Hadîs-i Şerîf:
"Günah işleyen bir kul hemen kalkıp güzelce abdest alır ve iki rek'at
namaz kılar günahından dolayı Allâh'a istiğfar ederse Allâhü Teâlâ onu
elbette bağışlar."
(Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
Hicrî:22 Cemâziyelevvel 1435 •Fazilet Takvimi
BİR SAHABÎ: SA'D BİN REBÎ' (R.A.)
Sa'd bin Rebî', Akabe'de Resûl-i Ekrem'e (s.a.v.) bîat eden Ashâb-ı Kirâm'dan olup Es'ad bin Zürâre'den sonra Ensâr'ın reisi idi. Birinci ve ikinci Akabe bey'atlerinde bulunmuştur.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) hicretten sonra onunla Abdurrahmân bin Avfi (r.a.) kardeş kılmıştır. Hz. Sa'd bin Rebî' bütün malının yarısını Abdurrahmân bin Avfe (r.a.) teklif etti. O da "Allâhü Teâlâ malını ve âileni sana mübârek kılsın. Sen bana çarşının yolunu göster" demişti. Bedir ve Uhud harblerinde bulunmuştur. Uhud harbinden sonra Resûl- i Ekrem;
"Acabâ Sa'd bin Rebî' ne hâldedir? Şehîdler arasında mıdır, yoksa yaralılar içinde midir? Ona doğru on iki kargı ile hücûm olunduğunu gördüm" diye buyurdu ve onu arayıp bulmak için Muhammed bin Mesleme (r.a.) hazretlerini gönderdi.
Muhammed bin Mesleme (r.a.), onu şehîdler arasında buldu. Pek çok kılıç, kargı ve ok ile vücudu delik deşik olmuş ve son nefese gelmişti. O hâlde iken Sa'd radıyallâhü anh gözünü açtı ve Muhammed bin Mesleme'ye (r.a.) hitâben şöyle dedi:
"Resûlullah'a benim selâmımı arz eyle ve de ki; ben cennetin kokusunu duyuyorum. Kavmine de benden selâm söyle ve de ki, kirpikleriniz kımıldadıkça peygamberinize ihlâs ile yardım edin. Yoksa Allâh katında mazeretiniz olamaz" dedi ve rûhunu teslîm eyledi.
Muhammed bin Mesleme (r.a.), Peygamber Efendimizin huzûruna gelip Sa'd'ın selâmını ve söylediklerini arz etti. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Allâh ona rahmet etsin. Hayatta iken ve vefât ederken Allâh ve Resûlü için nasîhat eyledi. Yâ Rab, sen Sa'd bin Rebî'den râzî ol" Hz. Sa'd, Hârice bin Ebî Züheyr (r.anhüma) ile bir kabre defnolundu. İki kız evlâd bırakmış idi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.), Hz. Sa'd'ın mirasını Nisâ Sûresinin 11. Âyet-i Kerîmesine göre taksim etti. Bu âyet-i kerîmenin bu hükmü ilk olarak onlarda tatbîk edildi.
(Radıyallahü anh)
Hicrî:22 Cemâziyelevvel 1435 •Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder