Hadîs-i Şerîf:
Selman-ı Fârisî (r.a.) rivayet etti: "Dünya mü'minin (âhiretteki
ebedî nimetlere göre) zindanı, kâfirin de (âhiretteki azâbına göre)
cennetidir."
(Hadîs-i Şerîf, Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî:20 Rabiülahır 1435 •Fazilet Takvimi
SELMANI FARİSÎ HAZRETLERİNİN RESÛLULLAH'I BULMASI
Selmân-ı Fârisî (r.a.), Peygamber Efendimiz'i (s.a.v.) bulmak için
çıktığı uzun yolculukta, nihayet Medîne'ye giden kervana rastladı. 'Beni
Arap diyarına götürünüz de, şu davarlarımı, şu ineklerimi size vereyim'
dedi. Kabul edip kafilelerine aldılar. (Şam cihetinden Medîne'ye yakın)
Vâdi'l-Kurâ denilen yere gelince ihanet edip köle olarak bir Yahudi'ye
sattılar. Hicret'in beşinci yılına kadar köle olarak yaşamıştır.
Resûlullah (s.a.v.) ona, azat olması için efendisiyle anlaşmasını
söyledi. Selmân (r.a.), efendisi ile üç yüz hurma fidanı dikmek, meyve
verinceye kadar onlara bakmak ve dörtyüz dirhem altın vermek şartıyla
anlaştı. Resûlullâh (s.a.v.), ashabına: "Kardeşinize yardım edin."
buyurdu. Sahâbeler üç yüz tane fidanı ona verdiler. Resûlullâh (s.a.v.),
ona: "Selmân! Git çukurları kaz. Dikmeye sıra geldiği zaman onları sen
dikme, bana haber ver. Onları kendi ellerimle yerlerine koyayım."
buyurdu.
Selmân Fârisî (r.a.), çukurların kazılma işini Ashabın yardımıyla
bitirdi. Resûlullâh (s.a.v.), bahçeye giderek bütün fidanları dikti.
Ancak bir tanesini Hz. Ömer dikti. Bu fidanların tamamı aynı sene içinde
-Allâhü Teâlâ'nın izniyle- meyve verdi. Ancak Hz. Ömerin diktiği fidan
meyve vermedi. Resûlullâh (s.a.v.) o fidanı söküp tekrar diktiler, fidan
o anda meyve verdi.
Resûlullâh (s.a.v.), Selmân'ı (r.a.) yanına çağırarak, efendisine
ödemesi gereken dörtyüz dirhem altını ödemesi için ona yumurta
büyüklüğünde bir altın külçesi verdi. Selmân (r.a.):
"Bu benim ödemem gereken miktarı nasıl karşılar ya Resûlallah?"
demekten kendini alamadı. Resûlullâh (s.a.v.) ona; "Ey Selmân! Allah onunla senin borcunu karşılayacaktır." buyurdu.
Selmân (r.a.): "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki,
onunla ödemem gereken miktarı ödedim. O altın Uhud (dağı) ile tartılsa
ondan ağır gelirdi." buyurdular.
Hicrî:20 Rabiülahır 1435 •Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder