سُبْحَانَ الَّذٖى اَسْرٰى بِعَبْدِهٖ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا
"Kulunu bir gece Mescid-i Harâm'dan o çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya -ona âyetlerimizden gösterelim diye- yürüten o Sübhân (Allah)'ı (bütün noksan sıfatlardan) tenzîh ederim..."
"Kulunu bir gece Mescid-i Harâm'dan o çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya -ona âyetlerimizden gösterelim diye- yürüten o Sübhân (Allah)'ı (bütün noksan sıfatlardan) tenzîh ederim..."
(İsrâ Sûresi,
âyet 1)
Hicrî:26 Recep 1435 •Fazilet Takvim
İSRÂ VE Mİ'RÂC MÛCİZESİ
Peygamberimiz (s.a.v), Hicret'ten bir buçuk sene evvel Receb ayının 27. gecesi Burak ile Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya götürüldükten sonra sahradan semâya çıkarıldı. Semâ katlarının her birinde peygamberlerden biriyle görüştü. Nice melekler gördü. Cennet ve Cehennemi müşâhede etti, gördü. Sidre-i Müntehâ'yı geçti, Allâhü Teâlâ'nın melekûtundan birçok acâyibât gösterildi. Beş vakit namaz emriyle aynı gece geri döndü. Sabah mescide çıkıp Kureyş'e haber verdi. Şaşkınlık ve inkârdan kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. iman etmiş olanlardan bâzıları, dinden döndüler. İçlerinden bir kısmı Hz. Ebû Bekr'e (r.a.) koştular:
"Eğer bunu o söylediyse şüphesiz doğrudur." dedi. "Onu, bunda da mı tasdik ediyorsun?" dediler. "Ben onu bundan daha ötesinde -yani peygamberliğini- tasdik ediyorum!" dedi. Bunun üzerine "Sıddîk" diye isimlendirildi. Kureyşlilerden Mescid-i Aksâ'yı bilenler Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) onunla alâkalı suâller sordular, târifini istediler. Allâhü Teâlâ Mescid-i Aksâ'yı Resûlullâh'a gösterdi, ona bakıp târif ediyordu. Müşrikler, "Târifinde doğru söyledi." dediler. Sonra da "Haydi bakalım, bizim kervanı haber ver. O, bizce daha mühimdir. Onlardan bir şeye rast geldin mi?" dediler. "Evet, filanların kervanına rast geldim, Revha'da idi. Bir deve yitirmişler, arıyorlardı. Yüklerinde bir su kırbası vardı. Susadım, onu alıp su içtim ve yine yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım, kırbada suyu bulmuşlar mı?" buyurdu. "Bu da diğer bir delildir." dediler. Sonra sayılarını, yüklerini, şekillerini sordular. Bu defa da Resûlullâh'a (s.a.v.) kervan gösteriliverdi ve sorduklarının hepsini haber verdi: "İçlerinde falan ve filân, önde karamtık beyaz bir deve üzerinde dikilmiş iki büyük çuval olduğu halde filân gün güneşin doğuşuyla beraber gelirler." buyurdu. "Bu da diğer bir delildir." dediler.
O gün hızla tepeye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi "Güneş doğdu." diye haykırdı, diğer birisi de "İşte kervan geliyor, önünde karamtık beyaz deve ve içlerinde falan ve filân da var, tıpkı dediği gibi." dedi.
Böyle iken yine îmân etmediler de "Bu apaçık bir sihirdir." dediler.
Hicrî:26 Recep 1435 •Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder