قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : اِتَّقِ اللهَ حَيْثُمَا كُنْتَ وَأَتْبِعِ السَّيِّئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ. (ت)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : هر نرده بولونورسان بولون ، الله تعالى ، دان قورق . بر كوناح إشلديكنده همن ( توبه أدرك ) صالح عمل إشله كى او كوناحنى سلسين . إنسانلره ده كوزل آخلقله معامله أت . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Her nerede bulunursan bulun, Allâhü Teâlâ’dan kork. Bir günah işlediğinde hemen (tevbe ederek) sâlih amel işle ki o günahını silsin. İnsanlara da güzel ahlâkla muamele et.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 17 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
BAZI MUÂŞERET ÂDÂBI
İslâm dini, insanların muâşeretine, yani birbiriyle görüşüp konuşmalarına, medenî, ictimâî bir hâlde yaşamalarına büyük bir ehemmiyet vermiştir. Müslümanların birbirleriyle geçimlerinde samimiyet, tevazu, sadelik, gösterişten ve zahmetten uzak durma, karşılıklı yardımlaşma, nezâket, hürmet, muhabbet birer esastır. Müslümanlıkta, insanlar ile geçinmenin bazı âdâbı şunlardır:
- Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü, açık kalpli olmak. Bir Müslüman, dâima güler yüzlü bulunur, hiçbir kimseyi asık bir çehre ile karşılamaz. Bir hadîs-i şerîfte, “Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ, mülâyim huylu, güler yüzlü kimseyi sever.” buyurulmuştur.
- Herkes ile güzelce görüşmek, halka eziyet vermekten kaçınmak. Bir hadîs-i şerîfte, “Müslüman odur ki; dilinden, elinden, Müslümanlar selâmette bulunur.” buyurulmuştur.
- İnsanların eziyetlerine katlanmak, kötülüğe karşı iyilikle muâmelede bulunmak. Bir hadîs-i şerîfte, “Sıddîklar mertebesine ulaşmak istersen, senden alâkasını kesenle sen alâka kur, senden esirgeyene sen esirgeme, ver, sana zulmedeni de sen affet.” buyurulmuştur.
- Dargınlığa hemen nihâyet vermek. Müslümanlar, aralarında bir dargınlık yüz gösterirse hemen barışırlar, birbirini üç günden ziyâde terk etmezler. Müslümanların gönüllerinde düşmanlık ve kin duyguları yaşayamaz. Bir hadîs-i şerîfte, “Bir Müslüman için, din kardeşi ile üç günden fazla dargın kalması helâl olmaz.” buyurulmuştur.
- Müslümanların aralarını düzeltmeye gayret etmek: Bir Müslüman, iki din kardeşi arasında bir dargınlık yüz göstermiş olduğunu görünce aralarını bulmaya, kırgınlığı giderecek çare aramaya çalışır. Bir hadîs-i şerîfte, “Sadakanın en üstünü, dargın kimselerin aralarını ıslah etmektir.” buyurulmuştur.
- İnsanların kusurlarını araştırmamak, ifşa etmemek, bilakis örtmeye çalışmak: Müslümanlar, kimsenin gizli ayıplarını araştırmazlar, kimsenin şahsına ait kusurlarını meydana çıkarıp teşhire çalışmazlar. Bir hadîs-i şerîfte, “Bir kul, bir din kardeşinin kusurunu örterse, Allâhü Teâlâ da onun kusurlarını kıyamet gününde örter/gizler.” buyurulmuştur.
Hicrî: 17 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder