17 Aralık 2016 Cumartesi

MÜSLÜMANLARIN ÇOCUKLARI ŞEFÂAT EDERLER



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ مِنْ أَحَبِّكُمْ إِلَيَّ وَأَقْرَبِكُمْ مِنِّي مَجْلِسًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَحَاسِنَكُمْ أَخْلَاقًا. (ت)
بيغمبر أفندمز صلى الله عليه وسلم بيوردلر ."      بانه أك سوكلى اولاننز و قيامة كونو ده بانه أك يقين موقعده بولوناجق اولاننز ، آحلاقجه أك كوزل اولانلرينزدر ."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Bana en sevgili olanınız ve kıyâmet günü de bana en yakın mevkide bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî:    15 Rebîulevvel   1438  Fazilet Takvimi 

MÜSLÜMANLARIN ÇOCUKLARI ŞEFÂAT EDERLER


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Müslümanların (küçük yaşta vefât eden) çocukları kıyâmet gününde Arş-ı A‘lâ’nın gölgesi altındadırlar, şefâat ederler ve şefâatleri kabul olunur.”
Ensâr’dan bir sahabî (Resûlullâh’ın huzûruna) oğluyla birlikte gelirdi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
“Oğlunu seviyor musun?” diye sordular.
“Evet, Yâ Resûlallâh, benim onu sevdiğim gibi Allâhü Teâlâ da seni sevsin” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Allâh beni senin onu sevdiğinden ziyâde sever” buyurdular.
Fazla geçmeden Ensârî’nin oğlu vefât etti. Peygamberimiz’in (s.a.v.) yanına geldiğinde, ona: “Çok üzüldün mü?” buyurdular.
Ensârî: “Evet” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Oğlunun benim oğlum İbrahim ile birlikte Arş-ı A‘lâ altında oynamasına râzı olmaz mısın?” buyurdular. Ensârî:
“Elbette olurum” dedi. (Taberânî, Kebîr)

Evladın Ölümüne Sabreden Arşın Gölgesindedir

Mûsâ Aleyhisselâm: “Ya Rabbi, evlâdı ölüp de onun acısına sabreden kimsenin mükâfâtı nedir?” diye niyâz etti.
Hak Teâlâ buyurdu ki: “Onu başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Arş-ı A‘lâ’mın altında gölgelendiririm.” (Büzûğu’l-Hilâl, Suyûtî)

HÂTEM-İ TÂÎ’NİN CÖMERTLİĞİ

Hâtem-i Tâî’nin cömertliği olmasaydı kimse ne Hâtem’in ne de Tayy kabilesinin ismini anmazdı. İşte onun cömertliğinden bir misal:
Hâtem’in kabilesinden yaşlı bir adam, ondan yüz kilo şeker istedi. Hâtem, yaşlı adamın evine bir ton şeker gönderdi.
Hâtem’in hanımı: “Bu nasıl iş? İhtiyar yüz kilo şeker istemişti. Neden bir ton şeker gönderdin?” diye sordu.
Hâtem gülerek dedi ki: “O kendine yetecek kadar istedi. Peki, Hâtem’in cömertliği nerde kaldı?” (Bostan’dan Seçmeler, Çamlıca B. Y.) 
Hicrî:    15 Rebîulevvel   1438  Fazilet Takvimi 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder