Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’de bir Hadis-i Şeriflerinde mealen: “Kimin
(hayatta söylediği) en son sözü La ilahe illAllah olursa Cennet’e
gider.” buyurmaktadırlar.
İMAN NURU
MÜ’MİNİN KALBİNDEKİ İMAN NURUNU ZAYIFLATACAK OLAN VE
HATTA TAMAMEN SÖNDÜRÜP YOK EDECEK DERECEDE TEHLİKE ARZ EDEN SÖZ, İNANÇ
VE FİİLLER
Cenab-ı Hakk’ın biz mü’min kullarına lutfettiği ni’metlerin en büyüğü şüphesiz iman ni’metidir.Ancak bir ni’meti elde tutup muhafaza etmek,en az ona sahip olmak kadar zordur. Bu sebeple her mü’min,sahip olduğu bu ni’metin kadr-ü kıymetini bilip, son nefesine kadar onu elde etmenin gayreti içerisinde olmalıdır.
Cenab-ı Hakk’ın biz mü’min kullarına lutfettiği ni’metlerin en büyüğü şüphesiz iman ni’metidir.Ancak bir ni’meti elde tutup muhafaza etmek,en az ona sahip olmak kadar zordur. Bu sebeple her mü’min,sahip olduğu bu ni’metin kadr-ü kıymetini bilip, son nefesine kadar onu elde etmenin gayreti içerisinde olmalıdır.
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ
عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ
بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ
ضَلاَلاً بَعِيدًا
Yâ eyyuhâllezîne âmenû, âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî
nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kabl(kablu). Ve men
yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri
fe kad dalle dalâlen baîdâ(baîden).
Ayet-i
Kerime’de Cenab-ı Hakk mealen: “Ey iman edenler!Allah’a, Peygamberine,
Peygamberine indirdiği kitaba, ve daha önce indirdiği kitaba imanda
sebat ediniz. Kim Allah’ı, Meleklerini, Kitablarını, Peygamberlerini ve
Kıyamet gününü inkar ederse, tam ma’nasıyla sapıtmıştır.” buyurmaktadır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’de bir Hadis-i Şeriflerinde mealen: “Kimin
(hayatta söylediği) en son sözü La ilahe illAllah olursa Cennet’e
gider.” buyurmaktadırlar. Burada Lailahe illAllah Kelime-i Tevhid’i ile
maksad imandır. Buradan da anlaşılacağı üzere bir mü’min için mühim olan
hatime yani son nefesdir.
Hal böyle olunca; imanın kıymetini bilen her mü’min i’tikadına, iman nuruna zarar verecek söz, inanç ve fiillerden a’zami derecede kaçınmak mecburiyetindedir. İman nuru aynen hafif rüzgardan müteessir olan bir mum gibi, hassasiyyet arzeden bir husus olması hasebiyle, yanlış konuşmalardan ve İslam Dininin esaslarına ters düşen davranışlardan hemen zarar görür. Üzülerek müşahede etmekteyiz ki, zamanımızda birçok gâfil Müslüman bilerek yada bilmeyerek, kalblerindeki iman nuruna zarar verecek söz ve davranışlarda bulunmaktadır.
Her şeyden evvel Allah-ü Teala’nın haram kıldığı şeyleri helal olarak kabul etmek İman nurunu söndüren ve insanı küfre götüren amillerin başında gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’in sarih ayetleri ile yasaklanmış bulunan ve aklın çirkin bulduğu bir şeyi işlemekte bir mahzur yokmuş gibi bir inanç taşımak Cenab-ı Hakk’ı yalanlamak ma’nasına gelir. Dini hükümleri eğlenceye almak ve islami vazifelerle alay etmek de insanı küfre iten sebeblerdendir. Çünkü böyle bir şeye cüret etmek, Rabbımızın emrettiği ve güzel gördüğü şeyleri küçümsemek olacağından tehlikeli bir davranıştır.
Dini esasların bazısını kabul edip bazısını red etmek de iman nurunu söndüren sebeplerdendir. İnanmış bir şahıs hangi zaman ve mekanda olursa olsun, Kur’an-ı Kerimin ayetlerini keyfi bir yoruma kalkışmadan kabul etmek mecburiyyetindedir
Mü’minleri inkar safhasına getiren sebeplerden biride Allah’ın rahmetinden ümid kesmek veya kendini Cenab-ı Hakk’ın azabından emin saymaktır. Halbuki kamil bir Müslüman korku ile ümid arasında yaşayacak, günahlarına baktığı zaman zayıflayan ümidini Rabbımızın hudutsuz rahmeti ile takviye edecek, ısyana cüret ettiğinde azab-ı ilahi’yi düşünerek kendini firenleyecektir.
İnsanın inançlarına zarar verecek sözlerden biride “Allah baba” tabiridir. Bu yakışıksız sıfatlama Yahudilerin “Üzeyr Allah’ın oğludur” demeleri ve Hıristiyanların “İsa Allah’ın oğludur” iddiasında bulunmaları ile ortaya çıkmış ve daha sonra cahillerin yaşadığı beldelerde yayılma isti’dadı göstermiştir. Yine istikbal biliciliği taslayıp, ileride cereyan edecek hadiseleri haber vereceğini iddia eden kimselerin söylediklerine itibar etmek ve ehemmiyyet vermek de iman nurunu zayıflatan sebepler arasındadır. Yine bu babtan olmak üzere Ahiretten bahsedildiği zaman “oraya gidip gelmiş var mı?” diyerek halkı tereddüde düşürmek, bir şeyin haram olduğundan bahsedildiği zaman “o yasaklanmış olsada ben onu yaparım” şeklinde ifade kullanmak, alacağını tahsil edemeyen bir kimsenin borçluya hitaben “Ahirette sendeki hakkımı muhakkak alırım” dediğinde; “sen beni o kalabalıkta nasıl bulacaksın?” diyerek alay etmek ve benzeri laflar konuşmak da imana zarar veren söz ve davranışlardır.
Hulasa olarak; her mü’min, yukarıda birkaç misal ile izaha çalıştığımız, iman için tehlike arz eden hususlardan şiddetle ictinab ederek Ehl-i Sünnet Akıdesine riayet etmeli ve itikadına zarar verecek sözlerden dilini muhafazaya çalışmalıdır.
Hal böyle olunca; imanın kıymetini bilen her mü’min i’tikadına, iman nuruna zarar verecek söz, inanç ve fiillerden a’zami derecede kaçınmak mecburiyetindedir. İman nuru aynen hafif rüzgardan müteessir olan bir mum gibi, hassasiyyet arzeden bir husus olması hasebiyle, yanlış konuşmalardan ve İslam Dininin esaslarına ters düşen davranışlardan hemen zarar görür. Üzülerek müşahede etmekteyiz ki, zamanımızda birçok gâfil Müslüman bilerek yada bilmeyerek, kalblerindeki iman nuruna zarar verecek söz ve davranışlarda bulunmaktadır.
Her şeyden evvel Allah-ü Teala’nın haram kıldığı şeyleri helal olarak kabul etmek İman nurunu söndüren ve insanı küfre götüren amillerin başında gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’in sarih ayetleri ile yasaklanmış bulunan ve aklın çirkin bulduğu bir şeyi işlemekte bir mahzur yokmuş gibi bir inanç taşımak Cenab-ı Hakk’ı yalanlamak ma’nasına gelir. Dini hükümleri eğlenceye almak ve islami vazifelerle alay etmek de insanı küfre iten sebeblerdendir. Çünkü böyle bir şeye cüret etmek, Rabbımızın emrettiği ve güzel gördüğü şeyleri küçümsemek olacağından tehlikeli bir davranıştır.
Dini esasların bazısını kabul edip bazısını red etmek de iman nurunu söndüren sebeplerdendir. İnanmış bir şahıs hangi zaman ve mekanda olursa olsun, Kur’an-ı Kerimin ayetlerini keyfi bir yoruma kalkışmadan kabul etmek mecburiyyetindedir
Mü’minleri inkar safhasına getiren sebeplerden biride Allah’ın rahmetinden ümid kesmek veya kendini Cenab-ı Hakk’ın azabından emin saymaktır. Halbuki kamil bir Müslüman korku ile ümid arasında yaşayacak, günahlarına baktığı zaman zayıflayan ümidini Rabbımızın hudutsuz rahmeti ile takviye edecek, ısyana cüret ettiğinde azab-ı ilahi’yi düşünerek kendini firenleyecektir.
İnsanın inançlarına zarar verecek sözlerden biride “Allah baba” tabiridir. Bu yakışıksız sıfatlama Yahudilerin “Üzeyr Allah’ın oğludur” demeleri ve Hıristiyanların “İsa Allah’ın oğludur” iddiasında bulunmaları ile ortaya çıkmış ve daha sonra cahillerin yaşadığı beldelerde yayılma isti’dadı göstermiştir. Yine istikbal biliciliği taslayıp, ileride cereyan edecek hadiseleri haber vereceğini iddia eden kimselerin söylediklerine itibar etmek ve ehemmiyyet vermek de iman nurunu zayıflatan sebepler arasındadır. Yine bu babtan olmak üzere Ahiretten bahsedildiği zaman “oraya gidip gelmiş var mı?” diyerek halkı tereddüde düşürmek, bir şeyin haram olduğundan bahsedildiği zaman “o yasaklanmış olsada ben onu yaparım” şeklinde ifade kullanmak, alacağını tahsil edemeyen bir kimsenin borçluya hitaben “Ahirette sendeki hakkımı muhakkak alırım” dediğinde; “sen beni o kalabalıkta nasıl bulacaksın?” diyerek alay etmek ve benzeri laflar konuşmak da imana zarar veren söz ve davranışlardır.
Hulasa olarak; her mü’min, yukarıda birkaç misal ile izaha çalıştığımız, iman için tehlike arz eden hususlardan şiddetle ictinab ederek Ehl-i Sünnet Akıdesine riayet etmeli ve itikadına zarar verecek sözlerden dilini muhafazaya çalışmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder