قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِنَّ الْمَلاَئِكَةَ تُصَلِّي
عَلَى أَحَدِكُمْ مَا دَامَ فِي مُصَلَّاهُ الَّذِي صَلَّى فِيهِ مَا لَمْ
يُحْدِثْ اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لَهُ اَللّٰهُمَّ ارْحَمْهُ. (ن)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر :"
محقق
سزدن برينز عبدستنى بوزمادان ، نماز قلديغى يرده قالديغى متدتجه ملكلر اونه شويله
( دعا و ) إستغفار أرلر : ، أى اللهيم اونه مغفرت أت ، اللهيك اونه رحمت أت
."
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Muhakkak sizden biriniz abdestini bozmadan, namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe melekler ona şöyle (duâ ve) istiğfar ederler: ‘Ey Allâh’ım ona mağfiret et, Allâh’ım ona rahmet et.”
(Sünen-i Nesâî)
Hicrî: 22 Zilkâde 1439 Fazilet
Takvimi
ASHÂB-I BEDİR...Sa‘lebe bin Amr en-Neccârî
Ensâr’dan ve Hazrec kabilesinin Mebzûl oğullarındandır. Bedir, Uhud, Hendek gazâlarıyla diğer bütün harblerde Resûl-i Ekrem Efendimizle (s.a.v.) beraber bulunmuştur. Hazret-i Ömer’in (r.a.) halîfeliği devrinde Ebû Ubeyd es-Sekafî maiyetinde iken İranlılarla yapılan Cisr vak‘asında şehîd olmuştur. Diğer bir rivâyete göre Hazret-i Osman’ın (r.a.) hilâfeti zamanında vefât etmiştir.
Kendisinden rivâyet olunan bir hadîs-i şerîf:
Amr bin Semüra bin Habîb bin Abdişems nâmında bir zât -tevbekâr olarak- Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)’e geldi ve: “Ben fülanoğullarından bir deve çaldım, beni temizleyin” dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara bir adam gönderip meseleyi sordurdu, onlar: Biz bir devemizi kaybetmiştik, dediler. Peygamber Efendimizin emri üzerine Amr’ın elini kestiler.
Sa‘lebe Hazretleri buyurdu: Ben kesilen eli yere düşerken Amr’a bakıyordum, diyordu ki: Allâhü Teâlâ’ya hamdolsun ki cesedimi cehenneme sokmak isteyen bir uzuvdan kurtardı. (Sünen-i İbn-i Mâce; Esmâ-i Ashâb-ı Bedir)
Kendisinden rivâyet olunan bir hadîs-i şerîf:
Amr bin Semüra bin Habîb bin Abdişems nâmında bir zât -tevbekâr olarak- Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem)’e geldi ve: “Ben fülanoğullarından bir deve çaldım, beni temizleyin” dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara bir adam gönderip meseleyi sordurdu, onlar: Biz bir devemizi kaybetmiştik, dediler. Peygamber Efendimizin emri üzerine Amr’ın elini kestiler.
Sa‘lebe Hazretleri buyurdu: Ben kesilen eli yere düşerken Amr’a bakıyordum, diyordu ki: Allâhü Teâlâ’ya hamdolsun ki cesedimi cehenneme sokmak isteyen bir uzuvdan kurtardı. (Sünen-i İbn-i Mâce; Esmâ-i Ashâb-ı Bedir)
ETİ YENEN VE YENMEYEN KURBANLAR
Kesmeden evvel hayvanın sağ ve diri olduğu bilinirse -kestikten sonra kanı çıkmasa ve vücudu kımıldamasa bile- kesilmekle helâl olur.
Kesilmeden evvel diriliği bilinmediği takdirde kesilince kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görülmez ise yenmez.
Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi kesmeden evvel diri olduğunun alâmetidir. Bunların aksi ise kesmeden evvel ölü olduğunun alâmetidir.
Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.
Kesilmeden evvel diriliği bilinmediği takdirde kesilince kan çıkar veya hareket ederse yenir. Kanı çıkmaz ve hareket de görülmez ise yenmez.
Bâzı âlimlere göre keserken kurbanın ağzını ve gözünü yumması, tüyünü kaldırması ve bacağını çekmesi kesmeden evvel diri olduğunun alâmetidir. Bunların aksi ise kesmeden evvel ölü olduğunun alâmetidir.
Bir hayvanın, boğazını kesmek suretiyle öldüğü bilinmedikçe eti yenmez.
Hicrî: 22 Zilkâde 1439 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder