1 Şubat 2017 Çarşamba

HER MÜSLÜMANA LAZIM OLAN DÖRT ŞEY




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا أَحَدٌ أَعْظَمُ عِنْدَ اللهِ مِنْ رَجُلٍ يَعْمُرُ فِي الْاِسْلَامِ. (كنز)
بيغمبر أفندمز محمد مصطفى صلى الله عليه وسلم بيوردلر   ."الله تعالى نزدنده ، عمرونو إسلامه هزمتده كجرن كمسدن ( ثواب باقمندان ) دها بيوك كمسه يوقدر ."
Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allâhü Teâlâ nezdinde, ömrünü İslâm’a hizmette geçiren kimseden (sevap bakımından) daha büyük kimse yoktur.”
 (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî:   04  Cemâziyelevvel   1438  Fazilet Takvimi 

HER MÜSLÜMANA LAZIM OLAN DÖRT ŞEY


1- Sahîh îtikad: Asla bid‘at bulunmayan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat îtikâdını öğrenmektir.
2- Nasûh tevbe: İşlediği en küçük günaha dahi tevbe edip pişman olmak, onu bir daha işlememeye azmetmektir.
3- Bütün hasımlarını razı etmek: İyi bil ki kul haklarının vebâli, Allâhü Teâlâ'nın haklarından kat kat daha zordur. Dünyada iken haklarını sahiplerine verip helalleşmek lazımdır.
4- Allâhü Teâlâ’nın emirlerini yerine getirecek kadar din ilmini (ilmihâlini) öğrenmektir.
Bundan sonra nisbeti sahih bir mürşid-i kâmil aramalıdır. Allâhü Teâlâ Mâide sûresinin 35. âyet-i celîlesinde “Vebteğû ileyhi'l-vesîlete” yani “Allâh'a yaklaşmaya vesîle arayın..." buyurmuştur. Müslümanlar Ka‘be-i Muazzama'ya doğru secde ederler. Amma hakikatte secde Allâh'adır. Ka'be bir vesîledir. Bir mürşid-i kâmile bağlanmak da böyledir.
Mürşid, terbiye ederek mürîdin kalbinden kötü ahlâkı çıkarır, yerine güzel ahlaklar koyar. Bu terbiye, çiftçinin faydalı mahsûl bitmesi için dikenleri söküp yabancı otları temizlemesine benzer. Muhakkak Allâhü Teâlâ kullarını hidâyet ve irşâd için peygamberler gönderdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dünyadan âhirete gidince halkı irşâd etmeleri için yerine halîfeler bıraktı.
İyi bil ki mürşid-i kâmile bağlanmadan Hak Teâlâ'ya kavuşmak güçtür. Bu sebeple “İlmi, ehlinin ağzından alınız” denilmiştir.
Evliyâdan Safiyyüddîn, dâimâ Allâhü Teâlâ'yı zikir ile meşgûl sâlih bir zât idi. Rüyasında zikrinin ağzından nûr olarak çıkıp sonra toprağa girdiğini gördü. “Bunda hayır yoktur. Zira (Fâtır s., 10. âyet-i kerîmede) -meâlen- ‘Ona hoş kelimeler yükselir' buyurulmuştur” dedi. Sonra bir mürşid-i kâmile bağlanıp onun telkîni üzere zikretti. Yine rüyasında zikrin ağzından nur olarak çıkıp semâya yükseldiğini, hatta semâvâtı yırtıp ötesine geçtiğini gördü.
Ebû Ali Dekkâk (k.s.) der ki: Bir şeyhin terbiye etmediği kimse bir bahçıvanın terbiye etmediği kırda bitmiş meyvesiz veya aşılanmamış ağaç gibidir. Meyvesi olsa da lezzeti olmaz.
(Hâdimî, Eyyuhe'l-Veled Şerhi)
Hicrî:   04  Cemâziyelevvel   1438  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder