Hadîs-i Şerîf, :
“Kim Allâh(ın rızasın)dan başka bir şey için bir ilim öğrenirse veya onunla Allâh(ın rızasın)dan başkasını isterse cehennemdeki yerine hazırlansın.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
“Kim Allâh(ın rızasın)dan başka bir şey için bir ilim öğrenirse veya onunla Allâh(ın rızasın)dan başkasını isterse cehennemdeki yerine hazırlansın.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:20 Cemâziyelâhir 1434 •Fazilet
Takvim
İLMİN GÂYESİ
İlimlerin en şereflisi ve ilimden asıl gaye Allâhü Teâlâ’yı
bilmektir. Bu ilim ise nihayeti olmayan bir denizdir. Bu ilimde en
yüksek derece Peygamberler sonra evliya sonra da onları takib
edenlerindir.
İlim öğrenenin maksadı önce bâtınını, içini süsleyip güzelleştirmek
sonra Allâhü Teâlâ’ya yaklaşmak ve mukarreb meleklerin civarına,
mertebelerine yükselmek olmalı, reislik, mal, makam ve sefihlerle
münakaşa, akranlara öğünme olmamalıdır. Niyeti böyle olunca onu gayesine
yaklaştıran ilim âhiret ilmidir. Bununla beraber diğer ilimleri de
hakir görmek münasip olmaz.
Dünya ile âhiret nimetlerini bir araya getirmek mümkün olmayacağına
göre en mühim ilim, ebedî olacak olan ahireti alakadar edendir. Bu
vaziyette dünya bir konak, beden binek, ameller maksada götüren
mesaîdir. Allâhü Teâlâ’nın cemali ile müşerref olmaktan başka gâye
yoktur. Bütün nimetler oradadır. Bunun kadrini bu âlemde bilenler çok
azdır.
BİR YILAN HİKÂYESİ: TAMAHKÂRLIĞIN SONU
İki kişi bir yolculuğa çıkmışlar idi. Yolda bir ağaç altında
konakladılar. Tam ayrılacakları sırada ağacın altından çıkan bir yılan
ağzında getirdiği bir altını onların önüne bıraktı ve “Bu, burada
bulunan bir hazinedendir, müsafir olduğunuzdan bunu verdim.” dedi.
Yılan üç gün birer lira getirdi. Üçüncü gün adamlardan biri “Biz
böyle çok vakit kaybediyoruz, gel bu yılanı öldürüp hazineyi çıkarıp
alalım” dedi. Arkadaşı razı olmadı. O da bir demir parçası alıp bir
köşeye gizlendi. Yılan yine ağzında lira ile çıkınca ona vurdu, yaraladı
ise de öldüremedi. Yılan onu zehirleyip öldürdü, sonra deliğine geri
döndü. Adam arkadaşını defnetti. Ertesi gün yılan tekrar çıktı, başında
darbenin yarası vardı, ağzı da boş idi. Adam: “Ben arkadaşımı ikaz
etmiştim, lakin dinlemedi. Gel seninle bir anlaşma yapalım. Ne ben sana
saldırayım, ne de sen bana saldır, eski halimize devam edelim” dedi.
Yılan:
“Olmaz, sen arkadaşının kabrini gördükçe gönlün benden asla hoşnud
olmaz. Ben de başımdaki yaraya baktıkça senden asla hoşnud olmam.”
dedi.
Hicrî:20 Cemâziyelâhir 1434 •Fazilet
Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder