İsra Sûresi: إِنَّ هَذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ
الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا
كَبِيرًا “Haberiniz olsun ki bu Kur’ân, insanları en doğru yola hidayet
eder ve (Kur’ân’da beyan olunan) salih ameller yapan mü’minleri müjdeler
ki kendilerine büyük bir ecir vardır.” (İsra Sûresi, âyet 9)
Hicrî: 4 Zilkâde 1433 •
Fazilet Takvimi
MEDÎNE, KURÂN İLE FETHOLUNDU
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) her sene hac mevsiminde gelenleri
“Rabbimin risaletini tebliğ için beni barındıran ve bana yardım eden
için cennet vardır.” deyip kabile kabile gezip imana davet eder, onlara
Kur’ân’dan âyetler okurdu.
Peygamberliğinin onbirinci yılında hac zamanında Kâbe hareminde
Medine halkının Hazrec kabilesinden altı kişi imana geldi ki onlara
Ensârın sâbıkları denir.
Resûlullâh'a (s.a.v.) “Hiçbir şeyi Allâh'a
ortak tutmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, evlâdlarını geçim
korkusu ile öldürmemek, kimsenin ırzına ve şerefine iftira atmamak, neşe
ve kederde, darlık ve genişlik zamanlarında dinleyip itaat etmek, Allâh
yolunda kimsenin kötülemesinden çekinmeden daima hakkı söylemek.” üzere
bîat ettiler. Bunlar Medineye döndüklerinde
Resûlullâh’tan konuşulmayan
hiçbir ev kalmadı. İslâm Medîne’de yayılmaya başladı.
Medîne’de Müslümanların adedi kırka ulaşınca istemeleri üzerine
Resûlullâh onlara Kur’ân okumak ve dînin hükümlerini öğretmek üzere Hz.
Mus’ab bin Umeyr’i (r.a.) gönderdi. Ondan sonra Medîne’de İslâm’ın ve
Kur’ân’ın girmediği ev kalmadı. Bu sebeple “Şehirler kılıç ile
fetholundu, Medîne ise Kur’ân ile fetholunmuştur.” denildi.
Sonraki sene yetmiş üç erkek ve iki hanım Resûlullâh’ı (s.a.v.)
görmeye gelip önceki şartlar ile bîat ettiler ve Resûlullâh'ı (s.a.v.)
Medîne’ye davet ettiler. “Medîne’yi teşriflerinde ona her türlü yardımda
bulunacaklarını, nefislerini ve âilelerini korudukları gibi
koruyacaklarını” ahdettiler. Resûlullâh’a nusrete; yardım etmeğe
ahdettiklerinden onlara Ensâr denildi. Bunun üzerine Resûlullâh
(s.a.v.), Ashâbına Medîne’ye gitmek üzere izin verdi. Onlar da
vatanlarını bırakıp peyderpey İslâm yurdu olan Medîne’ye hicret ettiler.
Bu sebeple onlara da muhâcir dendi. Her bir Müslüman geldikçe Medîneli
Müslümanlar yer gösterir, onlara muhabbetlerinden mallarını verirlerdi.
Nihayet Resûlullâh da geldi ve Medîne, münevvere oldu, nûr ile doldu,
Resûlullâh’a Mekke’den sonra yurt oldu. İslâm sancağı oradan yükselip
arzın her tarafına ulaştı.
Hicrî: 4 Zilkâde 1433 •
Fazilet Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder