Evlilik Terazisinin Baba Tarafı Damat Nasıl Seçilir ?
Toplum hayatının temelini aile teşkil ediyor. Aile ise toplumun
terazisi, bu terazinin bir kefesinde erkek bir kefesinde kadın duruyor.
Evlilik bu iki denge üzerine şekilleniyor. Terazinin hassas dengeleri
ise daha eş seçimi sırasında atılan adımlarla kuruluyor. Evliliğin ilk
yıllarında terazi dengesizce sarsılırsa kötü sonuç kaçınılmaz. Eşler
birbirine denk ve ailelerde bu denklikte problem değil çözüm üreten
taraf olabiliyorlarsa, evlilik selametle yoluna devam edebiliyor.
Aile kurmada ilk adımı, baba adayı olan erkek tarafın atması daha münasip görülüyor. Erkek tarafı, ince eleyip sık dokuduktan sonra uygun görülen birine talip oluyor. Anne olacak kız ve onun ailesi ise, karar verecek mercide bulunuyorlar. Tanışma, nişan ve düğün sırasında kısa ama iki taraf için de kolay olmayan, sonuçları önemli bir süreç yaşanıyor. Ancak erkek tarafı, talip olma aşamasına kadar zor süreci bir nebze olsun atlatmış oluyor. Asıl şimdi, kız tarafının uygun soruları sorup cevaplarını bulması gerekiyor.
İlk olarak aday, kızın dengi mi? Dengiyse, ailesinin durumu, işi, yaşayacağı muhit, sorularının cevabı uyuyor mu? Uymuyorsa aracı ya da taliplinin yakınlık derecesine göre hayır demek, kolay mı? Kız babasının gözünden damadın geçer not alıp almaması, kızın yaş durumuna göre annenin meseleye bakışı, bütün bunlardan sonra kızın kanaati, kanaatin ortaya çıkmasında çevrenin baskısı ya da evde kalma fobisi etkili oldu mu? Eğer olmadıysa farklı niyetler var mı?
Bu önemli maddelerin varlığını kabul edip soruları bunlar üzerine inşa ettik.
Evlilikte denklik nedir?
Kız erkeğe teklif götürebilir mi? Evlilikte yaş farkı ne kadar olmalıdır? Evde kalma fobisinin sebepleri neler? Kızlar evlilikte kimleri rol model alıyor? Kız babası damatta hangi vasıfları arıyor? Evlilikte nişanlılık süresi ne kadar? Nişanlılık flört manasına gelir mi? Bütün bu soruları 9 aileyle konuştuk. Sadece ailelerle röportaj yapmadık, uzmanlara sorup kaynaklardan araştırdık. Bunlardan ikisini hemen burada zikredelim.
Araştırma sonucunda şunu gördük ki, süreç evlilikle bittiğinde tatlı bir hatıra, ancak yaşanırken sancılı bir süreç. Bu süreci birkaç ay önce kızlarını evlendiren, Bilgin ailesinden anne Bilgin’le (makalede geçek isimler kullanılmadı) konuştuk. Damat adayının eve davet meselesini “hevesini kırmamak lazım” diyerek karşılıklı dengeyi vurgulayan Anne Bilgin, şöyle devam etti. “Kızımıza birkaç talipli geldi. Tabi damat tarafı bir hevesle geliyor. Çiçek ve lokumla gelip neşeli bir haber bekliyorlar. Damadı beğenmedik demek kolay olmuyor. Benim de oğlum, akrabalarım var. Birkaç yerden olumsuz cevap gelince evlilikten kopuyorlar. Onlara yazık etmemek için önceden araştırıp bizim münasip gördüğümüz halinde gelmelerine izin verdik. Cevapları söylerken de kırmamaya çalıştık.” İki kızı olan Esma Hanım ise zor süreci kızlarının gözünden şöyle anlatıyor: “İki kızımdan büyüğü belli bir yaşa geldiğinde flörte meyletmesin diye onunla uzun uzun konuştum.
Komşularımdan tecrübesizlik yapıp sonra pişman olanları görmüştüm. Kızlarının telefonlarını kapatmak zorunda kalmışlardı. Benim kızımda arkadaşlarından yanlış görerek, evde kalmanın da korkusuyla, hiç istemediğimiz davranışlarda bulunur endişesi geçirdim.
Kendi kızım olmasına rağmen ilk defa konuşmakta cidden zorlandım. Kızım 17 yaşında ve ben ileride hangi şartlarda onu evlendirebileceğimizi nasıl anlatabilirdim? Ona bunun nasip işi olduğunu anlattım. Sen derslerine bak, fırsat buldukça da dua et, Mevla evliliğini yoluna koyar diye, onunla tekrar tekrar konuştum. Büyük kızımı 24 yaşında evlendirdim. Şimdi küçüğü 20 yaşında, onunla daha fazla konuşabiliyorum. Keşke babası da konuşabilse daha güzel olurdu.” Konuşma, yanlışa düşmemeleri için her adımda, her şartta, evlenecek çağı yaklaşan kızlarımızla uzun uzun konuşmak. Peygamber Efendimiz, çocuğun babası üzerindeki haklarını sayarken, evlenme yaşı geldiğinde onun evlendirilmesini buyuruyor.
Evlendirme hususunda Peygamber Efendimiz’in takip ettiği bir usul var. Günümüz şartlarında bu usulü devam ettirebilmenin yolunu bir kız babası da olan, Uzman Psikolog Sedef Özgülen ile konuştuk. “Akıllıca, kızın duygularını ve korkularını bilip, onlara doyurucu cevaplar bularak konuşmak gerekiyor. Şayet kötü arkadaş ve medyanın gizli açık zina temelli sevgili reklamları, sizden önce evladınıza ulaşırsa, durum sizin kontrolünüzden çıkabilir. Konuşma hususunda babanın geri durması bir problem, annenin nerden nasıl başlayacağını bilmemesi ise tecrübesizliktir.
Kızını dinlemek ve İslam usulünde evlilikte rıza
“İslami usullere göre evlilik yapmak şu devirde ciddi bir iş” diyor, üç kızını evlendiren Latif ailesinden baba Latif Bey. Çünkü evlilikte amcalar, teyzeler bile kendilerini söz sahibi hissediyorlarmış. Geniş aile fertlerinin bazılarında İslami hassasiyet kalmadığı için, bir usul takip edilmekte zorlanılıyormuş.
İnsanların kafalarının karıştırılıp İslami hassasiyetten uzaklaşmasının pek çok sebebi olabilir. Roman, tiyatro, yazı ve araştırmalarla İslami usullerde kızın, aile tarafından yaşlı erkeklerle zorla evlendirildiği fikri oluşturulması bunlardan biri. Bu yayınlarda, İslam’da kadınların eş seçme hakkının olmadığı sıkça işlendi. Bu evlenecek kızların usul problemi yaşamalarının dışında, İslamiyet’i yanlış bilmelerine sebep oldu. Önce roman ve tiyatro, son dönemde dizi filmleri Osmanlı aile yapısını bile kendi sufli emellerine alet eden insanlar, en sonunda diğerlerinin kafalarını karıştırmada muvaffak oldular. Kafalar karışınca, en aklı başında insanlardan bile, “Gençler görüşüp anlaşmışlar, biz de düğünlerini yapıyoruz.” gibisinden flörtü teşvik eden sözler duyulmaya başlandı. Durum öyle bir yere geldi.
Eş Seçiminde Hassasiyet
Hazreti Aişe(r.a) Resulullah Efendimiz’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor. “Evlenecek olduğunuz kızlar için araştırma yapınız. Çünkü kadınlar, erkek kardeşlerine, kız kardeşlerine benzeyen çocuklar doğururlar.” Ayrıca başka Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde “En hayırlı nikah kolay olandır.” buyuruyor. ki zamanında kızının her haliyle ilgilenmeyen aileler, sürekli tenkit ettikleri dizi filmlerdeki evlilikleri yaptırmak zorunda kaldılar.
Kız evlendirme ile alakalı dini bilgiler hala çarpıtılmaya devam ediliyor. Kızların Osmanlı toplumunda gözü kapalı evlendirildiği ve bugünkü Müslümanların bunu devam ettirmeye çalıştıkları, acıklı bir dille anlatılıyor. Oysa, Osmanlı hukukunun temel kaynaklarından birisi olan Hanefi mezhebi, evliliğin geçerli olma şartını tarafların, yani kadın ve erkeğin rızasına bağlamıştır.
Ekseriyetle gelinin babası veya erkek kardeşi nikâhta veli veya vekil olarak bulunmuşlarsa da kadın bir başkasını veli veya vekil tayin edebiliyordu. Diğer mezhepler de velinin izninin alınması gerektiği gibi kadın ve erkeğin rızasını temel almışlardır. Hatta usul ve
geleneklerde kız tarafının ilk adımı atması bile vardır. Yani kız tarafı da talipli olabilir. Bakın buna günümüzden bir misal.
Üç kız babası Salih Amca yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Örf ve geleneklerimizde evlilik hususunda yerleşmiş olan adet, erkek tarafın talip olmasıdır. Kız evi, damat aramaz diye bilinir. Çoğunlukla da doğrudur; ama biz münasip biri olmayınca beklemedik, Îslamî usulümüze göre aradık. Kendi usulümüze göre damat aradık. Belki insanlar söylediklerimi doğru bulmazlar; ancak evladımızın mutluluğu mevzu bahis olunca böyle bir usulü de takip etmek gerekiyor. Zaten Peygamber Efendimiz de Hazreti Osman Efendimizin kendisinin damadı olmasını istemişti. Günümüzde de Kur’an ahlakıyla ahlaklanan Osman Efendimiz gibi insanlara kim talip olmak istemez?”
Hazreti Osman’ın(r.a) Peygamber Efendimiz’e Damat Oluşu
Hazreti Osman (r.a) İslamiyet’i nasıl kabul ettiğini ve Peygamber Efendimiz’in mübarek kerimesini Hazreti Rukayye ile nasıl nikâhlandıklarını şöyle anlatmaktadır:
Bir gün Hazreti Muhammed’in kızı Rukayye ile Ebu Leheb’in oğlu
Utbe’nin nikâhlanacağını duydum. Rukayye’nin edep ve terbiyesine bütün
kızların gıpta ettiğini biliyordum. Haberi duyunca bir hayli üzüldüm,
eve geldim, bu olayı teyzeme anlattım. Güngörmüş biri olan teyzem, bunun
üzerine bana:
“Ey Osman, sana müjdeler olsun, Allah’ın izniyle, sen iyiliklere kavuşacaksın. Sen çok güzel bir kız ile evleneceksin.
Sen hiç evlenmemiş bir erkeksin, senin evlendiğin kız da gayet yüce mertebe sahibi bir zatın kızıdır.” dedi.
Hazreti Ebu Bekir’e(r.a) çoğu hususta danışırdım. Teyzemin
söylediklerini ona anlattım. Hazreti Ebu Bekir “Sen anlayışlı ve
düşünceli bir insansın, bu putlardan ne bir zarar ne fayda gelir,
duymaz, görmezler.” deyip beni İslamiyet’e davet etti. Kelimeyi şahadet
getirdim, Müslüman oldum. Bu hadise esnasında “Tebbet suresi” nazil
olmuştu. Ebu Leheb, Peygamberimize iyice düşman kesildi. Oğlu Utbe’ye
daha evlenmeden “Muhammed’in kızını boşayacaksın.” diye baskı yaptı.
Leheb’in oğlu Utbe, Rukayye (r.a) ile evlenmekten vazgeçti. Ondan sonra
da Peygamberimiz’in kerimeleri Rukayye ile evlendim.
Kızın evlenmek istediği erkeğe ailesi vasıtası ile usulü dairesinde evlenme teklifi gönderilmesinin dinimizce mahsuru yoktur. Uygun bir yaşa geldiğinde kız ailesi de kızına Kur’an ve sünnete bağlı bir damat arayıp, kızı ile evlenmesini teklif edebiliyor. Uygun yaş kaçtır, sorusu akla gelebilir. Meclis araştırmalarına gör ortalama evlenme yaşı 2001 yılında erkeklerde 25.5, kadınlarda 22.2 iken, 2011 yılında bu, erkeklerde 26.6’ya, kadınlarda 23.3’e yükselmiş Bugün erkeklerde 26-27 normal kabul edilirken kızlar için bu yaş ortalama 23-24 olarak görülüyor.
Peygamber Efendimiz “Dindarlığını ve ahlakını beğendiğiniz bir adam sizin söz sahibi olduğunuz bir kıza talip olursa, onunla evlendirin.” buyurduğunda, Sahabeler “Erkekte zenginlik ve makam gibi noksanlıklar olursa ne yapalım?” diye sormuşlar. Peygamber Efendimiz(s.a.v) de yukarıdaki aynı cümleyi üç defa tekrarlamıştır. (Tirmizi, Nikâh,3)
Damat seçiminde püf nokta: Küfüv (denklik) meselesi
Hadisi şeriflerde denklik ile alakal “Denkleri çıktığında kızlarınızı evlendirin. Musibet ve engellerin gelmesini beklemeyin.” buyuruyor. Buradaki musibet ve engel üzerinde biraz düşünmek gerekiyor. Çünkü ebeveyni tarafından denk bir talipli çıktığı halde evlendirilmeyen gelin adayının musibet ve engele düşmesi son derece düşündürücü. Hadis-i şerifin izahında musibetin hem erke hem de kadın için zinaya düşmek olduğu izah ediliyor.
Evlilik terazisinde en mühim nokta, küfüv yani denklikdir.
Küfüv, evlenen erkeğin ve talip olunan genç kızın birbirlerinde aradıkları neseb, diyanet, hürriyet ve mal hususlarında müsâvi olma hususlarıdır.
Kefaet, “denklik”ten maksad ise, eşlerin birbirini incitmeden, gönül huzuru içinde evlilik hayatı sürmeleri, manevi noktada ortak bir bağ kurabilmeleridir. Bunun için küfüv, kadın tarafından erkekte aranır, bu noktalarda erkeğin daha üstün olması tercih edilir. Denklik, evlenmenin şartı değil, fakat varlığı lüzumlu olan şeylerdir. Bu hususlar içinde en mühimi, erkeğin dindarlığıdır. Meselâ namaz kılmayan, içki içen, kumar oynayan bir erkek, namaz kılan ve haramlardan korunan “sâliha“ bir kızın küfvü “dengi” olamaz.
Nişanlanmak flört sebebi olabilir mi?
Nişanlılık evliliğe aday olmaktır, evlilik akdinin kendisi değildir. Nişan, belirti, iz, namzet, aday manalarına gelir. İslam hukukunda nişanlanma demek, karşılıklı rızayı ifade etmektedir. Burada nişanlanmanın evlilikteki yerini belirtmek gerekiyor. Nişanlılık evlilik sürecinin alt yapısıdır ve flört anlamına gelmez. Zaten evlenmeye aday iki taraf, her açıdan birbirini tanımış ve evlenmeyi kabul etmiştir. Aslında nişan, düğün merasimi, yuvanın kurulması gibi yapılması bir anda mümkün olmayan işlerin hazırlanma sürecidir.
Osmanlı döneminde bu süreç bile kayıt altına alınmıştır. Nişanlılık sürecinde taraflardan birinin istememesi durumunda mahkemeye müracaat edilebiliyordu.
Aday arama süreci ya da nişanlılık flört demek değildir. Maalesef
bugün aileler bunu karıştırıyorlar. Ayrı eve çıkacaklar, birbirlerini
tanısınlar gibi yanlış bir düşünce oluşabiliyor. Nişanlılığın flört gibi
anlaşılmasından endişe duyduğunu söyleyen 2 kız annesi Esma Hanım flört
hakkında şunları söylüyor: “Kızlarımın evde kalma korkusu vardı. Bir
anne olarak bunu hissediyor insan, biz de genç kız olduk. Sürekli
anlatarak bu süreci atlattık. Kızım nişanlıyken kolay hem de zordu. Anne
babalara tavsiyem çok sıkmasınlar ama flörte de mahal vermesinler.”
Nikâh Akdinin Geçerli Olabilmesi İçin
İki Müslüman’ın nikâhı, ancak Müslüman, akıllı, baliğ ve hür iki erkek veya bir erkek iki kadın, şahidin huzurunda yapılır. Hanefî mezhebinde evlilik akdinin rükünleri icap ve kabulden ibarettir.
İcap, evlenme akdi taraflarından birisinin ilk olarak yaptığı
tekliftir. “Benimle şu anda evlenmeyi kabul ediyor musun?” teklifine,
diğer tarafın “Kabul ettim.” şeklindeki cevabı “kabul” niteliğindedir.
Burada ilk teklifin kadın veya erkeğin tarafından yapılması sonucu
etkilemez. İlk teklif icap, ikincisi kabuldür Evlilik akdi sırasında iki
şahidin bulunması sıhhat şartıdır. Şafi mezhebinde, farklı olarak
kadının nikâhının geçerli olabilmesinin şartlarından biri ise velisinin
izni olmalıdır.
D’Ohsson’un 18. yüzyıl Osmanlı ve Avrupa hayatını kıyaslarken kullandığı cümleleri, nişanlılığın ve evliliğin bizdeki manasını göstermesi bakımından burada zikretmek yerinde olacaktır. “İtiraf etmeliyiz ki bizde bir genç kız evliliğe geçmekle itibardan bir derece daha düşer. Çünkü zenneperest erkeklerin âşıkane iltifatları pek tabiî ki bütün ömür boyu sürmez. Şarkta (Osmanlı Toplumunda) ise evlilik kadını yüceltir. Erkeğe tabi olmakla beraber ev içindeki hizmetçilerin, uşakların, kız ve erkek çocukların tek hâkimi kadındır.”
Görücü usulü mü? Münasip şartlarda görüşme mi?
Damat, Farsça bir kelime olup “güvey” olarak da kullanılır. Güvey, evlenecek olan erkek, “Anaya babaya göre kızlarının kocası” demektir. Bu kelime genişletilecek olursa Hazreti Adem ve Havva Annemizden itibaren insanlar yeryüzünde çeşitli renk, ırk ve dillerde devam ede gelmelerine kadar gider. Küçükten büyüğe, kavimden millete, aileden devlete bu farklılığın sebebi kaynaşıp anlaşmaktır. İslam toplumlarında anlaşmalar genelde önce ailede büyükler arasında olmaktadır. Usulünce düşünebilen aile ileri gelenleri, bu kızla bu erkek evlilik yaptıklarında muvaffak olabilirler mi, sorusuna olumlu cevap verdiklerinde süreç başlardı. Boşanmaların artmasının bir sebebi de bu sorunun tam sorulamamasıdır.
Hazreti Fatıma Validemizin Mehri Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), kızı Hz. Fâtıma (r.anha)’yı Hz. Ali (k.v.) ile evlendirmeyi murâd edince, buyurdu ki:
“Ya Fâtıma, mehir olarak 400 dirheme razı olur musun?” Hz. Fatıma:
“Razı olmaz” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.) gelip:
“Ey Allâh’ın Resûlü! Allâhü Teâlâ Fâtıma’ya Cenneti ve içindekileri
mehir olarak verdi.” dedi. Bu müjde Hz. Fâtıma’ya ulaştırılınca, yine:
“Razı olmam” cevabını verdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Ey kızım,
neye râzı olursun?” buyurdular. Hazreti Fâtıma; “Senin râzı olduğun
şeye. Ümmetine şefâat etme nimetine” cevabını verdi.
Bunun üzerine Cebrâil (a.s.) elinde yazılı bir kağıt olduğu halde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna tekrar geldi ve;
“Yâ Fâtıma! Babanın ümmeti sana mehir kılındı” müjdesini verdi.
Hz. Fâtıma (r.anha) kağıdı eline aldı ve;
“Yâ Rab! Kıyâmet günü olduğunda bu kâğıdı elime alarak, işte benim
mehrim diyeceğim” buyurarak Allâh’a şükretti. Hz. Fâtıma (r.anha) vefât
ettiğinde, kabrine bu kâğıtla berâber defnolundu. (Fazilet Takvimi)
Sibirya’nın kuzeydoğusunda yaşayan Korioklar’da erkek, evleneceği kızın ailesinin yanında çalışır. Ne kadar kalacağını kızın ailesi belirler. Kız evi tarafından denenmiş olur, beceri sahibi olursa evlendirilirdi. Yaptıklarında muvaffak olabilirler mi, sorusuna olumlu cevap verdiklerinde süreç başlardı. Boşanmaların artmasının bir sebebi de bu sorunun tam sorulmamasıdır.
Boşanma hızı 2001’de yüzde 1.41 iken, 2011’de 1.61’e çıktı. 2001’de 91 bin 994 boşanma hadisesi görülürken, bu sayı 2011’de 120 bin 117’ye yükseldi. Evlenme yaşının giderek yükselmesi, son yıllarda boşanma oranlarında görülen artış, evlilikte bazı değerlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösterdi.
Görücü usulü denen adayların evlilik düşüncesiyle yaptıkları görüşme sırasında, iki taraf için
öncelikle ileride nişanlılığı ya da evliliği sonlandırma ihtimali olan problemlerin konuşulması gerekiyor. Burada yanlış bilinen nokta görücü usulüdür. Görücü usulünde münasip şartlarda kız ve erkeğin konuşup anlaşmaları vardır. Ancak bu konuşup antlaşma uzayarak flörtü andırdığında adaylara fayda değil zarar verir. İlk görüşme ve nişanlılık aşamasında taraflarda flört düşüncesi değil, %10 oranında boşanmayı tetikleyen “Esasen hep var olan ama gizli kalan aile problemlerinin su yüzüne çıkması.” gibi sonradan problem olacak noktaların üzerine gitmek olmalıdır.
Damadı baba mı seçiyor yoksa anne mi?
“Kız babası olmak zor, kız annesi olmak daha zor.” diyor,
Bulut ailesinden Anne Bulut. “Bir oğlumuz 1 yıl önce evlendirdiğimiz
bir kızımız var. Gelinimizi de biz seçtik, damadımızı da. Genelde
babalar kızlarını evlendirirken zorlanıyorlar. Kızımızı istemeye
geldiklerinde babası nerdeyse oturup ağlayacak gibi olurdu. Damadı kim
seçti derseniz cevap veremem; ama araştırıp olmaz kararını bizde genelde
baba verdi.”
Bulut ailesinde olduğu gibi son dönemde damat seçimine anneler kadar babalar da karışıyorlar aslında. Damat tarafını araştırma hususunda yine Bulut ailesinden baba Bulut ile görüştük. “Çay içmeye gelmek istediklerinde kim olduklarını bilip öyle davet etmek gerekiyor. Mesela geldikleri akşam kafama takılanlar oldu. Araştırdım, söylenilenlerden bana uymayanlar vardı. Annesi ile konuştum münasip bir dille olmayacağını söyledik.”
Bir kız annesi veya babası elbette kızını her yönüyle emanet edeceği
bir damat arar. Peki, evlilik terazisinin diğer kefesi olan damat. Hangi
vasıflara sahip olması gerekiyor? Burada ebeveynlerin bakışı çok
önemli.
Zira onlar evliliğin merhalelerini görmüşler ve fikir sahibi
olmuşlar. Bu tecrübelerini aktarmaları gerekiyor. Konuştuğumuz bulut
ailesi “Geçinecek kadar ekonomik durumu olsun, önemli olan mutlu
olmaları. Para, mal, mülk bir yere kadar.” diyor. Anne Bilgin ise;
“İçinde Allah korkusu olsun, anne-baba terbiyesi olsun yeter.” diyor.
Dört dörtlük damadın en önemli vasıfları
Kültürümüzde damadın nasıl seçildiğini üç kız babası Mustafa Amca
bize şöyle anlatıyor. “Zaten evlenirken kızın nasıl seçileceği hadisi
şerifte belirtilmiş. Ebu Hüreyre r.a’ın rivayet ettiği hadisi şerifte
“Kadınlarla dört haslet için nikâhlanılır: Malı, hasebi, güzelliği ve
dini için. Sen dindar olanını tercih et ki mesut olasın.” (İbni Mace,
Nikâh:6) Biz damatları da bu hadis-i şerife göre seçtik. Daha önce flört
etmiş, uygunsuz davranışları olan, ailesinde problemleri olan
adaylardan uzak durduk.” Mustafa Amca üç kızını evlendirmiş, bu hususta
tecrübeli. Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifle sadece bir kadınla
evlenmenin değil aynı zamanda damat nasıl seçilirin de hususiyetlerini
belirtmiş.
Aramakla Bulunmaz, Dua Etmek Lazım Şehitoğlu Ailesi
Baba Şehitoğlu
İki kızımı evlendirdim. Kızlarıma damat ailesi tali oldular, kızlar anneleriyle daha iyi anlaştığı için annesine sordurdum.
Ben aile ve damadı gördükten sonra kızın tercihine bıraktım. Kız
tercih etmediğinden ileride sıkıntı olacağını düşündüm. Tecrübelerimden,
etrafımdaki tanıdıklarımdan öyle gördüğüm için elimden geldiğince
kızlarımın tercihine bıraktım. Tabi ki ben yönlendiriyordum, zaten
kızlarım benden habersiz hareket etmezler.
Anne Şehitoğlu
Görücü usulü deyince insanlar yanlış anlıyor. Evet, nispeten görücü
usulü oluyor. Ancak bizim farkımız var, kızın rızası şart. İlla bununla
evlendireceğim demem, diyemem. Burada nasip devreye giriyor. Nasip
nasılsa öyle oluyor.
Kız annesi olarak tedirginim, bu devirde kız evlat yetiştirmek çok
zor. Evleneceği damat nasıl olacak, diye düşünüyor insan. Bir taraftan
evlenip boşanmalar anlaşmazlıklar çok arttı. Fitne fesat çok, ortam
bozuk, hayat tarzı farklılaştı.
Bu zamanda iyi araştırıp karar vermek gerekiyor. Allahu Teala bir
şekilde kolaylık veriyor; ama tavsiye ile beraber güven çok önemli.
Damat annelerine tavsiyem “Aramakla bulunmaz, dua etmek lazım.” Şimdiki
devirde arasan bulunmaz, Allah’tan hayırlısını istemek lazım.
Aile hususunda Kur’an-ı Kerim “Allah’ın insanlardan bir kısmını
diğerlerinden üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları
için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusu yapmış (Nisa Suresi,
Ayet,34)” Erkeğin aileyi yönetme ve “koordine etme” daha çok sahip çıkma
fonksiyonu var. O yüzden kız babaları damat seçerken iki defa
düşünüyorlar.
Çünkü evlilik iki kişi arasındaki ortak bağdır ve bu dört madde ile mutlu, huzurlu aile kurabilmek için riayet edilmesi gereken esaslar işaret edilmiştir. Bu dört maddeden de dinî vecibelere riayet edilmesi hususi ile belirtilmiş ve en mühiminin bu olduğu vurgulanmıştır.
Çünkü evlilik iki kişi arasındaki ortak bağdır ve bu dört madde ile mutlu, huzurlu aile kurabilmek için riayet edilmesi gereken esaslar işaret edilmiştir. Bu dört maddeden de dinî vecibelere riayet edilmesi hususi ile belirtilmiş ve en mühiminin bu olduğu vurgulanmıştır.
Dört dörtlük damadın en önemli vasıfları sizce nelerdir, sorumuza ahlakı, işi, uyumluluğu deniliyor.
Bir oğlunu ve bir kızını evlendiren Ahmet Bey, “Ahlak ve dindarlık en
önemli vasıf. Onlar olmasa düzen de bozuluyor para da bitiyor. Biz buna
göre seçtik.” İki kızı olan Osman Bey ise; “Kızlarımla annesi
konuşuyor, ben de konuşmak isterim ama onlar iyi anlaşıyor. Kızlarım 14
ve 17 yaşındalar. Tabi yakın akrabalarım şaka yollu da olsa bu devirde
kız babasının işi zor diyorlar. Haklılar aslında evladımızı, canımızı
belki tanımadığımız birine emanet edeceğiz. Zor gözüküyor ama inşallah
Allah’ın yardımıyla kolay olur. Ben erkek tarafının aile düzenlerine ve
yetiştirilmesine bakarım. Tabi karakter de önemli, işi de, onları da
sorup soruşturacağız artık.”
Aile hususunda Kur’an-ı Kerim “Allah’ın insanlardan bir kısmını
diğerlerinden üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları
için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucu yapmış (Nisa Suresi,
Ayet,34)” Erkeğin aileyi yönetme, “koordine etme” daha çok sahip çıkma
fonksiyonu var. O yüzden kız babaları damat seçerken iki defa
düşünüyorlar. Osman Bey’in dediği gibi evlatlar can ciğer, aileler
onların mutlu olmasını istiyorlar. Ancak bilerek bilmeyerek, istemeden
de olsa hatalar yapılıyor, huzursuzluklar çıkıyor, evlilikler yarıda
kalıyor, boşanmalar oluyor. Yapılan hataları araştırdık. Ancak hataların
telafi yollarının zor olduğunu gördük.
Yapılan hatalar ve telafi yolları
“Kaynaşmanız için size eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda
etmesi de O’nun delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim
için ibretler vardır.” (Furkan Suresi, Ayet 74) Aileler arasında
kaynaşmayı sağlayacak olan da, eş adayları arasında sevgi ve merhamet
peyda edecek olan da, Hazreti Allah’tır.
Aileler arasında kaynaşmayı bozan, adaylar arasında sevgi ve
muhabbeti bitiren hadiseler neler, diye sorduğumuzda, aldığımız cevaplar
“vaatler” ve “davranışlar” üzerinde toplanıyor. Yerine getirilmeyen
sözler, konuşulmadığı için düğün hazırlıkları sırasında çıkan
problemler, sürenin uzaması, mahremiyet meselesinden dolayı kabul
edilemeyen davranışlar ve bağların zayıflaması ile kaçınılmaz kötü
sonuç.
İki taraftan da hata yapanlar olabiliyor. “Yüzük atma” dediğimiz,
evliliğin iptal edilme hadisesi eş adaylarının ortak talebi olabildiği
gibi, aile büyüklerinin kararı da olabiliyor. Üç kızını evlendiren Fatma
Hanım kendince problemlerin başlamasını şöyle anlatıyor: “Evlilik
öncesi her şey konuşuluyor; ama aileler bir yerden sonra yardımcı olmak
ve yönlendirmek zorundalar. Müdahale etmemeleri gerekiyor. Damat
anneleri fazla müdahaleci olabiliyorlar. Bir defa nişanımız bitti. Kızım
daha sonra evlendi. Tabi zor günler geçirdik, imtihan atlattık ama
evlilik ve boşanma olsaydı daha zor olurdu.”
Bir erkek bir kız, iki çocuklarından her ikisini de evlendiren Bilgin
ailesinden bu sefer de baba Bilgin anlatıyor: “Oğlumuzun düğünü
sırasında problemler olmuştu. Kızımızı evlendirmeden önce uzun uzun
konuştuk. Ancak yine de istemediğimiz ufak tefek şeyler oldu. Hayırlı
bir işle uğraşıyoruz, şeytanın vesvesesi çok oluyor. Aileden birine
şeytanın vesvesesi sirayet ettiği zaman bütün herkesin huzuru kaçıyor.
Benim tavsiyem konuşulan ve yapılan çoğu şeyler aile arasında yani dar
çerçevede kalmalı.”
Son olarak Peygamber Efendimiz bütün hayırlı işlerin başlangıcında
olduğu gibi evliliğin ilk adımı olan “Kız istemeyi de gizli tutun.”
buyuruyor. Efendimiz’in bu hadis-i şerifi de son derece önemlidir.
İki aileyi de tanıyıp bu hayırlı işe aracılık yapanların da buna
riayet etmeleri gerekir. Ayrıca aracılık yapanların usulü bilen,
güvenilir ve iki taraf için de samimi olmaları bekleniyor.
İslamiyet’in Kızın Rızasını Almadaki Hassasiyeti
İslam Alimleri kızın rızası ile alakalı mevzulara o kadar ehemmiyet vermişler ki bunu fıkıh kitabında kayıt altına almışlar. Bu Kitap, Hanefi Mezhebinde merci kitabı kabul edilerek muteber metinler arasında dahil edilmiştir. Musannıfı Ebul Hasan El-Kuduri El Bağdadî’dir.İşte Kudur-i Şerif kitabındaki ibare:
“Velisi kızdan, izin istediği zaman, kız susarsa veya gülerse veya
ağlarsa bu haller izin vermek demektir. Ağladığında göz yaşına bakılır
sıcaksa red soğuk ise evettir. Gülmede ise müstehzi(alaycı) ise red
demektir. Eğer izin vermezse velisi onu evlendiremez. Velisi,
evlendirmek için duldan izin istediği zaman, sözle rızasını belirtmesi
lâzımdır. “(Kuduri Şerif Münekahat bahsi, 2. sayfa)
Kaynaklar:
1. Dr. Hamdi KALYONCU, Evlilik Öncesi Doğru Karar, Boğaziçi Yayınları
2. SEKAM (Sosyal Ekonomik Araştırmalar Merkezi), Türkiye’de Aile, Sekam Yayınları, İstanbul-2010
3. Prof. Dr. Ali Rıza BALKAN, Evlilik Akraba Türleri, Kültür Bakanlığı Yayınları,Ank-2002
4. Doç. Dr. Halil CİN, İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Ank. Üniv.,1974
5. Aişe Aslı SANCAR, Osmanlı Toplumunda Kadın ve Aile, İstanbul-1999
6. Veli Köle, Nikah Risalesi, Fazilet Neşriyat
7. Dr. Hayri ERTEN, Konya Şeriyye Sicilleri Işığında Ailenin Sosyo – Ekonomik ve Kültürel Yapısı,
(XVIII. Y.Yİlk Yarısı), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara-2001
8. İsmail KIVRIM, 17. yüzyılda Osmanlı Toplumunda
Boşanma Hadiseleri (Ayıntâb Örneği; Talâk, Muhâla‘a ve Tefrîk ),
Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2011 10(1):371 – 400
9. İsmail MUTLU, Hadislerle Evlilik ve Aile, Mutlu Yayıncılık
10. Ali EREN, İslam’da Evlilik ve Aile Eğitimi, Merve Yayın, 1995
11. Dr. İbrahim ATEŞ, İki Binli Yıllara Girerken Türk Ailesinin Karşılaştığı Meseleler, Ankara-1995
İnsan ve Hayat Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder