar etmiş olur. Günahta ısrar ise büyük günahlardandır. Bu ısrar sebebiyle cezalanır.
"Ey Âdemoğlu, -şirk koşmamak üzere- bana yeryüzü dolusu günahla gelsen elbette sana yeryüzü dolusu mağfiretle gelirim."
Yani senin günahların benim rahmetimi asla aşamaz. Cenâb-ı Hakk'a ortak koşmadıktan ve ibâdetini sırf Allâh için yaptıktan sonra yerler ve gökler dolusunca günaha bakılmaz, bağışlanır. Nitekim ortak koşanın yer gök dolusu ibadeti olsa bir değeri olmaz. Zira şirk, günahların başıdır, iblisin yoludur.


BİLMECELER:.
Ben varmadan o varır, her şeyden çok yol alır? (Ses)
Ne alınır, ne satılır, ne görülür, ne tutulur, ona derler küçük ölüm, o gelince yatılır? (Uyku)
Hicrî:4 Recep 1435   •Fazilet Takvim




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder