18 Nisan 2015 Cumartesi

PEYGAMBERİMİZİN TORUNU HAZRET-İ ÜMÂME




قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:  إِنَّ الْحَيَاءَ وَالْإِيمَانَ قُرِنَا جَمِيعًا، فَإِذَا رُفِعَ أَحَدُهُمَا رُفِعَ الْآخَرُ . (هب)
" محقق كى حيا و إيمان بربرلرينه باغلى در. برى قالدرلدغى زمان ديكرى ده قالدرلر."
Muhakkak ki hayâ ve îmân birbirlerine bağlıdır. Biri kaldırıldığı zaman, diğeri de kaldırılır.” 
(Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-Îmân)
Hicrî: 23 Cemâziyelâhir 1436   Fazilet Takvimi  

PEYGAMBERİMİZİN TORUNU HAZRET-İ ÜMÂME


Peygamber Efendimizin, kızı Hazret-i Zeyneb (r. anhâ) ve damadı Ebu’l-Âs’dan (r.anh) olan torunudur. Hazret-i Fâtıma’nın vefatından sonra Hazret-i Ali (k.v.) ile, onun şehîd edilmesinden sonra da Muğîre bin Nevfel (r.a.) ile evlenmiştir.
Çocukluğunda dedesi Rasûlullâh (s.a.v.) nezdinde çok muhabbetli idi.
Hazret-i Âişe (r. anhâ) vâlidemiz şöyle nakletmiştir:
Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) damarlı akik taşından altın kaplamalı bir takı hediye edilmişti. Hanımlarının hepsi evde toplanmışlardı. Ümâme binti Zeyneb de evin bir tarafında toprak ile oynamakta idi. Resûlullâh (s.a.v.) bize:
“Bu takıyı nasıl buluyorsunuz” diye sordu. Biz elimize alıp ona bakarak:
“Bundan daha güzel ve acayibini hiç görmemiştik.” dedik. Sonra:
“Onu bana geri veriniz” buyurdu ve:
“Vallahi, bunu Ehl-i beytimden bana en sevimlinizin boynuna takacağım” dedi.
Hazret-i Âişe buyuruyor ki:
“Onu benden başkasının boynuna takacak diye korkumdan yeryüzü gözümde karardı. Diğer hanımları da aynı haldeydiler.”
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) onu Ümâme binti Ebu’l-Âs’ın boynuna taktı. Biz de ferahladık. (Üsdü’l-Gâbe)

BEYT:

Gel gözüm kûşesine vâr ise gönlünde melâl
Ki akarsûya nazar cânı ferahnâk eyler.
Kemal Paşazâde
(Eğer içinde bir sıkıntı varsa gel, gözümdeki pınara bak. Çünkü akarsuya nazar etmek üzüntüyü giderir.)
Hicrî: 23 Cemâziyelâhir 1436   Fazilet Takvimi  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder