21 Ağustos 2015 Cuma

BEYTÜ’L-MAKDİS: MESCİD-İ AKSÂ



قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَإِنَّ اللهَ إِذَا أَحَبَّ قَوْمًا اِبْتَلَاهُمْ فَمَنْ رَضِيَ فَلَهُ الرِّضَا وَمَنْ سَخِطَ فَلَهُ السَّخَطُ. (ت)
" الله تعالى سوديغى بر طوبلولغى بلا و مصيبتله إمتحان ادر ( صبرديب ) راضى اولانلردان الله تعالى ده راضى اولور . راضى اولماياندان الله تعالى ده راضى اولماز ."
Allâhü Teâlâ sevdiği bir topluluğu bela ve musibetle imtihan eder. (Sabredip) râzı olanlardan Allâhü Teâlâ da râzı olur; râzı olmayandan Allâhü Teâlâ da râzı olmaz.” 
(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 6  Zilkâde 1436   Fazilet Takvimi 

BEYTÜ’L-MAKDİS: MESCİD-İ AKSÂ


Âlimler İsrâ ve Mirac âyetinde geçen Mescid-i Aksâ’nın Beytü’l-Makdis mescidi olduğunda ittifâk etmişlerdir. Bu mescidin “Aksâ” (yani, çok uzak) diye isimlendirilmesi (Mekke’deki) Mescid-i Harâm ile arasındaki mesafenin uzak olmasındandır. Zira o vaktin imkânlarıyla bir aylık mesâfe idi. Bazı âlimlere göre de o vakit ondan ötede mescid bulunmadığındandır.
Beytü’l-Makdis’i Süleyman aleyhisselâm Allâhü Teâlâ’nın emriyle imar etmiş; o zamandan bu zamana hep hürmet gösterilmiştir. Allâhü Teâlâ Mescid-i Aksâ ve çevresini din ve dünya bereketleriyle bereketlendirmiştir. Çünkü Halîlullâh İbrahim aleyhisselâmdan itibaren Hazret-i İsa’ya kadar vahyin indiği mahal ve peygamberlerin ibâdet yeri olmuştur. Ayrıca nehirler, ağaçlar, çiçek ve meyvelerle donanmış idi.
Hazret-i Ka‘b (r.a.) buyurdu:
“Meleklerin semaya yükseldikleri semâ kapıları Mescid-i Aksâ’nın kapısına tesâdüf etmektedir.”
Ayrıca Beytü’l-Makdis, kıyâmette insanların toplanacağı mahşer mahallidir. Allâhü Teâlâ Resûlullâh Efendimizi oraya götürdü ki mübârek ayakları oraya bassın da onun hürmetine kıyâmet gününde ümmetinin mahşer meydanında beklemeleri kolay olsun.
Mescid-i Aksâ Peygamberlerin ruhlarının toplandığı mahaldir. Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) orayı teşrifi de peygamberlerin onunla müşerref olması içindir.
Allâhü Teâlâ, Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) bulunduğu ve ayak bastığı mekânlara başka yerlerin tercih edilmesine razı değildir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Beytü’l-Makdis’e gidip ayak basması ve namaz kılması kudsiyyetini tamamlamak içindir. (Sübülü’l-hüdâ ve’r-Reşâd)
Hicrî: 6  Zilkâde 1436   Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder