13 Aralık 2025 Cumartesi
12 Aralık 2025 Cuma
11 Aralık 2025 Perşembe
NAMAZIN FAZİLETİ
قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ صَلَّى رَكْعَتَيْنِ فِي خَلَاءٍ لَا يَرَاهُ إِلَّا اللهُ وَالْمَلَائِكَةُ كُتِبَ لَهُ بَرَاءَةٌ مِنَ النَّارِ. (كنز)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : بر كمسه ، الله تعالى و ملكلردن باشقه هيج كمسنيك كندسنى كورميجكى تنهى بر يرده إيكى ركعت نماز قلسه ، اونون إيجن جهنم ، دن ( قرطلديغونه دائر ) برات يازلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kimse, Allâhü Teâlâ ve meleklerden başka hiç kimsenin kendisini görmeyeceği tenha bir yerde iki rekât namaz kılsa, onun için Cehennem’den (kurtulduğuna dâir) berât yazılır.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 21 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
NAMAZIN FAZİLETİ
Ankebût Sûresi’nin 45. âyet-i celîlesinde -meâlen-:
“Muhakkak namaz, edepsizlikten ve kötülükten meneder.” buyurulmuştur. Hadîs-i şerifte de:
“Her kimin kıldığı namaz, kendisini, çirkin ve kötü işlerden alıkoymuyorsa bu namaz, onun ancak Allâhü Teâlâ’dan uzaklığını artırır.” buyurulmuştur. Zira böyle bir kimsenin kalbi harap hâlde ve zulmetler içindedir. Nefsi, hevâ ve hevesleri peşindedir. Hâlbuki Hak Teâlâ’ya teveccüh eden kimsenin kalbi nurlanır, nefsinde huşû olur. Allâhü Teâlâ’ya yöneldiği her amelden sevinç ve haz duyar. Kul, Allâhü Teâlâ’ya ne kadar yönelirse, Allâhü Teâlâ da bu kuluna o kadar iltifat buyurur.
Kulun, namazdaki kıyâmı sâyesinde, kıyâmet günü Hak Teâlâ’nın huzurunda ve Sırât’ta ayakları sabit durur.
Aldığı tekbîr ile, Cenâb-ı Hakk’ın affına ve kusurlarını örtmesine lâyık olur, insanların kalplerine ve gözlerine heybetli görünür, melekler katında da faziletli olarak bilinir. Hak Teâlâ’nın kibriyâsına sığınan böyle bir kulun duaları da makbul olur.
Okuduğu Sübhâneke duasıyla nefsin mâsivâ ile alâkasını keser, Eûzü ile Cenâb-ı Hakk’ın muhafazasına sığınmış olur. Okuduğu Kur’ân-ı Kerîm (Fâtiha ve zamm-ı sûre) ile Cenâb-ı Hakk’ın fazl u keremine yönelmiş olduğundan, nefsi ve gönlü zengin olur.
Rükûda, Cenâb-ı Hakk’ın azametine sığınması sebebiyle, kalbi nurlanır, hayat bulur, en büyük arzularına nâil olur.
Secde ile Cenâb-ı Hakk’a en yakın bir hâlde bulunduğundan, bu vesîle ile Cenâb-ı Hakk’ın gazabından emin olup kıyâmet gününün dehşetli korkularından kurtulur.
Kul, kaʻde-i ahîrede, Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda dizleri üstüne oturduğu bu vaziyette, Cenâb-ı Hakk’ın Samedâniyyeti’ne sığınmış olur. Kalbi, hayâ, rahmet ve zenginlik ile dopdolu olur.
Namazın bu mükâfatları, Cenâb-ı Hakk’a güzelce yönelip namazını hakkıyla kılabilen kimselerin nasibidir.
Hicrî: 21 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
10 Aralık 2025 Çarşamba
İLİM OLMADAN AMEL OLMAZ
قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ طَلَبَ الْعِلْمَ كَانَ كَفَّارَةً لِمَا مَضَى. (ت)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : كيم ( عمل أتمك إيجن دينمزه آئت ) علم طلبنده بولونورسه بو ، اونون كجمش كونحلرينه كفارت اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim (amel etmek için dinimize ait) ilim talebinde bulunursa bu, onun geçmiş günahlarına keffâret olur.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 21 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
İLİM OLMADAN AMEL OLMAZ
İmâm-ı Rabbânî kuddise sirruh Hazretleri, evlatlarından talebe yetiştirmekle meşgul olan Molla Ahmed Berkî’ye şu nasihatte bulunmuştur.
“...Size yapmam gereken asıl nasihat şudur: Tembellik ve bıkkınlık göstermeden ve usanmadan derslere gayret etmeniz ve dersi ihmâl husûsunda nefsinize aslâ müsamaha göstermemenizdir. Şâyet (gündüz) vaktinizin tamamını dersle geçirmeniz mümkün olursa zikir ve fikir yerine derslere devam edin. Çünkü gece vakitleri, zikir için kâfidir.
Yine Şeyh Hasan da dersle ve ilim öğrenmekle meşgul olsun. Onu sakın boş bırakmayasın. Zira bu beldelerin ilimden nasibi az olmasına binâen, buralarda şerʻî (dînî) ilimleri ihyâ zarûrî olmuştur.” (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 2/ m. 14)
Mürîdlerinden birisine de şu tavsiyelerde bulunmuşlardır:
“...Bu tâife-i Nakşibendiyye’nin ilimleri, bâtına (kalbe) taalluk eden ilimlerdir. Mânevî hâller ise amellerin mirasıdır. Binâenaleyh mânevî hâllere taalluk eden ilimlere ancak amellerini tashîh edip hakkını vererek, güzelce eda edenler vâris olabilir.
Amelleri tashîh ise, ancak o amellerin ne olduğunu anlamak ve o amellerin nasıl yapılacağını eksiksiz bilmekle olur. Bu ilimlerin bir kısmı namaz, oruç vesair farzları içine alan şerʻî hükümlere dairdir. Bir kısmı nikâh, talâk, alışveriş gibi muâmelelere dair ilimlerdir. Bu ilimlerin tamamı, Hak Sübhânehû’nün her mükellefe farz kıldığı ve yapılmasını emrettiği şeylere dairdir. Bunlar iktisâbî; çalışıp gayret etmekle elde edilecek ilimlerdir ve her mükellefin bunları öğrenmesi lâzımdır.
İlimde, iki mücâhede (gayret ve çalışma) vardır: Birisi, ilmi elde ederken öğrenme, tahsil esnasında mücâhede, diğeri ise tahsil ettikten sonra o ilimle amel etme husûsunda mücâhededir.
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/ m. 29, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 21 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
9 Aralık 2025 Salı
ALLÂHÜ TEÂLÂ, KIYÂMETTE MAHLUKÂTI TEKRAR DİRİLTİR
قال سُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يُبْعَثُ كُلُّ عَبْدٍ عَلَى مَا مَاتَ عَلَيْهِ. (م)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : هر قل ، ( إيمان و كفر ، حير و شر حنكى حل أؤزره أؤلورسه ) أؤلديكى حل أؤزره ديرلتلجكدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Her kul, (iman ve küfür; hayır ve şer hangi hâl üzere ölürse) öldüğü hâl üzere diriltilecektir.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 19 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim
ALLÂHÜ TEÂLÂ, KIYÂMETTE MAHLUKÂTI TEKRAR DİRİLTİR
Kıyâme Sûresi’nin 3. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “İnsan, onun kemiklerini toplayıp bir araya getiremeyeceğimizi mi zanneder?” buyurulmuştur. Yani Allâhü Teâlâ, yarattıklarını öldürüp âzâları birbirinden ayrıldıktan, toprağa karıştıktan ve rüzgârlar o toprağı alıp sahralara savurduktan sonra dahi, tamamen tekrar bir yere toplar, hepsini hiç noksanı olmaksızın tekrar diriltir.
Şimdi bunlar malum olunca şunu da bilmek gerekir: Allâhü Teâlâ, yoktan var etmeye, var olanı yok etmeye, öldürüp diriltmeye kâdirdir. Allâhü Teâlâ’nın bütün mahlukâtı tekrar yaratacağını, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) haber vermiştir. Kıyâmet gününde, bütün yarattıklarını bir araya toplar. O güne, bütün yaratılmışlar bir araya toplandığı için “yevmü’l-cem”, işledikleri amellerin tam karşılığını alacakları için “yevmü’l-cezâ”, yaptıklarından dolayı hesaba çekilecekleri için “yevmü’l-hisâb”, Arasat denilen düz ve geniş bir yerde toplanacakları için “yevmü’l-Arasât” denir.
Hâsıl-ı kelâm bu aziz ömrü, boş ve faydasız şeylerle zâyi etmeyip kemâlât kazanmalı, faydalı ilimler tahsil edip sâlih ameller işlemelidir. Faydalı ilim, bir temele benzer; sâlih amel de onun üzerine kurulan bir bina gibidir. İkisi birbirinden ayrılmazlar. Yani nerede faydalı ilim varsa, orada iyi ve makbul amel de vardır. Kimin iyi ameli varsa, faydalı ilmi de vardır.
Her müminin, öldükten sonra diriltilmek, mahşer meydanına toplanıp amel defterlerinin verilmesi, işlenen hayır ve şer amellerin mizanda tartılması, yaptıklarından hesaba çekilmesi, Sırat Köprüsü’nden geçilmesi, şefâat, Cennet ve Cehennem’e girilmesi gibi âhiret hâllerini tasdik etmesi icap eder. Sonra Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazandıracak ameller işlemeye gayret etmelidir. Böylece kul, kemâle erer, dünya ve âhirette saîd kimselerden olur, şakî (dünya ve âhiret bedbahtlarından) olmaktan kurtulur.
Hicrî: 19 Cemâziyelâhir 1447 Fazilet Takvim


