قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَرَأَ آيَةَ الْكُرْسِيِّ
فِي دُبُرِ الصَّلَاةِ الْمَكْتُوبَةِ كَانَ فِي ذِمَّةِ اللهِ إِلَى الصَّلَاةِ
الْأُخْرَى. (طب)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم
بيوردلر ." كيم
( بش وقت ) فرض نمزيك آرقه سنده آيَةَ الْكُرْسِيِّ اوقورسه او كمسه ،
ديكر نمزه قدار الله يك زمتنده ( همايه سنده ) دير ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim (beş vakit) farz
namazın arkasında Âyetü’l-Kürsî’yi okursa o kimse, diğer namaza kadar
Allâh’ın zimmetinde (himâyesinde)dir.”
(Hadîs-i Şerîf, Taberânî,
el-Mu’cemu’l-Kebîr)
Hicrî: 23 Rebîulevvel 1438 Fazilet Takvimi
BÜTÜN İNSANLAR PEYGAMBERİMİZ’E İMAN İLE MÜKELLEFDİR
Hazret-i Âdem aleyhisselam ile Havva validemiz ve şeytan hepsi Cennet’ten indirildi. Yeryüzüne indikleri zaman Cenâb-ı Allah, kendilerine tevbenin kabulünün icâbı olarak şöyle buyurdu
قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا
جَميعًا فَاِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ مِنّى هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَاىَ فَلَا خَوْفٌ
عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
(meâlen): “Dedik: İnin oradan hepiniz. Sonra benden size ne zaman bir hidâyetçi
(resul veya kitap gibi her hangi bir delil) gelir de kim o hidayetçimin
izince giderse (ona tâbi olursa) onlara bir korku yoktur ve mahzun
olacaklar onlar değildir.” (Bakara sûresi, âyet 38)
Allâhü Teâlâ her hangi bir zamanda gelen hidâyetine tâbî olmaları
şartıyla bunu vaad etmişti. İşte Hz. Âdem’in tevbesinin semeresi olan bu
vaad kıyamete kadar devam eder. Böyle bir hidâyete nâil olan kimselerin
Muhammed aleyhisselamın peygamberliğini inkâr etmeleri düşünülebilir
mi? …“Onlara bir korku yoktur ve mahzun olacaklar onlar değildir.” sırrına mazhar olmak için bir müddet sâlih mümin olarak yaşamış olmak kâfi değildir. Onda sebat edip hüsn-i hâtime ile gitmek yani Allah’a îmân ve amel ile kavuşmak da lâzımdır... Bunda bir de
وَالَّذينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
(meâlen): “Ve onlar ki hem sana indirilene îmân ederler, hem senden evvel indirilene...” (Bakara sûresi, âyet 4) şartı da vardır. Dünya ve ahirette ebedî saâdetin, ahirete iman ve bütün peygamberler ile beraber Muhammed Aleyhisselâm’a ve ona indirilene iman edenlere mahsus olduğu da tebliğ kılınmıştır.
Muhammed aleyhisselamın peygamberliğinden evvel, Allah’a ve âhiret gününe iman eden ve sâlih amel yapanlar bile Tevrat ve İncil’in hükmünce istikbâlin büyük peygamberine îmân ile mükelleftiler. Buna işâreten
وَاَوْفُوا بِعَهْدى اُوفِ بِعَهْدِكُمْ
(meâlen): “…Ahdime vefâ edin ki ahdinize vefâ edeyim…” (Bakara sûresi, âyet 40) buyrulmuştur. Böyle olunca Muhammed aleyhisselam peygamber olarak geldikten sonra onu inkâr edenler arasında hakikî îmân erbâbı bulunduğunu tasavvur etmek imkânsızdır…
(Hak Dîni Kur’ân Dili Tefsiri)
Hicrî: 23 Rebîulevvel 1438 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder