قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ
يَقُولُ: أَحَبُّ عِبَادَةِ عَبْدِي إِلَيَّ اَلنَّصِيحَةُ. (كنز)
بيغمبر
أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."
الله عزَّ و جلله شويله بيورور :
قولومون يابطغى عبادتينن بانه أك سوملى اولانى ( بنم رضام إيجن يابطغى ) نصيحتدر
."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Allah azze ve celle
şöyle buyurur: Kulumun yaptığı ibadetinin bana en sevimli olanı (benim
rızam için yaptığı) nasihattir.”
(Hadîs-i Kudsî, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 02 Rebîulevvel 1438 Fazilet Takvimi
“DÎN, NASÎHATTİR”
Nasîhat: vaaz, öğüt demektir. Yani bir kimseyi, ıslâhına
vesîle olan şeye davet etmek ve maddeten, manen zarar göreceği halden
sakındırmaktır. Nasîhat dinlemeyen kimse, verilen faydalı ilacı kabul
etmeyen hastaya benzer. Nasîhat, söz ve fiillerinde ihlâsı araştırmak ve
nasîhat ettiği kimsenin ıslâhı için bütün gayretini sarf etmektir.
Hadîs-i Kudsî’de buyuruldu:
“Kulum bana farz kıldıklarımı işleyerek yaklaştığı kadar
başka şeyle yaklaşamaz. Bundan sonra bana nâfileler ile yaklaşmaya devam
eder, nihâyet ben onu severim. Nâfilelerden de nasîhatten daha
sevgilisi ile yaklaşmamıştır.
Ben kulumu sevdiğimde gören gözü, işiten kulağı, düşünen;
anlayan kalbi, konuştuğu lisânı, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı mesâbesinde
olurum. (Yani: Gözü, kulağı, kalbi ve lisanı, eli ve ayağı hep benim razı olacağım amelleri işler.) Bana duâ etse duâsını kabul ederim, benden ne istese ona veririm. ”
Nâfilelerin Allâhü Teâlâ’ya en makbulü Allâh rızâsı için nasîhattir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
“Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın bazı kulları vardır ki Allâhü Teâlâ’ya
olan yakınlıkları ve makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler ve
şehîdler onlara gıbta ederler. Hâlbuki onlar peygamber ve şehîd
değillerdir.” Ashâb-ı Kirâm sordular:
“Onlar kimlerdir, Yâ Resûlallâh!” Buyurdular ki:
“Allâhü Teâlâ’yı kullarına sevdirenler, kullarını Allâhü Teâlâ’ya
sevdirenler, yeryüzünde Allâh rızâsı için nasîhat ederek dolaşanlardır.”
(Menâzilü’l-Kurbe, Hakîm Tirmizî)
Nasîhat, amelde ihlâslı olmaktır. Sözde nasîhat, sadece hayırlı sözü
konuşmaktır. Hadîs-i şerîfte -üç defa-: “Dîn nasîhattir” buyuruldu.
Ashâb “Kim için, Yâ Resûlallâh?” dediler, “Allâh ve Resûlü için”
buyurdular.
Allâh ve Resûlü için nasîhat, onlara îmân ve emirlerine itâat etmek,
sevdiğini Allâh’ın rızâsı için sevmek, sevmediğini de Allâh için
sevmemektir.
(Tefsir-i Ebu’s-Suûd)
Hicrî: 02 Rebîulevvel 1438 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder