Ayeti Kerime: “Ve insanlar arasında haccı ilân et, sana yaya olarak ve her derin
vadilerden, uzak yoldan gelen zayıf develer üzerine binmiş olarak
geliversinler.” (Hac Sûresi, âyet 27)
Hicrî: 10 Zilkâde 1433 FAZİLET TAKVİMİ
HACCIN HİKMETİ
Cenâb-ı Allah Hz. Âdem’e (a.s.): “Ey Âdem! Sen benim için
yeryüzünde gökteki Beyt’imin hizasında bir Beyt yap ki melekler, arşımın
etrafında tavâf ettikleri gibi, sen ve çocukların da onun etrafında
tavaf ederek bana ibadet ediniz.” buyurdu.
Âdem Aleyhisselâm Mekke’ye gidip Beytullah’ı inşa etti. Sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardı: “Yâ Rabbi! Şüphesiz her çalışanın bir ücreti vardır, benim de bir ücretim vardır.” Allâhü Teâlâ da: “Evet, vardır. Dile benden ne dilersen.” buyurdu.
Hz. Âdem: “Yâ Rabbi! Beni tekrar cennete gönder.” dedi. Allâhü Teâlâ: “Bu, senin için gerçekleşecektir.” buyurdu. Hz. Âdem devamla: “Yâ Rabbi! Benim hatalarımı itiraf ettiğim gibi, zürriyetimden de günahlarını itiraf edip sana yalvararak bu Beyt'i tavaf edenleri de affetmeni istiyorum.” dedi. Cenâb-ı Allah: “Ey Âdem! Ben seni affettim. Senin zürriyetinden, bu Beyt'i ziyaret edip de günahlarından tevbe edenleri de affettim.” buyurdu.
Nûh Tufanı’ndan, İbrahim (a.s.) zamanına kadar Ka'be’nin yeri belirsiz kaldı. Allâhü Teâlâ, İbrahim (a.s.)’a, Ka'be'yi inşâ ve insanlara haccı ilân etmesini emir buyurdu. İbrahim (a.s.) “Ya Rabbi! Buna sesim yetmez.” dedi. Hz. Allah: “Sen ilân et, sesini ulaştırmak bize aittir.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. İbrahim, Makam-ı İbrahim'in üzerine çıkıp baktı ve bütün yeryüzünün, dağların, taşların, ovaların, kara ve denizlerin, insan ve cinleri ile beraber hepsinin gözünün önünde toplandığını gördü. İki parmağını kulaklarına koyarak doğuya, batıya, kuzey ve güneye doğru dönerek şöyle seslendi: “Ey insanlar! Beytü'l-Atîk'i ziyaret etmek sizlere farz kılındı, Rabbinizin dâvetine icabet edin, gelin.”
İbrahim (a.s.) zamanından günümüze kadar hac yapmaya muvaffak olanlar, İbrahim (a.s.)’ın dâvetine “Lebbeyk Lebbeyk!” diyerek icabet edenlerdir. Bir kimse o vakit İbrahim Aleyhisselâm’ın davetine kaç kere “Lebbeyk” diyerek cevap vermişse o kadar haccetmek nasib olur. (Lebbeyk: 'Emrine âmâdeyim' demektir.)
Âdem Aleyhisselâm Mekke’ye gidip Beytullah’ı inşa etti. Sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardı: “Yâ Rabbi! Şüphesiz her çalışanın bir ücreti vardır, benim de bir ücretim vardır.” Allâhü Teâlâ da: “Evet, vardır. Dile benden ne dilersen.” buyurdu.
Hz. Âdem: “Yâ Rabbi! Beni tekrar cennete gönder.” dedi. Allâhü Teâlâ: “Bu, senin için gerçekleşecektir.” buyurdu. Hz. Âdem devamla: “Yâ Rabbi! Benim hatalarımı itiraf ettiğim gibi, zürriyetimden de günahlarını itiraf edip sana yalvararak bu Beyt'i tavaf edenleri de affetmeni istiyorum.” dedi. Cenâb-ı Allah: “Ey Âdem! Ben seni affettim. Senin zürriyetinden, bu Beyt'i ziyaret edip de günahlarından tevbe edenleri de affettim.” buyurdu.
Nûh Tufanı’ndan, İbrahim (a.s.) zamanına kadar Ka'be’nin yeri belirsiz kaldı. Allâhü Teâlâ, İbrahim (a.s.)’a, Ka'be'yi inşâ ve insanlara haccı ilân etmesini emir buyurdu. İbrahim (a.s.) “Ya Rabbi! Buna sesim yetmez.” dedi. Hz. Allah: “Sen ilân et, sesini ulaştırmak bize aittir.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. İbrahim, Makam-ı İbrahim'in üzerine çıkıp baktı ve bütün yeryüzünün, dağların, taşların, ovaların, kara ve denizlerin, insan ve cinleri ile beraber hepsinin gözünün önünde toplandığını gördü. İki parmağını kulaklarına koyarak doğuya, batıya, kuzey ve güneye doğru dönerek şöyle seslendi: “Ey insanlar! Beytü'l-Atîk'i ziyaret etmek sizlere farz kılındı, Rabbinizin dâvetine icabet edin, gelin.”
İbrahim (a.s.) zamanından günümüze kadar hac yapmaya muvaffak olanlar, İbrahim (a.s.)’ın dâvetine “Lebbeyk Lebbeyk!” diyerek icabet edenlerdir. Bir kimse o vakit İbrahim Aleyhisselâm’ın davetine kaç kere “Lebbeyk” diyerek cevap vermişse o kadar haccetmek nasib olur. (Lebbeyk: 'Emrine âmâdeyim' demektir.)
Hicrî: 10 Zilkâde 1433 FAZİLET TAKVİMİ
Allah’ın emrettiği her şeyde şüphesiz insanların dünya ve ahiret hayatı için pek çok hikmetler vardır. .
Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Her insan yaratılışı gereği
Yüce Allah’a karşı kulluğunu ortaya koymak ihtiyacındadır. Hac,
kula, en belirgin bir şekilde Yüce Allah karşısında aczini ortaya
koyma, kulluğunu ifade etme ve onun verdiği nimetlere şükretme imkanı
veren bir ibadettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder