قَالَ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَكَلَ لُقْمَةً مِنْ حَرَامٍ لَمْ تُقْبَلْ لَهُ
صَلَاةُ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً، وَلَمْ تُسْتَجَبْ لَهُ دَعْوَةُ أَرْبَعِينَ
صَبَاحًا. (كنز)
بيغمبر
أفندمز بويوردولر " حرام بر لوقمه
يين كمسه نيك قرق كون نمازى و دعاسى قبول اولنماز . "
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Haram bir lokma yiyen kimsenin kırk gün namazı ve duâsı kabul olunmaz.”
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 24 Safer 1437 Fazilet Takvimi
SÂDÂT-I NAKŞİBENDİYYE HER YEMEĞİ YEMEZLERDİ
Silsile-i Sâdât’ın 15. halkası olan Şâh-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri çok zâhid ve verâ sahibi idi. Şüpheli şeylerden kaçınır, bilhassa yemek hususunda buna çok dikkat ederdi. Talebelerini helâl yoldan kazanıp yemeye teşvik eder ve Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) şu hadîs-i şerîflerini okurdu: “İbadet on kısımdır: Bunların dokuzu helâl kazançtır. Kalan biri ise diğer ibadetlerdir.”
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, öfkeli ve isteksiz olarak pişirilen yemeğe el sürmez, kendisi ile beraber olanların da o yemekten yemelerine mâni olurdu. Müritlerinden birisi yemek getirmişti. Yemeğe baktı ve şöyle dedi: “Bunu yapan kimse hamurunu yoğurmasından, pişirip bu hale getirinceye kadar hep öfkeli idi. Ondan yemek bize yakışmaz. Öfke ile yapılan yemekte hayır da yoktur, bereket de yoktur. Şeytan bir yolunu bulup ona girer. Bu halde ondan nasıl iyi bir netice alınabilir?”
Silsile-i Sâdât’ın 22. halkası Muhammed Bâkîbillâh Hazretleri yemekte çok ihtiyatlı idi. Bir hediye geldiği zaman onu sünnet-i seniyyeye uymak için geri çevirmez, fakat husûsî işlerine sarf etmezlerdi. Yemek pişirenin abdestli olmasını, yemek pişirirken dünya kelamı konuşulmamasını tenbih ederlerdi. “Huzûr ve ihtiyât sahibi olmayanın yemeklerinden bir duman çıkar ki, feyz kapısını kapatır.” buyururlardı. İşlerinde azîmet ve evlâ olan ile hareket ederdi. Şüphelilerden kaçındığı gibi mübahların da fazlasından kaçınır, zarûret mikdarı işlerdi.
Silsile-i Sâdât’ın 26. halkası Muhammed Bedvânî Hazretleri kazançlarında şüphe zulmeti bulunan kimselerin yemeklerinden asla yemezlerdi. Bir gün dünyaya düşkün birisi kendisine yemek getirdi. “Bunda zulmet eseri görülüyor” buyurdular. Sonra da Mirzâ Cân-ı Cânân Hazretlerine: “Bu yemeği iyice bir araştır bakalım.” buyurdular. Mirzâ Cân-ı Cânân Hazretleri de üstâzının emrine uyarak bakıp araştırdı. “Bu yemek helaldir. Ancak riya için yapıldığından dolayı üzerine zulmet inmiş.” dediler.
Silsile-i Sâdât’ın 27. halkası Şemsüddîn Habîbullâh Hazretleri, Abdullah Dehlevî Hazretlerine “Her yerden yemek caiz değildir.” buyurmuşlardır.
Hicrî: 24 Safer 1437 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder