26 Aralık 2014 Cuma

ŞİMDİ SİZE RESÛLÜMÜZ GELDİ



وَاِذْ قَالَ عٖيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ اِنّٖى رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَیَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَاْتٖى مِنْ بَعْدِى اسْمُهُ اَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هٰذَا سِحْرٌ مُبٖينٌ
"Bir vakit Meryem'in oğlu Isa (a.s.) şöyle dedi: "Ey İsrâiloğulları, ben size Allâh'ın resûlüyüm; önümdeki Tevrat'ın tasdikçisi ve benden sonra gelecek bir resûlün müjdecisi olarak geldim ki onun ismi Ahmed'dir..." (Saf Sûresi  6)
Hicrî: 4 Rebîulevvel 1435   Fazilet Takvimi

EY EHL-İ KİTAB, ŞİMDİ SİZE RESÛLÜMÜZ GELDİ


وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللّٰهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَسٖيحُ ابْنُ اللّٰهِ ذٰلِكَ قَوْلُهُمْ بِاَفْوَاهِهِمْ يُضَاهِؤُنَ قَوْلَ الَّذٖينَ كَفَرُوا مِنْ قَبْلُ قَاتَلَهُمُ اللّٰهُ اَنّٰى يُؤْفَكُونَ
•   Yahudîler "Üzeyr Allâh'ın oğlu" dediler, Hıristiyanlar da "Mesih Allâh'ın oğlu" dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri sözleri ki önceden küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah kahredesiler, nereden saptırılıyorlar?
(Tevbe Sûresi, âyet 30)
اِتَّخَذُوا اَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ اَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَالْمَسٖيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا اُمِرُوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اِلٰهًا وَاحِدًا 
•     Onlar bilginlerini, rahiplerini ve Meryem'in oğlu Mesih'i de Allâh'tan başka rablar edindiler. Hâlbuki hepsi ancak bir ilâha (Allâhü Teâlâ'ya) ibadet ile emrolunmuşlardır...
(Tevbe Sûresi, âyet31)
 وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ دٖينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِى الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرٖينَ
•  Her kim de İslâm'dan başka bir din ararsa artık ondan -ihtimali yok- kabul olunmaz ve âhirette o hüsran çekenlerden olur.
(Âl-i İmrân Sûresi, âyet 85)
 مَا كَانَ مُحَمَّدٌ اَبَا اَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلٰكِنْ رَسُولَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيّٖنَ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمًا
•    Muhammed sizin ricalinizden hiç birinin babası değil. Ve lâkin Allâh'ın resûlü ve Hâtemü'l-Enbiyâ (; peygamberlerin sonuncusu)dur, peygamberler silsilesini mühürleyendir. Allah, her şeye alîm bulunuyor.
 (Ahzâb Sûresi, âyet 40)
وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشٖيرًا وَنَذٖيرًا وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
•    (Resûlüm Ahmed) Seni de -başka değil-, ancak bütün insanlara rahmetimizin müjdecisi, azâbımızın habercisi (bir peygamber olarak) gönderdik. Ve lâkin insanların ekserisi bilmezler.
(Sebe' Sûresi, âyet 28)
يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثٖيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَثٖيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبٖينٌ
•  Ey ehl-i kitab, şimdi size resûlümüz (Muhammed) geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere beyan ediyor, birçoğundan da geçiyor. İşte size Allâh'tan bir nur, bir parlak kitap geldi. 
(Maide Sûresi, âyet 15)
 يَا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ عَلٰى فَتْرَةٍ مِنَ الرُّسُلِ اَنْ تَقُولُوا مَا جَاءَنَا مِنْ بَشٖيرٍ وَلَا نَذٖيرٍ فَقَدْ جَاءَكُمْ بَشٖيرٌ وَنَذٖيرٌ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
•  Ey ehl-i kitab! Peygamberlerin arası kesildiği; bilinemez hale geldiği bir fetret zamanında size resûlümüz geldi, tatlı ve acı hakikatleri size beyan ediyor. Tâ ki bize bir müjdeleyici, azap ile korkutucu gelmedi demeyeseniz. İşte size hem beşîr; müjdeci, hem nezîr bir peygamber geldi ve Allah her şey'e kadîrdir.
(Maide Sûresi, âyet 19)
اَلَّذٖينَ اٰتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ اَبْنَاءَهُمْ وَاِنَّ فَرٖيقًا مِنْهُمْ لَيَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
•  O kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin âlimleri onu -peygamberi (Muhammed Mustafa'yı)- oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden birtakımı bilir oldukları halde hakkı gizlerler. 
(Bakara Sûresi, âyet 146)
Hicrî: 4 Rebîulevvel 1435   Fazilet Takvimi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder