Hadîs-i
Şerîf:
"Her kim Allâhü Teâlâ'dan korkarsa, Allâhü Teâlâ onu her korktuğu şeyden muhafaza eder."
(Hadîs-i Şerîf, Kenzü 'l-Ummâl)
Hicrî: 27 Safer 1435 Fazilet Takvimi
İMAM ŞÂFİÎ HAZRETLERİ
İmâm Şâfiî Hazretleri buyurdular:
"On altı senedir doyuncaya kadar yemedim. Zira doymak bedeni ağırlaştırır, kalbe kasvet verir, zekâyı giderir, uykuyu getirir, sahibinin ibâdetini zayışatır."
"Doğru veya yalan aslâ Allâh adına yemin etmedim."
"Dünya sevgisiyle Allah sevgisini birleştiririm diyen yalan söylemiştir."
Kendisine bir mesele soruldu, sustular. "Susacak mısınız" dediklerinde;
"Evet, cevap vermem mi yoksa susmam mı hayırlı olduğuna hükmedinceye kadar susacağım." buyurdu.
İmâm Şâfiî Hazretleri geceyi üçe böler; üçte birinde ilimle meşgûl olur, üçte birini ibâdetle ihyâ eder, üçte birinde de uyurdu. Ramazân-ı Şerîfte Kur'ân-ı Kerîm'i namazda altmış defa hatmederdi. Ulemâdan Hasan Kerâbîsî (rh.) anlattı: İmâm Şâfiî'nin yanında gecelediğim her seferde gördüm ki gecenin üçte birinde namaz kılar. Her rek'atte elli âyetten fazla okumaz, okursa yüz âyet okur. Her rahmet ayetinden sonra kendisi ve bütün mü'minler için dua eder, azâb âyetlerinde Allâh'a sığınıp kendisi ve bütün mü'minlerin azâbdan kurtulmaları için dua ederdi.
Elli âyet okuması Kur'ân ilmindeki derinliğini gösterir. Hz. İmâmın ashâbından Ahmed bin Yahyâ anlattı: İmâm Şâfiî Hazretleri bir gün kandilciler çarşısından çıktı. Biz de onu takip ediyorduk. Derken ilim ehli bir zâta hakâret eden bir adam gördük. Hz. İmâm bize dönerek şöyle buyurdu:
"Dilinizi çirkin söz söylemekten nasıl tutuyorsanız kulaklarınızı da fena sözleri işitmekten uzak ve temiz tutunuz. Zira dinleyen, söyleyenin ortağıdır. Tahkîr eden kimse kabındaki en çirkin şeyi bütün hırsıyla sizin kabınıza boşaltmak ister. Eğer sefîhin sözüne karşılık verilse fena söyleyen şakî olduğu gibi ona cevap veren de saîd; bahtiyar olur."
İmâm Şâfiî Hazretleri dünya malına hiç kıymet vermezdi. Düşen sopasını kendisine veren birisine bahşiş olarak elli altın vermiş idi. Bütün iştigâli ve gayreti âhiret içindi. Gâyet mütevâzi idi. İlim öğrenmek ve öğretmekten ve münazaradan gayesi yalnız Allah rızası idi. Buyurdular ki, 'Yeter ki insanlar bu ilimden faydalansınlar da benden aldıklarını söylemesinler."
Hicrî: 27 Safer 1435 Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder