Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti
Te’vîlât-ı
Necmiyyeden Tasavvufî Manâlar
Tevilâtı
Necmiyyede buyuruldu.
“Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti,”
İsimler üç
kısım üzeredir.
Birinci
kısım, bunlardan bir kısım, ruhanîlerin, melekûtîlerin isimleridir. Bu,
meleklerin makamı ve mertebesidir. Melekler bu isimlerin bazısına sahihtirler.
Yine bu ilmin bazısına istidatları da vardır. Çünkü onlara ilimleri olmayan
şeyler haber verilmiştir. Ruhanîlerin ve melekûtilerinde cismânîler gibi bize
şehâdetleri vardır. (İ/İ02)
ikinci kısım: Onlardan bir kısım, cimânîlerin isimleridir. Bu meleklerin
mertebesinin altında bir mertebedir. Onların haber vermeleri mümkündür. Çünkü
meleklere göre cismânî şeyler, bize nisbetle hayvanlar gibidir. Çünkü
hayvanların mertebesi insanların mertebesinin altındadır. İnsan, hayvanların
hallerinden haber verebilir.
Üçüncü
kısım, ilahiyattır. Bu mertebe meleklerin mertebelerinin üstündedir. Allahü
Teâlâ Hazretleri buyurdukları gibi.
“Kendilerine hakîm olan Rabblerinden korkarlar ve emrolundukları her şeyi
yaparlar.
İnsana ondan
haber vermek mümkün değildir. Melekler içinde kendilerini aşan şeyden haber
vermek mümkün değildir. Allah’ın kendilerine öğrettiğinin üstünde olanları
haber veremezler. Çünkü o gaybtır. Meleklere gayb âlemine yükselmek yoktur. O
cebârut âlemidir. Melekler ise melekût âlemindedirler. Meleklerin bilinen bir
makamı vardır. Onu aşamazlar.
Sidre-i
müntehâ’da Cebrail Aleyhisselâm’ın Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine: “Bir parmak ucu kadar yaklaşsam, yanarım“
demesi gibi. Âdem Aleyhisselâm, isimleri bilmekle
tahsis edildi. Çünkü Âdem Aleyhisselâm,
âlemin hulâsasıdır (Özetidir.)
Âdem
Aleyhisselâm’ın ruhu âlem ağacının tohumuydu. Onun şahsı âlem ağacının
meyvesiydi. Bundan dolayı onun şahsı (âlemin) içindeki her şey yaratıldıktan
sonra yaratıldı. Meyve, ağacın tamamen yaratılmasından sonra yaratıldığı
gibi.
Meyve,
ağacın bütün dallarında (parçalarında) olduğu ve hatta ağacın en
yüksekliklerinde göründüğü gibi; böylece Âdem Aleyhisselâm da mevcudat ağacının
dalları üzerinde tabir edilip o ağacın alt ve üstünde
bulunur. O mevcudat ağacının bütün
parçalarında (dallarında) onun için bir menfaat, zarar, maslahat ve mefsedet
vardır. Mevcudat ağacında var olan her şey “isim” ile isimlendirildi.
Bu menfaat
ve mazarratı (zararlı şeyleri) Allahü Teâlâ Hazretlerinin kendisine öğrettiği ilim
ile kavramaktadır. Bunlar, Allahü Teâlâ Hazretlerinin Âdem Aleyhisselâm’dan
bilip, meleklerin bilmediği şeylerin cümlesindendir. Âdem Aleyhisselâm’ın
halinin kemâlini beyan etmektedir. Allahü Teâlâ Hazretlerinin isimleri, onun
menfaati ve mazarratı üzerine geldi; başkaların isimlerinden fazla
olarak. Bu, Âdem Aleyhisselâm’ın mahluk, Allahü Teâlâ’nm Halik (yaratcı),
Âdem Aleyhisselâm, nzıklanan,
Allahü
Teâlâ’nm rezzâk (rızik veren), Âdem Aleyhis-selâm, âbid, Allahü Teâlâ
Hazretleri ma’bud (ibâdet olunan), Âdem Aleyhisselâm (ve zürriyeti) ayıp sahibi
(ayıp işleyenler olunca) Allahü Teâlâ Hazretleri settâr (hataları ve ayıpları
örten), Âdem Aleyhisselâm, zelle (ve evladlan günahkâr olunca) Allahü Teâlâ
Hazretleri, gaffar (günahları bağışlayıcı), Âdem Aleyhis-selâm, tevbe edici
olunca, Allahü Teâlâ Hazretleri, tevvâb (tevbe-leri kabul edici), İnsanlar,
faydalı olunca Allahü Teâlâ Hazretleri ona fayda ve menfaati yarattı, İnsanlar,
başkalarına zarar verici olunca Allahü Teâlâ hazretleri de ona zarar veren oldu,
insanlar, zâlim olunca Allahü Teâlâ Hazretleri adaletiyle tecelli etti, insan
mazlum olunca Allahü Teâlâ Hazretleri müntekim (mazlumun hakkını zâlimden alan)
oldu ve diğer bütün halleri buna kıyas et.
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder