قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
مَنْ رَأَى صَاحِبَ بَلَاءٍ فَقَالَ الْحَمْدُ للهِ الَّذِي
عَافَانِي مِمَّا ابْتَلَاكَ بِهِ وَفَضَّلَنِي عَلَى كَثِيرٍ مِمَّنْ خَلَقَ
تَفْضِيلًا إِلَّا عُوفِيَ مِنْ ذَلِكَ الْبَلَاءِ كَائِنًا مَا كَانَ مَا عَاشَ. (ت) لِلّهِ
" بلايه اوغرامش
برينى كورن كمسه ٰ ألحمدلله الذى عافانى ممبتلاك به وفضلنى على
كثير ممن خلق تفضيلا ٰ درسه ياشادغى
مددتجه نه اولورسه اولسون بو بلادان عافيتته اولور ."
“Belâya uğramış birini gören kimse ‘Elhamdü lillâhillezî âfânî
mimmebtelâke bihî ve faddalenî alâ kesîrin mimmen haleka tefdîlâ’ derse
yaşadığı müddetçe ne olursa olsun bu belâdan âfiyette olur.”
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 5 Recep 1436 Fazilet
Takvimi
HÂCETLER VE MUSÎBETLER İÇİN TESBÎH NAMAZI
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.)’in amcası Hz. Abbâs, gelmesi mutâd olmayan bir saatte Resûlullâh Efendimiz’in yanına geldi.
“Yâ Resûlallah, amcanız Abbas kapıdadır” denildi.
“Ona müsaade ediniz, mühim bir iş için gelmiştir” buyurdular. Yanına girdiğinde:
“Ey amca, bu vakitte seni getiren nedir” buyurdular.
“Ey kardeşimin oğlu, cahiliye devrini ve cehaletini hatırladım. Genişliğine rağmen dünya bana dar geldi. Kendi kendime ‘Bu sıkıntıdan beni kim kurtarır’ dedim. Bildim ki bundan beni Allâhü Teâlâ, sonra da senden başkası kurtaramaz.”
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
“Bunu senin kalbine düşüren Allâh’a hamdolsun.
Sana ikrâm edeyim mi?”
“Evet”
“Seni bundan kurtaracak şeyi vereyim mi?”
“Evet”
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), kerâhet vakitleri hâricinde, adab ve erkânına riayetle abdest aldıktan sonra tesbîh namazı kılmasını tavsiye ve nasıl kılınacağını ta‘rîf edip buyurdular ki:
“Günahların gökteki yıldızlar, kum tepelerinin kumları ve denizlerin köpüğü kadar olsa da Allâhü Teâlâ onları affeder.
Gücün yeterse hergün kıl. Ona gücün yetmezse her Cuma (haftada) bir kere kıl. Buna da gücün yetmezse her ay bir kere kıl. Buna da gücün yetmezse senede bir kere kıl. Buna da gücün yetmezse ömründe bir kere kıl.” (el-Mu‘cemü’l-kebîr, Taberânî)
*Tesbih namazının tarifi 26 Nisan’ın arka sayfasındadır.
BEYİT:
Saatin çaldığı evkât değildir her bar
Müddet-i ömrü gelip geçtiğine eyler âh
Koca Ragıb Paşa
(Her saat başında saatin çalması vakti bildirmek için değildir. Belki ömrün gelip geçtiğine âh eylediğindendir.)
Hicrî: 5 Recep 1436 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder