Osmanlı Arşivi’nden 7 Tarihî Obje
Söğüt’te
ufak bir beylik olarak tarih sahnesine çıkan Osmanlılar, en başta
mukaddesata olan hürmetleri ve bağlılıkları, tarihlerinden gelen devlet
yönetme yetenekleri ve zaman içinde geliştirdikleri mükemmel sistemlerle
altı asır boyunca dünyanın en stratejik noktalarını huzur içinde
yönetmeyi başarmışlardı. Bu uzun soluklu devlet tarih sahnesinden
çekilirken kökleri yüzlerce yıl eskiye dayanan bir hazine bıraktı. O
hazineden seçtiğimiz 7 obje sizlerle…
1.Hazine-i Evrak Levhası
Bugünkü devlet arşivinin karşılığı olan Hazine-i Evrak tabiri, 1846’da Bâbıâli daireleri arasına katılan, eski yeni tüm önemli belgelerle defterlerin saklandığı binadır. Sultan Abdülmecid tarafından İtalyan mimar Fossati’ye yaptırıldı. Hazine-i Evrak yazılı bu levha muhtemelen arşiv binasında bir fonksiyon icra etmiştir. Tıpkı Hazine-i Evrak binasını hâlen süsleyen “Kıyâmü’l hikmeti bi’l-kalem” kelâm-ı kibârı gibi.
2.Nişan Kesesi
Osmanlı’nın son zamanlarına ait, bir hizmet ve liyakat karşılığı olarak tevcih edilmiş olan nişanlar vardı. Bunların en meşhurları Mecidî, Osmanî ve İmtiyaz nişanları idi. Üzeri Sultan Mehmed Reşad tuğrası işlemeli bu atlas kese, Osmanlı’nın belki de son nişanlarından birini bağrında taşıdı, kim bilir…
3.Surre Kesesi
Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere’ye her yıl gönderilmesi âdet olan para ve hediyeye Surre denmekte idi. Bu hediyelerin muhafaza edildiği keselere Surre Kesesi denirdi. Çantanın ön yüzünde hediyenin Medine-i Münevvere ahalisinden ve şeriflerden Muhammed Sakkaf Efendi’ye gönderildiğini belirten, “Bimennihî Teâlâ, Medîne-i Münevvere ahalisinden ve şürefâ-yı kiramdan Şerif Muhammed Sakkaf Efendi’ye, sene 1333/1914” yazısı okunuyor.
4.Mecidî Nişanı
Osmanlı nişanlarından birinin adıdır. Halk arasında Mecidiye Nişanı suretinde de kullanılırdı. 1852’de ihdas olunmuştu. Sultan Abdülmecid’e nisbetle bu adı aldı. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci rütbeleri olduğu gibi murassâ, yani mücevherli olanı da vardı. Kayd-ı hayat şartıyla verilirdi. Birinci rütbesi elli, ikinci rütbesi yüz elli, üçüncü rütbesi sekiz yüz, dördüncü rütbesi üç bin, beşinci rütbesi de altı bin tane olmak üzere sayıları mahduttu.
5.Cüzdan
Evrak, kart ya da para koymak için üretilen, kitap kabı şeklinde veya çantaya benzer şekilleri olan bir tür mahfaza. Son asırda daha çok para taşımak için kullanılmıştır. Padişahlar, belki sıradan insanlar gibi her zaman cüzdana ihtiyaç duymuyorlardı. Fakat onların da cüzdanları ve keseleri mevcuttu. Sultan İkinci Abdülhamid’in bu cüzdanı, kuvvetle muhtemel şehzadelik yıllarına ait.
6.Mühür
Üzerinde isim veya işaret kazılı olup mektuplara, senetlere ve diğer kâğıtlara basılan taştan yahut madenden yapılma âletin adıdır. Şahıs için yapılanlara “Mühr-i Zatî”, resmî daireler için yapılanlara “Mühr-i Resmî” denilirdi. Osmanlılarda İkinci Meşrutiyet’e gelinceye kadar memurlar resmî kâğıtlara imza atmazlar, mühür basarlardı.
7.Anlaşma
İki yahut daha çok devletin karşılıklı olarak üstlendikleri yükümlülüklerin yazıya geçirilerek onaylanmasıyla oluşan belgelerdir. Gayet güzel bir ciltle kaplanmış olan bu dostluk ve ticaret antlaşması ise 1866 yılında Osmanlı Devleti ile Meksika arasında imzalanmış.
1.Hazine-i Evrak Levhası
Bugünkü devlet arşivinin karşılığı olan Hazine-i Evrak tabiri, 1846’da Bâbıâli daireleri arasına katılan, eski yeni tüm önemli belgelerle defterlerin saklandığı binadır. Sultan Abdülmecid tarafından İtalyan mimar Fossati’ye yaptırıldı. Hazine-i Evrak yazılı bu levha muhtemelen arşiv binasında bir fonksiyon icra etmiştir. Tıpkı Hazine-i Evrak binasını hâlen süsleyen “Kıyâmü’l hikmeti bi’l-kalem” kelâm-ı kibârı gibi.
2.Nişan Kesesi
Osmanlı’nın son zamanlarına ait, bir hizmet ve liyakat karşılığı olarak tevcih edilmiş olan nişanlar vardı. Bunların en meşhurları Mecidî, Osmanî ve İmtiyaz nişanları idi. Üzeri Sultan Mehmed Reşad tuğrası işlemeli bu atlas kese, Osmanlı’nın belki de son nişanlarından birini bağrında taşıdı, kim bilir…
3.Surre Kesesi
Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere’ye her yıl gönderilmesi âdet olan para ve hediyeye Surre denmekte idi. Bu hediyelerin muhafaza edildiği keselere Surre Kesesi denirdi. Çantanın ön yüzünde hediyenin Medine-i Münevvere ahalisinden ve şeriflerden Muhammed Sakkaf Efendi’ye gönderildiğini belirten, “Bimennihî Teâlâ, Medîne-i Münevvere ahalisinden ve şürefâ-yı kiramdan Şerif Muhammed Sakkaf Efendi’ye, sene 1333/1914” yazısı okunuyor.
4.Mecidî Nişanı
Osmanlı nişanlarından birinin adıdır. Halk arasında Mecidiye Nişanı suretinde de kullanılırdı. 1852’de ihdas olunmuştu. Sultan Abdülmecid’e nisbetle bu adı aldı. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci rütbeleri olduğu gibi murassâ, yani mücevherli olanı da vardı. Kayd-ı hayat şartıyla verilirdi. Birinci rütbesi elli, ikinci rütbesi yüz elli, üçüncü rütbesi sekiz yüz, dördüncü rütbesi üç bin, beşinci rütbesi de altı bin tane olmak üzere sayıları mahduttu.
5.Cüzdan
Evrak, kart ya da para koymak için üretilen, kitap kabı şeklinde veya çantaya benzer şekilleri olan bir tür mahfaza. Son asırda daha çok para taşımak için kullanılmıştır. Padişahlar, belki sıradan insanlar gibi her zaman cüzdana ihtiyaç duymuyorlardı. Fakat onların da cüzdanları ve keseleri mevcuttu. Sultan İkinci Abdülhamid’in bu cüzdanı, kuvvetle muhtemel şehzadelik yıllarına ait.
6.Mühür
Üzerinde isim veya işaret kazılı olup mektuplara, senetlere ve diğer kâğıtlara basılan taştan yahut madenden yapılma âletin adıdır. Şahıs için yapılanlara “Mühr-i Zatî”, resmî daireler için yapılanlara “Mühr-i Resmî” denilirdi. Osmanlılarda İkinci Meşrutiyet’e gelinceye kadar memurlar resmî kâğıtlara imza atmazlar, mühür basarlardı.
7.Anlaşma
İki yahut daha çok devletin karşılıklı olarak üstlendikleri yükümlülüklerin yazıya geçirilerek onaylanmasıyla oluşan belgelerdir. Gayet güzel bir ciltle kaplanmış olan bu dostluk ve ticaret antlaşması ise 1866 yılında Osmanlı Devleti ile Meksika arasında imzalanmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder