Tarih Olmuş 7 Güzel Nesne
Bir
zamanlar yanımızdan ya da yamacımızdan ayıramadığımız hatta pek çoğuna
hayatımız boyunca sadece bir defa sahip olabildiğimiz eşyalarımız zamana
yenik düştüler. Şinasi Acar Bey, “Osmanlı’da Günlük Yaşam Nesneleri”
ismini verdiği kitabında bir zamanlar hayatımızın başköşesindeyken bugün
ancak özel koleksiyonlarda yahut müzelerde bulabileceğimiz eski ama
değerli eşyalarımızı anlatıyor…
1. Altlık
Eski hattatlar, sol dizlerini büküp oturdukları minderde, sağ dizlerini diker ve onun üstünde yazarlardı. Kâğıdın dizde düzgün durmasını sağlamak için, eskilerin zîr-i meşk (meşk altı) dedikleri ve kaba kâğıtların üst üste tutturulmasıyla hazırlanmış bir altlık kullanılırdı. Altlıklar, 4-5 mm kalınlık oluşturacak biçimde, yapıştırılmadan bir araya getirilmiş kaba kâğıtlara, her iki yüzeyine meşin veya ebru kaplanarak mücellitler tarafından hazırlanırdı.
2. Kevork İşi Cep Feneri
Kevork Efendi, 19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’da yaşamış Ermeni kökenli bir Osmanlı fener ustasıdır. Bir başka Ermeni kökenli fener ustası Ovagim Efendi’nin damgasını taşıyan fenerlerin işlemeleri de çok güzeldir. Pirinçten yapılmış bu fenerin çapı 12 cm, yüksekliği açık halde 18,5 ve kapalı halde 2,6 cm’dir.
3. Ruznâmeler
Ruznâme Hicrî ve Rûmî ayların ilk günlerini gösteren, Güneş’in hangi gün hangi burca girdiğini belirten ve Güneş ve Ay tutulmalarını bildiren, özel olarak hazırlanmış cetvellerdir. Kimilerinde Ahkâm-ı nücûm konusunda, dahası ilm-i hey’ete (astronomi) dair bilgiler de bulunur. Ruznâmelerin Osmanlı’ya has bir takvim çeşidi olduğu söylenebilir.
4. Kur’ân-ı Kerîm Mahfazası
Küp biçiminde, üstü kubbe kapaklı bu örneğin yüzey süslemeleri, tahta üstüne fildişi kakma motifler işlenerek yapılmış; kapağının çevresine sülüs hatla besmele ve Âyetü’l- Kürsî yazılmıştır. İçinde beş bölüm vardır. Yüksekliği 76,5 genişliği 50,7 cm olan eser, aslen Sultan I. Mahmud’un (1730-54) Ayasofya’daki kütüphanesine ait olup halen İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde bulunmaktadır.
5. İki Porselen Gülâbdan
Her ikisi de Osmanlı pazarı için özel olarak üretilmiş, yuvarlak kaide üzerinde armudî gövdeli ve 26 cm yüksekliğindeki porselen gülâbdanların boyun kısımları gümüş geçmelidir. Beyaz zemin üstüne sıraltı turuncu, sarı ve sırüstü kahverengi çiçekler işlenmiş olan gülâbdan 19. yüzyıl ürünüdür. Kanuni dönemine ait mavi-beyaz sıraltı süslemeli porselen gülâbdanın emziği, Mevlevi sikkesi formunda yapılmıştır.
6. Hikmetli Gömlekler
Pamuklu ya da keten kumaştan dikilen bu gömlekler, koruyucu amaçla hazırlanmakta ve savaşta zırhın içine giyilmektedir. Üzerinde 21 besmele, kimi sûreler, âyetler, dualar, cedveller, vefkler, Esmâ-yı Hüsna (Allahü Teâlâ’nın 99 ism-i şerîfi), Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ism-i şerifleri, Ayetü’l-Kürsî, Dört Büyük Halife’nin şemailleri, kelime, rakam ve işaretler yazılıdır.
7. Hem Alaturka Hem Alafranga Saati Gösteren Cep Saatleri
1912 Mayısından başlayarak devlet dairelerinde ve resmî işlerde alafranga saat kullanılmıştır. Mesela demiryolları idaresi, trenleri alafranga saate göre çalıştırmaktaydı. Bu dönemde hem yabancılar hem Türkler, işlerini aksatmamak için yanlarında biri alafranga diğeri alaturka saate ayarlı iki cep saati bulundurma gereğini duymuşlardır. İşte bu yıllarda Longines firması, Osmanlı pazarı için, aynı kadran üstünde hem alaturka hem alafranga saati gösteren cep saatleri üretmiştir. Resimde bu tür saatlerden bir örnek görülüyor. Her iki akrep-yelkovan takımı da hareketini aynı zenberekten almaktadır. Saatin çapı 4,8 cm’dir.
1. Altlık
Eski hattatlar, sol dizlerini büküp oturdukları minderde, sağ dizlerini diker ve onun üstünde yazarlardı. Kâğıdın dizde düzgün durmasını sağlamak için, eskilerin zîr-i meşk (meşk altı) dedikleri ve kaba kâğıtların üst üste tutturulmasıyla hazırlanmış bir altlık kullanılırdı. Altlıklar, 4-5 mm kalınlık oluşturacak biçimde, yapıştırılmadan bir araya getirilmiş kaba kâğıtlara, her iki yüzeyine meşin veya ebru kaplanarak mücellitler tarafından hazırlanırdı.
2. Kevork İşi Cep Feneri
Kevork Efendi, 19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’da yaşamış Ermeni kökenli bir Osmanlı fener ustasıdır. Bir başka Ermeni kökenli fener ustası Ovagim Efendi’nin damgasını taşıyan fenerlerin işlemeleri de çok güzeldir. Pirinçten yapılmış bu fenerin çapı 12 cm, yüksekliği açık halde 18,5 ve kapalı halde 2,6 cm’dir.
3. Ruznâmeler
Ruznâme Hicrî ve Rûmî ayların ilk günlerini gösteren, Güneş’in hangi gün hangi burca girdiğini belirten ve Güneş ve Ay tutulmalarını bildiren, özel olarak hazırlanmış cetvellerdir. Kimilerinde Ahkâm-ı nücûm konusunda, dahası ilm-i hey’ete (astronomi) dair bilgiler de bulunur. Ruznâmelerin Osmanlı’ya has bir takvim çeşidi olduğu söylenebilir.
4. Kur’ân-ı Kerîm Mahfazası
Küp biçiminde, üstü kubbe kapaklı bu örneğin yüzey süslemeleri, tahta üstüne fildişi kakma motifler işlenerek yapılmış; kapağının çevresine sülüs hatla besmele ve Âyetü’l- Kürsî yazılmıştır. İçinde beş bölüm vardır. Yüksekliği 76,5 genişliği 50,7 cm olan eser, aslen Sultan I. Mahmud’un (1730-54) Ayasofya’daki kütüphanesine ait olup halen İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde bulunmaktadır.
5. İki Porselen Gülâbdan
Her ikisi de Osmanlı pazarı için özel olarak üretilmiş, yuvarlak kaide üzerinde armudî gövdeli ve 26 cm yüksekliğindeki porselen gülâbdanların boyun kısımları gümüş geçmelidir. Beyaz zemin üstüne sıraltı turuncu, sarı ve sırüstü kahverengi çiçekler işlenmiş olan gülâbdan 19. yüzyıl ürünüdür. Kanuni dönemine ait mavi-beyaz sıraltı süslemeli porselen gülâbdanın emziği, Mevlevi sikkesi formunda yapılmıştır.
6. Hikmetli Gömlekler
Pamuklu ya da keten kumaştan dikilen bu gömlekler, koruyucu amaçla hazırlanmakta ve savaşta zırhın içine giyilmektedir. Üzerinde 21 besmele, kimi sûreler, âyetler, dualar, cedveller, vefkler, Esmâ-yı Hüsna (Allahü Teâlâ’nın 99 ism-i şerîfi), Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ism-i şerifleri, Ayetü’l-Kürsî, Dört Büyük Halife’nin şemailleri, kelime, rakam ve işaretler yazılıdır.
7. Hem Alaturka Hem Alafranga Saati Gösteren Cep Saatleri
1912 Mayısından başlayarak devlet dairelerinde ve resmî işlerde alafranga saat kullanılmıştır. Mesela demiryolları idaresi, trenleri alafranga saate göre çalıştırmaktaydı. Bu dönemde hem yabancılar hem Türkler, işlerini aksatmamak için yanlarında biri alafranga diğeri alaturka saate ayarlı iki cep saati bulundurma gereğini duymuşlardır. İşte bu yıllarda Longines firması, Osmanlı pazarı için, aynı kadran üstünde hem alaturka hem alafranga saati gösteren cep saatleri üretmiştir. Resimde bu tür saatlerden bir örnek görülüyor. Her iki akrep-yelkovan takımı da hareketini aynı zenberekten almaktadır. Saatin çapı 4,8 cm’dir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder