6 Aralık 2014 Cumartesi

OSMANLI ADALETİ KUDÜS’TE HÂLÂ YÜRÜRLÜKTE"



Osmanlı adaleti Kudüs’te hâlâ yürürlükte"

Yedikıta Dergisi, Kudüs’teki Kabir Kilisesi’nin temizlik ve bakım işlerini Ortodoks, Katolik, Ermeni ve Süryaniler arasında eşit olarak paylaştıran Osmanlı Fermanı’nın hala yürürlükte olduğunu gündeme taşıdı.


Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi kasım sayısında Sultan Abdülmecid Han’ın Kudüs’e göndermiş olduğu fermanın bugün dahi geçerliliğini koruduğunu ortaya koyan bir belge yayınladı. Kudüs Tarihi Uzmanı ve Hizmet Turizm Kültür Turları Müdürü Mustafa Usta’nın kaleme aldığı “Osmanlı Fermanı Kudüs’te Hala Yürürlükte” başlıklı yazıda Kıyamet Kilisesi ve balkonundaki merdivenin sırrı hakkında dikkat çekici bilgiler veriliyor.

KIYAMET KİLİSESİ HIRİSTİYANLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Roma hükümdarı Birinci Konstantin’in annesi Helana tarafından Kudüs’te Golgotha tepesinde inşa edilen Kabir Kilisesi’nin Kıyamet ve Kamame Kilisesi adlarıyla da anıldığına dikkat çekilen makalede, tarihi kilisenin bütün Hıristiyanlar için son derece önemli olduğu belirtiliyor. Asırlar boyunca farklı mezheplere sahip Hıristiyanların Mescid-i Aksa’ya çok yakın mesafedeki Kabir Kilisesi’nin mümkün olduğu kadar fazla kısmının bakımını üstlenmek istediği şu cümlelerle anlatılıyor;

“Böyle arbedelerden biri 1757 yılında, Sultan Üçüncü Mustafa devrinde yaşanmış, padişah karışıklıkların önünü almak üzere Kudüs’e bir ferman göndermişti. Ferman, Kabir Kilisesi’nin temizlik ve bakımını Ortodoks, Katolik, Ermeni ve Süryaniler arasında eşit olarak paylaştırıyordu. Avluyu temizleme görevi Ortodokslara, basamakları temizleme görevi ise Katoliklere verilmişti.

HIRİSTİYANLARIN "SEVAP" KAVGASI

1852 yılında, kilisenin önündeki avlu ve avluyu yola bağlayan merdiven yüzünden Rum Ortodoksları ile Latin Katolikler anlaşmazlığa düştüler. Ön taraftan bakınca müstakil görünen en alttaki basamak, diğer taraftan bakıldığında avlunun bir parçası gibiydi. İşte bu merdivenin temizliği sırasında bir gün iki taraf “Siz bizim sevabımızı kapıyorsunuz!” diyerek birbirine girince büyüyen çatışmalarda onlarca kişi ölmüştü.

SULTAN’IN FERMANI SORUNU ÇÖZÜYOR


Bu kanlı hadiselerin haberi İstanbul’a ulaşınca, Sultan Abdülmecid mükemmel bir çözüm buldu ve gönderdiği ferman, Kudüs’e ulaşır ulaşmaz kilisenin önündeki meydanda okundu. Bundan sonra kilisede her hangi bir süsleme yapılması, bir eşyanın yenilenmesi, bir lamba asılması gibi en basit işler bile bu kanun çerçevesinde yapılmış, mekânlar yeniden paylaştırılmış, kavgaya sebep olan son basamağın da Katoliklerin hakkı olduğuna verilmişti.
Diğer taraftan Sultan Abdülmecid, her iki kilisenin anahtarlarını da Kudüs eşrafından bir Müslüman aileye teslim etti ve 2000’li yıllara kadar bu kiliselerin kapıları Müslümanlar tarafından açılıp kapatıldı. Böylece Hıristiyanların anahtar kavgası da sona ermişti.”

BALKONDA MAHSUR KALAN MERDİVEN


Makalede 2002’de Ortodoksların anahtarları ele geçirmesiyle ortaya çıkan hoşnutsuzluğun devam ettiği vurgulanarak, bölgede sorunun yine Sultan Abdülmecid’in fermanına göre halledilmesi konuşuluyor. Yazar Mustafa Usta, bugün hala aynı yerde duran merdivenin hikâyesini ise şöyle anlatıyor;

“Sultan’ın fermanı okunduğu sırada bir Ermeni papaz, kilisenin ön cephesindeki pencerelerden birine dayadığı ahşap bir merdivende temizlikle uğraşmaktaydı. Ferman okunur okunmaz bu papaz aşağıya indirilmiş, merdiveni kaldırmasına da müsaade edilmemişti. İşte o gün bugündür; yani tam 162 yıldır Osmanlı’nın ilan ettiği fermanın devamının ifadesi olarak bu merdiven hâlâ aynı yerde tutuluyor. Sultan Abdülmecid zamanında belirlenen mezhepler arası hüküm hâlâ yürürlükte ve yegâne çözüm kaynağı olmaya devam ediyor.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder