28 Nisan 2015 Salı

SULTANHİSAR’IN İNGİLİZ DENİZALTISINI BATIRMASI



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:   أَعْظَمُ النَّاسِ هَمًّا اَلْمُؤْمِنُ الَّذِي يَهُمُّ بِأَمْرِ دُنْيَاهُ وَآخِرَتِهِ. (مختار الاحاديث)
"إنسانلردان حزون كدر و صقنطسى أن جوق اولان هم دنياسينه هم ده آخرتينه أهميت ورن مؤمن در ."
İnsanlardan hüzün, keder ve sıkıntısı en çok olan hem dünyâsına hem de âhiretine ehemmiyet veren mü’mindir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Muhtâru’l-Ehâdîs)
Hicrî: 9 Recep  1436   Fazilet Takvimi  

SULTANHİSAR’IN İNGİLİZ DENİZALTISINI BATIRMASI


Sultanhisar torpidobotu asker ve mühimmat taşıyan vapurlarımızı, Çanakkale Boğazından giren düşman denizaltılarına karşı korumakla vazifeli idi. 29 Nisan 1915 günü vazifesini başka bir torpidobota devredip İstanbul’a dönmesi emredildi. Rıza Kaptan diyor ki:
Denizaltıları arayarak gidiyorduk. Karaburun civarına gelince gözcü: “Ufukta bir tekne var!” diye bağırdı. Sonra askerler hep birden “Denizaltı!” diye bağırıştılar: Bu Avustralya Deniz Kuvvetleri’ne bağlı o devrin en modern denizaltısı olan AE-2 idi. Sultanhisar süratle ilerledi, tam top atacağı sırada denizaltı daldı. Sultanhisar biraz evvel avcı iken şimdi av oluyordu.
Biraz sonra iki bin metre mesafede denizaltının periskopunun çıktığını gördüm. Ve üzerine hücum ederken ateş emrini verdim. Henüz dördüncü topu atmıştık ki periskop içeri alındı. Bu sırada denizaltı bize isabetsiz iki torpido attı. Manevra yaparak torpidodan kurtulduk. Bu şekilde mücadele bir müddet devam etti.
… Son bir çare kalıyordu. Bir taraftan top ateşine devam ederken diğer taraftan çarpışmak üzere dümen tarafına bindirecektim. Sultanhisar kendinden on misli büyük avın üzerine saldırıyordu ki denizaltı, önümüzde gayet seri bir hareketle denize daldı ve birkaç dakika sonra bizim pek yakınımızdan süratle denizin üstüne fırladı. Şiddetle sarsıldık. Galiba tam altımızdan denizin yüzüne çıkarak bizi devirmek istemişti.
“Ateşe devam!” emrini verdim. Bütün toplar ve mavzerler atefl ediyordu. Nihayet bütün düşman mürettebatı ellerinde beyaz mendil, kolları yukarda denizaltının güvertesine dizildiler. İki buçuk saat devam eden mücadele sona ermişti. 3 subay ve 29 askerden ibaret olan düşman gemisinin mürettebatı, Sultanhisar’ın güvertesine alındıkları zaman nasıl olup da böyle küçücük tekneye teslim olmak mecburiyetinde kaldıklarına mahcup oldular. İngilizler bu hicap ve hayretlerinde haklıydılar. Çünkü Sultanhisar 97 ton, İngiliz denizaltısı 825 ton ağırlığındaydı. 2 tane 7,5’luk ve 5 tane 35’lik torpido kovanıyla teçhiz edilmişti.
Sultanhisar birkaç saat sonra İstanbul’a gelerek içindeki esirleri teslim etti. Küçük fakat muzaffer geminin kahraman mürettebatı harp madalyaları ile taltif edildiler.” (Yavuz’un Çamurlu Kaftanı, Çamlıca B. Y.)
Hicrî: 9 Recep  1436   Fazilet Takvimi  



SALTANAT MI, CİHÂD MI?



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: كَفَى بِالْمَرْءِ سَعَادَةً أَنْ يُوثَقَ بِهِ فِي أَمْرِ دِينِهِ وَدُنْيَاهُ. (كنز)
" دين و دنيا اشلرنده كندسينه إتماد أديلر اولماسى كشيه سعادت اولراق يتر ."

Din ve dünyâ işlerinde kendisine îtimâd edilir olması, kişiye saâdet olarak yeter.” 
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 8 Recep  1436   Fazilet Takvimi  

SALTANAT MI, CİHÂD MI?


Kânûnî Sultân Süleymân Hân hazretleri, gençliğinden vefatına kadar aziz ömrünü tamamen Allâh’ın dinini yüceltmek için sarf etmiş bütün Müslümanların rahat ve huzuru için kendi rahatını terk etmişti. Ömrünü kâh küffâr ile, kâh sapıklar ve dinsizler ile cenk ve cihâd ile geçirmiş, bizzat ordusu başında 13 sefere gitmişti. Hatta ömrünün sonunda, gücü kuvveti kesilmiş halde iken Avusturya kalelerinden Zigetvar’ın fethi için sefere çıkmıştı.
İslâm askeri bu kaleyi muhasara ettikleri sırada Sultanın hastalığı şiddetlenip fetihten bir gün evvel ölüm sıkıntısı içerisindeyken “Kale feth olundu mu” diye sordular. “Padişahım henüz fethedilmedi. Amma himmetinizle fetholunmak üzeredir” denilmesi üzerine “Ocağı yana, ne hoş olmadı” buyurdular. Bu sözlerinden fazla geçmeden kalenin içinde bir yangın çıkması ile o kale fetholundu.
Merhûm Sultan vefât etmeden evvel, çadırı içinde yere döşeli kilim ve keçenin bir tarafını söktürdüler. Sonra izzet tahtından tevazu toprağına inip Cenâb-ı Hakka niyâz ile yüzünü topraklara sürdü ve şöyle niyâz eyledi:
“İlâhî! Sen bütün varlıkların yaratıcısı, ilâhısın. Ben ise senin topraktan yarattığın kusurlu bir kulunum. Birkaç gün mahlûkatın üzerine çoban kılıp kulların hizmetinde kullandım. Lâkin ben zayıf ve bu hizmeti layıkıyla eda etmekten âciz olduğumdan üzerime vacip olanı îfâ edemedim. Şimdi de amellerimin karşılığını görmek üzere senin dergâhına yöneldim. Ey Ekremü’l-Ekremîn ve Ey Erhamü’r-Râhimîn! Benim bunca kusurlarımı affet ve amel defterimden bütün günahlarımı mahvet. Zira senin dergâhından başka sığınacak yerim yoktur.”
Padişah, ilticasına böyle devam ederken hizmetine bakanlar: “Sultanım, bu kadar tazarru kâfidir. Duânız inşaallâh müstecâbdır” dediler, kaldırıp yerine getirdiler. Bundan sonra fazla geçmedi, Sultan Süleyman vefât etti.
Rahmetullâhi aleyh.
Hicrî: 8 Recep  1436   Fazilet Takvimi  



26 Nisan 2015 Pazar

EN BÜYÜK İSTİĞFAR: TESBİH NAMAZI



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:   أَفْضَلُ الذِّكْرِ بَعْدَ كَلَامِ اللهِ سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلَا اِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ. (عون المعبود)
" قرآن كرمدن صكره أن فضيلتلى ذكر  سبحان الله والحمدلله ولا اله الا الله والله اكبر در ."
Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en faziletli zikir ‘Sübhânellâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhü ekber’dir.” 
(Hadîs-i Şerîf, Avnü’l-Ma‘bûd)
Hicrî: 7 Recep  1436   Fazilet Takvimi  

EN BÜYÜK İSTİĞFAR: TESBİH NAMAZI


Tesbih namazı tevbenin, istiğfârın en büyüğü ve bütün vücutla yapılanıdır.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.), amcaları Hz. Abbâs’a (r.a.) hitâben tesbih namazı ile alâkalı şöyle buyurmuşlardır:
“Ey amca! Sana on (çeşit günahını silecek) şey(i) haber vererek ikrâm etmiş olayım ki, onu işlediğin vakit günâhının evveli ve âhiri, yenisi ve eskisi, hatâ ile ve kasden yapılanı, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve âşikâr olanı mağfiret edilmiş olsun. Dört rek’at namazı kılarsın... Gücün yeterse bu namazı her gün kıl. Her gün kılamazsan ayda bir kere kıl. Onu da yapamazsan senede bir, onu da yapamazsan ömründe bir kere kıl.”
Tesbîh namazı 4 rek’attir. Bu namazda 300 defa şu tesbih okunur:
“Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm.”
Bu tesbih, namaz içinde şu kadar okunur:
15 kere, Sübhâneke’den sonra (Fâtiha’dan önce),
10 kere, zamm-ı sûreden sonra,
10 kere, rükûda, (tesbihlerden sonra)
10 kere, rükûdan kalkınca ayakta (kavmede),
10 kere, birinci secdede, (tesbihlerden sonra)
10 kere, iki secde arasındaki oturuşta (celsede),
10 kere, ikinci secdede. (tesbihlerden sonra)
Birinci rek’atte okunan tesbihlerin adedi 75’tir.
İkinci rek’atte aynı sıra ile yine 75 defa okunur.
Üçüncü ve dördüncü rek’atler de böyle kılınır. Birinci kâdede (oturuşta) tahiyyattan sonra Salli ve Bârik, üçüncü rek’ate kalkınca önce Sübhâneke okunur.
Tesbih namazı, kılınması teşvik edilmiş bir namazdır. Bunu alışkanlık hâline getirmek müstehaptır. Kılmasını bilmeyenlerin istifâde etmesi maksadıyla cemaatle de kılınabilir.
Hicrî: 7 Recep  1436   Fazilet Takvimi  



RECEB AYI, TEVBE AYIDIR



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اُعْطُوا اَعْيُنَكُمْ حَظَّهَا مِنَ الْعِبَادَةِ اَلنَّظَرُ فِي الْمُصْحَفِ وَالتَّفَكُّرُ فِيهِ وَالْاِعْتِبَارُ عِنْدَ عَجَائِبِهِ. (حك)
" مًحفى شريف ء باقمق آيتلرنى تفكر أتمك و عجائباتندان ( انسانى حيرتلر إيجه رسنده براقان يرلرن دن ) إبرت آلمق صورتيله كوزلرنزه عبادتلريك نصيبنى ورين ."
Mushaf-ı Şerîf’e bakmak, âyetlerini tefekkür etmek ve acaibatından (insanı hayretler içerisinde bırakan yerlerinden) ibret almak sûretiyle gözlerinize ibâdetten nasîbini verin.” 
(Hadîs-i Şerîf, Hakîm-i Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl)
Hicrî: 6 Recep  1436   Fazilet Takvimi  

RECEB AYI, TEVBE AYIDIR


Hazret-i Âişe radıyallâh anhâ validemize:
“Ey mü’minlerin annesi! Resûlullâh Efendimiz aleyhisselâmdan kabir azâbını hafifleten şeyleri hiç sordunuz mu?” diye sual ettiler: Şöyle buyurdu:
“Resûlullâh Efendimize suâl etmiştim. Şöyle buyurdular:
“(Kabir azâbını hafifleten) Dört şeydir:
1- Her vakit ve zamanda Kur’ân-ı Kerîm okumak,
2- Her yerde yetime ikrâm etmek,
3- Receb ve Şa‘bân aylarının 13., 14. ve 15. günlerinde oruç tutmak,
4- Gecenin son üçte birinde namaz kılmak. Muhakkak bu namaz kabri nurlandırır ve Rahmân olan Allâhü Teâlâ’nın rızâsını kazandırır.” Sonra şöyle buyurdular:
“Yâ Âişe! Muhakkak Allâhü Teâlâ Receb, Şa‘bân ve Ramazân-ı şerîf aylarında mağfiretini öyle genişletir ki mel’un şeytân onun mağfiretinin kendisine bile ulaşacağını sanır.
Yâ Âişe! Receb ayı tevbe ayıdır. Kim onda tevbe ederse, tevbesi kabûl olunur. Sen o ayda her gün Cenâb-ı Hakka “Tüb aleynâ, inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm: Allâh’ım bizi bağışla; zira sen Tevvâb ve Rahîmsin” diye niyâz eyle…”

MUTFAĞIMIZ:  Dereotlu Poğaça Tarifi

Malzemeler: 1 çay bardağı zeytinyağı, 1 çay bardağı yoğurt, 1 paket kabartma tozu, yarım demet kıyılmış dereotu, (biri üzeri için) 2 yumurta, 2-3 bardak (aldığı kadar) un, bir tutam tuz.
Yapılışı: 2 bardak un ile malzemelerin tamamı büyük bir kâsede yoğrulur. Ele yapışmayacak yumuşak bir kıvama gelene kadar kalan un yavaş yavaş eklenir. Kıvama gelince ufak yuvarlak şekiller verip yağlı kâğıt serilen tepsiye dizilir, üzerine 1 yumurta sarısı sürülür, susam veya çörek otu serpilir. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında kızarana kadar (25-30 dk.) pişirilir.
Hicrî: 6 Recep  1436   Fazilet Takvimi