18 Haziran 2025 Çarşamba
17 Haziran 2025 Salı
HİKMETLİ SÖZLER
قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ مِنْ خَيْرِ النَّاسِ رَجُلًا عَمِلَ فِي سَبِيلِ اللهِ عَلَى ظَهْرِ فَرَسِهِ أَوْ عَلَى ظَهْرِ بَعِيرِهِ أَوْ عَلَى قَدَمِهِ حَتَّى يَأْتِيَهُ الْمَوْتُ. (ن)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : محقق إنسانلريك أك خيرلسى ، آلطينيك ويا دوه سنيك صرطنده ويا يايا اولرق الله يولنده أؤلنجيه قدار جالشاندر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak insanların en hayırlısı, atının veya devesinin sırtında veya yaya olarak Allah yolunda ölünceye kadar çalışandır.”
(Sünen-i Nesâî)
Hicrî: 21 Zilhicce 1446 Fazilet Takvim
HİKMETLİ SÖZLER
• Nefis, insanın zâtiyyâtındandır. Hamuruyla, çamuruyla yoğrulmuş, anâsırı ile karışmış, öyle bir düşman ki anâsıra girmiş. Şeytan, anâsırdan hâriçtir. İmâm-ı Rabbânî kuddise sirruh Hazretleri, “Nefsin ne ezelî düşman olduğunu on yedi senede öğrendim.” buyurmuştur. Şeytan, secdede vesvese veremez. Bir de gelen rahmet-i İlâhiyye’ye de mâni olamaz. Yani el kaldırılıp dua edildiği zaman mâni olamaz. Fakat gerek secde ve gerek rahmet-i İlâhiyye’nin nüzûlü olan duada vesvese veren nefistir.
• Allâh’a devamlı iltica ediniz. Çünkü nefis ile şeytan gibi düşmanlar var. Yol ne kadar kıymetli ise düşman, o kadar büyüktür. Dünya düşmanlarının hiçbir hükmü yok. Hiç onlardan korkmayın, çekinmeyin. Ne yapabilirler? En son, en son ne yapabilirler; canını alır. Başka bir şey yapabilir mi? Canını alırsa bir an evvel, huzur-ı İlâhî’ye gidersin, Mevlâ’na kavuşursun, Cennet’e gidersin. Dünyadaki düşmanlardan korkmak; bu, abes şey. Amma, Allâh’ın celâlinden, gadabından, mekr-i İlâhî’den korkmak lâzım. Şakası yok. Nefis ile şeytanın elinden, bütün evliyaullah ‘el-amân’ demişler. Onun için müminler, beyne’l-havfi ve’r-recâ -korku ile ümit arasında- olacak. ‘Ben, paçayı kurtardım, ben artık emniyetteyim’ diye, hiç kimse söyleyemez. En büyük veliler dahi böyle bir şey söyleyemez. Allâh’a yaklaştıkça, Allah korkusu, insanların kalbinde artar.
• İlim, rûhun gıdası ve hayatın kıvamıdır.
• Dünya ilimlerine çalışın fakat âhiret derslerine daha çok çalışın.
• Okuyup öğrendiklerinizle amel etmeniz lâzım. Bir şeyi bilmek başka, o şeyle amel etmek başka. Yarın âhirette birçok Müslümanda amel noksanlığı olacak. Ona göre muamele olunacak.
• Münevver insanlar, tarih okumuştur. Beşeriyetin muhtelif zamanlarını öğrenmiştir, okumuştur. Okuması lâzım.
Hicrî: 21 Zilhicce 1446 Fazilet Takvim
16 Haziran 2025 Pazartesi
KALBÎ BİR HASTALIK: TÛL-İ EMEL
قَالَ عَلِيٌّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ : إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَخَافُ عَلَيْكُمُ اتِّبَاعُ الْهَوَى وَطُولُ الْأَمَلِ أَمَّا اتِّبَاعُ الْهَوَى فَأَنَّهُ يَصُدُّ عَنِ الْحَقِّ وَأَمَّا طُولُ الْأَمَلِ فَيُنْسِي الْآخِرَةَ. (هب)
حضرتى على رضى الله عنه بيوردوكى : سزيك حقنزده أك جوق قورقديغم شيلر ، هوى لرينزه ( نفسنزين آرضولرينه ) تابى اولمانز و طولى أمل ( صونى كلمين دنيالق إستكلر ) دير . زيرى هوايه تابى اولمق ( سزى ) ، حق يولدان جقارير . طولى أمل إيسه ( سزه ) ، آخرتى اونوطدورور . "
Hazret-i Ali radıyallâhü anh buyurdu k: “Sizin hakkınızda en çok korktuğum şeyler, hevâlarınıza (nefsinizin arzularına) tâbi olmanız ve tûl-i emel (sonu gelmeyen dünyalık istekler)dir. Zira hevâya tâbi olmak (sizi), hak yoldan çıkarır. Tûl-i emel ise (size), âhireti unutturur.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 20 Zilhicce 1446 Fazilet Takvim
KALBÎ BİR HASTALIK: TÛL-İ EMEL
Tûl-i emel, kişinin uzun yaşamayı arzu etmesidir ki kalbî hastalıklardandır. Ancak daha güzel amel işlemek için geleceğe ait bir emel beslemek câizdir. Arzu ve isteklerimizi “İnşâallah ve Allâh’ın izniyle” gibi bir söz ile söylemeli ve uzun yaşamak arzusu ileride ümmet-i Muhammed’e faydalı bir hizmet yapmayı istemek gibi makbul bir amel işlemek niyetiyle olmalıdır. Tûl-i emelin bazı zararları şunlardır:
- İbadette tembelliğe sevk eder. Ameli işlemeye kudreti olan zamandan gücünün kaybolduğu vakte tehîrine sebep olur. Hem geciktirmesinden dolayı hem de ameli tam îfâ edemediğinden dolayı cezalanır.
- “Vakitler geniştir, yarın tevbe ederim” ve “Ben gencim, ne vakit olsa kendimi düzeltirim.” gibi aldatıcı sözlerle tevbenin geciktirilmesine sebep olur. Hâlbuki ecel, kişiye ulaşmakta rızkından daha acelecidir.
- Ölümü anmayı unutturduğu için kalbin katılaşmasına ve kendisine yapılan nasihatin dahi tesir etmemesine sebep olur. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “(Dünyalık) lezzetleri yıkan ölümü çok anınız.” buyurmuşlardır.
- Âhiret amellerini terk ettirerek tamamen dünyaya hırsla çalışmaya sebep olur.
Hâlbuki Allâhü Teâlâ, Hadîd Sûresi’nin 20. âyet-i celîlesinde buyurmuştur ki -meâlen-: “Biliniz ki: dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve aranızda bir tefâhur (öğünüş), mal ve evlatta çokluk yarışından ibarettir.”
Dünya hayatı hoş gibi görünür, lâkin neşesi pişmanlık; zevki, elem, hicran ve Cehennem azâbı ile neticelenir. Amma Allâhü Teâlâ’nın rızasına vesile edinilmesi cihetiyle ne güzel metâ, ne güzel vesiledir.
O hâlde dünya hayatının geçici zevklerine kendini kaptırmayıp bir taraftan o şiddetli azâbı, bir taraftan da o mağfiret ve Cennet’i düşünmeli de, yalnız azâp korkusuyla değil, o mağfirete ve Allâh’ın rızasına lâyık bir aşk ve muhabbet ile âhiret için çalışmalı, o büyük murada ermelidir.
Hicrî: 20 Zilhicce 1446 Fazilet Takvim
SULTAN MURAD HÜDÂVENDİGÂR’IN DUASI
قال رسول الله صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِذَا لَقِيْتَ الْحَاجَّ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَصَافِحْهُ وَمُرْهُ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لَكَ قَبْلَ أَنْ يَدْخُلَ بَيْتَهُ فَإِنَّهُ مَغْفُورٌ لَهُ. (حم)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : حج ( ويا عمره ) يابانله قارشلاشتغيك زمان اونه سلام ور ، اونونله مصافحه ياب و او كمسه أوينه كيرمدن أؤنجه سنيك إيجين إستغفار أتمسنى إيسته . زيرى او ( نون كوناحلرى ) باغشلانمشتر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hac (veya umre) yapanla karşılaştığın zaman ona selam ver, onunla musâfaha yap ve o kimse evine girmeden önce senin için istiğfar etmesini iste. Zira o(nun günahları) bağışlanmıştır.”
(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî: 19 Zilhicce 1446 Fazilet Takvim
SULTAN MURAD HÜDÂVENDİGÂR’IN DUASI
Sultan Birinci Murad Han devrinde, Osmanlıları Balkanlardan atmak için büyük bir haçlı ordusu harekete geçmiş ve Kosova sahrasında 20 Haziran 1389 tarihinde Osmanlı ordusuyla karşılaşmıştı.
Harbin yapılacağı günün gecesinde, şiddetli rüzgârlar esmeye başladı. Harp sahası, bir tozlu sahra olduğundan Sultan Murad’ın kalbine endişe doldu. “Yarın askerin hâli nice olur, rüzgâr, İslâm askeri üzerine eserse tozdan, göz gözü görmez olur” diye gam deryasına daldı. Zira harp meydanlarında ekseriya rüzgâr hangi taraftan eserse, zafer de o tarafa yakın olur. Nitekim “Rüzgâr, ardınca estiğinde onu ganimet bil.” sözü meşhurdur. Diğer taraftan düşmanın adedi de İslâm askerinden katbekat fazla idi. Sultan, bu endişeler içinde otağına girdi, cân u gönülden ve gözyaşları içinde Cenâb-ı Hakk’a şöyle iltica eyledi: “Yâ Rab! Sen Âlemlerin Rabbi ve en cömert olansın. Bütün halk; senden medet umarlar. Allâh’ım, sen bilirsin ki şu âciz kulunun bu harp meydanlarına atılması, sırf İslâm dinini kuvvetlendirmek içindir. Ey en gizli şeyleri dahi bilen Rabb’im, senden dileğim odur ki hâlimize rahmetinle nazar buyurup rahmet yağmurlarını indir, toz yatışsın. İslâm askerini de selâmetle ve ganimetle muzaffer eyle, bu miskin kulunu da şehitlik saadeti ile müşerref kılıp İslâm askerine feda eyle.”
Sultan Murad, seccadesi üzerinde böyle dua ile meşgul iken kendisini bir uyku hâli kapladı. Uyku ile uyanıklık arasında, gökten, heybetli birtakım meleklerin indiğini gördü. Sultan Murad’a, “Dualarının tamamı, Hak Teâlâ katında makbul ve müstecâb oldu” diye müjdelediler. Sultan uyanınca rüyanın manevî lezzeti içinde hemen Cenâb-ı Hakk’a şükretti. Fazla geçmeden gökten rahmet yağmurları yağmaya başladı. İslâm askerinin önünde tozdan eser kalmadı. Ertesi gün (20 Haziran 1389) yapılan muharebede de İslâm askeri, kesin bir zafer kazandı. Kosova Meydan Muharebesi, Osmanlı tarihinin çok mühim hâdiselerinden biridir. Balkanların asırlar boyunca Osmanlı idaresi altında kalmasını sağlamıştır. Bu zafer sonunda, Sultan Murad Han, savaş meydanını dolaşırken şehit edilerek, bu arzusuna da nâil olmuştur.
Hicrî: 19 Zilhicce 1446 Fazilet Takvim