قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : رُسُلًا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللّٰهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ وَكَانَ اللّٰهُ عَزِيزًا حَكِيمًا. (سورة النساء، ١٦٥)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : ( جنت إيله ) مجدليجى و ( جهنم إيله ) قورقوطوجى اولدقلرى حالده بيغمبرلر ( كوندردك كى ) ، او بيغمبرلردن صونره إنسانلر إيجن جناب حققه قرشى ( أؤزر ديه إيلرى سوره بلجكلرى ) بر مازرتلرى بولنماسين . و الله تعالى ، عزيز ، در ، حكيم ، در . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen- : “(Cennet ile) müjdeleyici ve (Cehennem ile) korkutucu oldukları hâlde peygamberler (gönderdik ki), o peygamberlerden sonra insanlar için Cenâb-ı Hakk’a karşı (özür diye ileri sürebilecekleri) bir mazeretleri bulunmasın. Ve Allâhü Teâlâ, Azîz’dir, Hakîm’dir.”
(Nisâ Sûresi, âyet 165)
Hicrî: 16 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
KUL KÂSİB, MEVLÂ HÂLIKTIR
Cenâb-ı Hak, beşeriyete bir kabiliyet vermiş, onlara iman etmelerini emretmiştir. Fakat kendi ihtiyarlarına (iradelerine) göre hareket edip ona göre mükâfat ve ceza göreceklerini beyan için de -meâlen-:
“Artık dileyen iman etsin ve dileyen de inkâr eylesin.” (Kehf Sûresi, âyet 29) buyurmuştur. Binâenaleyh kendi iradesini küfre sarf eden bir kimse hakkında Cenâb-ı Hakk’ın küfrü yaratması, bu kimsenin mesuliyetten kurtulmasını icap etmez. Belki o kimse, İlâhî emre muhalefet etmiş, kendi fıtratını, serbest iradesini kötü yolda kullanmış olduğundan dolayı, hakkında İlâhî iradenin öyle zuhuruna sebebiyet vermiştir. Artık mesuliyetten nasıl kurtulabilir?
O Hâlık-ı Zîşân, mülkünde istediği şekilde tasarrufta bulunur ve her tasarrufunda bir hikmet ve maslahat vardır. Eğer o Hâlık-ı Azîmüşşân dileseydi elbette hepinizi hidayete erdirirdi. Fakat cebren olan bir hidayet, hikmete zıt, azamet-i İlâhiyye’nin tecellisine muhalif olduğundan öyle dilememiştir.
Kim kendi kudret ve iradesini, Cenâb-ı Hakk’ın doğru yoluna sarf ederse Cenâb-ı Hak da onun için hidayeti nasip buyurur. Bilâkis kim de kendi iradesini, kudretini sûistimal ederse, Cenâb-ı Hak da onu lâyık olduğu dalâlete düşürür. Bunlar, bu imtihan âleminin gereğidir. Hak Teâlâ’nın rahmetinin geniş ve azâbının şiddetli olması, bu suretle tecelli edecektir.
KITA:
Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmaz ya,
Sebepler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya.
Benim Hakk’a münâcâtım değildir rızk için hâşâ,
Hudâ Rezzâk-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz ya.
Erzurumlu İbrâhim Hakkı (k.s.)
Hicrî: 16 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder